Türkiye, son günlerde Ege ve Akdeniz başta olmak üzere birçok ilde orman yangınıyla mücadele ediyor. İzmir, Antalya, Mersin ve İstanbul’daki yangınlar hâlâ aktif.
Son sekiz gündür yangınlarla boğuşan İzmir’de dün de Çeşme ilçesinde tarım arazisinde başladıktan sonra ormana sıçrayan yangın, rüzgarın da şiddetiyle geniş bir alana yayıldı. Üç köy boşaltıldı.
İzmir Valisi Süleyman Elban da bugün yaptığı açıklamada Çeşme ve Ödemiş’teki yangınlara havadan ve karadan müdahalenin devam ettiğini belirterek “Hem Ödemiş hem Çeşme hem Seferihisar hem de Foça’daki yangınımız, elektrik hatlarından kaynaklı olarak çıkmış durumda” dedi.
Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2012 ile 2021 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde gerçekleşen orman yangınlarının yüzde 34,5’i ihmal ve kaza nedeniyle gerçekleşti. Kaza sonucu çıkan yangınlarda ilk sırada yüzde 3,38 ile enerji geldi.
Enerji altyapısı en büyük tehditlerden biri
DW Türkçe’den Pelin Ünker’in haberine göre Ormancılar Derneği tarafından hazırlanan “Orman Yangınlarına Dirençli Yerleşim Yerleri Stratejik Plan Esasları ve Uygulama Rehberi” başlıklı rapor, yangınların çoğunun insan kaynaklı olduğunu, ancak büyük yıkıma neden olan yangınların çıkış noktasında enerji altyapısının yer aldığını ortaya koyuyor.
Rapora göre enerji dağıtımı ile çıkan yangınların toplam yangın sayısındaki payı yüzde 3-5 civarında kalırken yanan saha içindeki paya bakıldığında bu oran 2020’de yüzde 17, 2021’de yüzde 26,8, 2022’de yüzde 18,6, 2023’te yüzde 29,2’ye çıkıyor.
Elektrik iletim hatlarındaki arızalar, kısa devreler ve bakım eksiklikleri, enerji kaynaklı yangınların başlıca sebepleri arasında yer alıyor.
Rapora göre kırsal yerleşim alanlarından geçen hem yüksek hem de alçak gerilim hatlarının düzenli olarak bakımının yapılması gerekiyor. Bunun için yerel yönetimlerin ve mahalle temsilcilerinin enerji kurumlarıyla koordineli çalışması öneriliyor. Raporda özellikle kıvılcım atma riski bulunan ayrım direklerinin çevresinin yanıcı maddelerden temizlenmesi, direk altlarının ise toprak, çakıl ya da betonla kaplanması gerektiği vurgulanıyor.
Bazı kırsal mahallelerde evlerin arazi içinde dağınık biçimde yer alması nedeniyle çok sayıda elektrik direği, enerji nakil hattı ve pano bulunduğu belirtiliyor. Bu hat ve ekipmanların bir kısmı standartlara uygun değil ve ciddi yangın riski taşıyor.
EMO: Hat bakımındaki ihmaller yangını büyütüyor
Ayrıca tahliye ya da söndürme sırasında ulaşım için kullanılan yolların kenarındaki elektrik hatlarının her yıl kontrol edilmesi, bu hatlarla ormanlık alanlar arasındaki örtü temizliğinin düzenli olarak yapılması gerektiği ifade ediliyor. Bazı yerleşimlerde enerji hatlarının, hem ormanlık alana çok yakın geçmesi hem de içinde kuru ot ve yanıcı malzeme bulunan bahçelerden geçmesi yangın riskini artırıyor.
Elektrik iletim hatlarının denetim sorumluğu TEDAŞ ve TEİAŞ gibi kurumlara ait. Alçak ve orta gerilimde bakım sorumluluğu ise 2000’lerdeki özelleştirmeler sonrası dağıtım şirketlerine devredildi.
Uzmanlar, özellikle kırsal bölgelerde denetimlerin yetersiz olduğunu, bazı hatların orman alanları içinde uzun yıllardır yenilenmeden çalıştığını belirtiyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) da daha önce yayımladığı raporlarda kaçak akım rölelerinin eksikliğine, iletim hatlarında izolasyon problemlere ve düzensiz bakıma dikkat çekmişti.
İklim krizi yangınları büyütüyor
Ancak enerji altyapısındaki eksikler bu yangınların büyük felaketlere dönüşmesinde tek başına etkili değil. Raporda, yangınları büyüten bir diğer unsur olarak iklim krizine işaret ediliyor. Uzun süreli kuraklık, hava sıcaklıklarındaki artış ve düşük nem oranı, ormanları yangına daha hassas hale getiriyor.
Bu koşullar altında enerji hatlarındaki en ufak bir kıvılcım bile büyük bir yangına dönüşebiliyor. Fönlü rüzgârlar ise bu yangınların yayılma hızını katlıyor. Meteoroloji uzmanları, bu tür rüzgarların nemi yüzde 10’un altına çektiğini ve yangının ilerleme hızını üç kat artırabileceğini belirtiyor.
Orman köyleri en çok zarar gören yerleşimler
Ormancılar Derneği’nin raporunda dikkat çekilen bir diğer başlık ise orman mahalleleri ve köylerinin konumu ve durumu. Son yıllarda yaşanan mega orman yangınları çok geniş alanlara yayıldığı için yerleşim yerlerini daha da çok etkiler hale geldi.
Rapora göre Türkiye’deki 23 bin orman köyü büyük oranda yangına hassas bölgelerde yer alıyor. Bu köylerde yaklaşık 7,5 milyon orman köylüsü yaşıyor. Orman yangınlarına en hassas olan büyükşehir belediyelerinin nüfusu ise 46 milyonu geçerken 3,1 milyon kişi yaklaşık 7 bin orman mahallesinde yaşıyor.
2021 yılında Antalya ve Muğla’da yaşanan mega yangınlarda 85 orman mahallesi doğrudan etkilenmişti. Bazıları tahliye edilmiş, bazılarında ise evler, hayvanlar ve ekonomik varlıklar kaybedilmişti. Rapor, orman mahallelerinin hem sosyal dokusunun hem de ormana bağlı geçim kaynaklarının yok olması nedeniyle bu yangınlardan en fazla zarar gören yerler olduğunu ortaya koyuyor. Bu köylerin yeniden planlanarak yangına dayanıklı malzemeyle inşa edilmesi, ormanla yerleşim arasında tampon hatlar oluşturulması ve tahliye planlarının önceden hazırlanması gerektiğini vurguluyor.
Söndürme değil, dirençli planlama gerekiyor
Dernek, mevcut yangın politikalarının söndürmeye odaklı olduğuna ve bu stratejinin iklim krizinin etkileriyle başa çıkmada yetersiz kaldığına işaret ediyor.
Rapora göre, yangına dirençli yerleşimler oluşturmak, yangın yönetimini merkezi mücadeleyle sınırlamamak gerekiyor. Muhtarlar ve yerel halkın da aktif olarak eğitilmesi, mahalle bazlı yangın yönetim planları yapılması, yerleşimlerle orman arasına tampon alanlar bırakılması, yangına dayanıklı yapı malzemeleri kullanılması ve tahliye planlarının hazır olması gerekiyor.
Son olarak raporda, yangınların sadece doğal değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir afet olduğu vurgulanıyor. Arıcılıktan hayvancılığa, orman ürünlerinden köy turizmine kadar pek çok geçim kaynağının orman yangınlarıyla birlikte yok olduğu hatırlatılıyor. Dernek, yangın yönetiminde paradigmanın değişmesi, önleyici adımlara ağırlık verilmesi ve yerel aktörlerin yangın yönetiminin asli paydaşı haline getirilmesi çağrısında bulunuyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***