ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Peşinen söyleyeyim, başlıktaki ifade benim yorumum. Biraz sonra okuyacağınız haber ve olayın aktörünün böyle bir ifadesi yok. Ancak hadisenin kendisi, olayın geçtiği yer ve yapılan açıklamalardan doğrudan bu anlam çıkıyor.
Kafanızı karıştırmadan anlatayım; normal şartlarda, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu için New York’a gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temaslarını ve açıklamalarını yazacaktım. Erdoğan, yıllardır beklediği Beyaz Saray ‘vizesini’ almış ve kalabalık bir heyetle ABD’ye gelmişti. Ancak şu ana kadar temasları, geleneksel “Türkün Türke propagandası” çerçevesinde geçti.
Aslında bütün seyahat, perşembe günü Beyaz Saray’dan verilecek tek kare fotoğraf için planlandığından, bugüne kadar yapılanlar “dostlar alışverişte görsün” niteliğinde. Bu nedenle şimdilik Erdoğan’ın ABD temaslarına bir virgül koyup alıcılarımızı İstanbul’a yöneltelim.
Zira dünyanın önde gelen casusluk örgütlerinden MI6’in patronu İstanbul’da enteresan bir toplantı ve sıradışı bir program ilanı yaptı ama Türkiye’de hak ettiği şekilde konuşulmadı. Türkiye’de çok yakından tanınan diplomat/casus Richard Moore… Bu arada söz ne zaman Richard Moore’a gelse aklıma 15 Temmuz gelir. İstihbarat dünyasına yakınlığı ile bilinen Murat Yetkin yazmıştı. 15 Temmuz 2016 günü akşam üzeri Murat Yetkin’e askerlerde bir hareketlilik var, ne oluyor‘ diye soran isimdi Moore. Moore gibi tecrübeli bir casusun , hem de 15 Temmuz günü, Murat Yetkin’e bu ifadeyi laf olsun diye söylemediğini tahmin etmek zor değil. Umarım bir gün Moore ile 15 Temmuz üzerine konuşma imkanı olur…
Konumuza geri gelirsek.
İngiliz İstihbarat servisi MI6’in patronu Richard Moore yakında emekli oluyor ve kariyerinin son aynı zamanda en ilginç açıklamalarından birini İstanbul’da yapmayı tercih etti. MI6 “Silent Courier” adlı yeni bir portalı dark web üzerinden devreye soktuğunu açıkladı. Projenin amacı, özellikle Rusya ve Çin’den olmak üzere “düşman devletlerden” bilgi sağlayabilecek muhabirlere güvenli ve anonim bir iletişim kanalı açmak. Aslında söylenmek istenen, “Gelin hükümetlerinizi bize jurnalleyin!” demek. Doğrudan böyle demiyorlar ama söylenenlerin meali bu. Açıklama ilk bakışta bir teknoloji haberi gibi görünse de, aslında derin jeopolitik mesajlar içeriyor.
Casusluk 2.0: Dijital zorunluluk mu, tehlikeli bir oyun mu?
Modern casusluk artık James Bond filmlerindeki gibi çantaların değiş tokuşuyla değil, şifreli mesajlaşma ve anonim ağlarla yürütülüyor. MI6’nın girişimini destekleyenler, bunun dijital çağın kaçınılmaz sonucu olduğunu söylüyor. Putin’in Ukrayna’yı işgali sonrası Kremlin içinden sızacak bilgilere olan ihtiyaç ortada. Çin’in teknoloji ve yapay zeka atılımlarını yakından takip etmek de kritik önemde.
Ancak işin riskli yanı da var: Dark web, mafya ve terör örgütlerinden kara para ağlarına kadar her türlü suç yapısının yuvası. MI6 burada kendi portalını açarak yeni kaynaklara erişmeyi umuyor, ancak aynı zamanda siber saldırılara ve dezenformasyon girişimlerine açık hale geliyor. Daha önemlisi, bu çağrıya yanıt veren potansiyel muhbirlerin hayatı ciddi risk altında. Rusya’da veya Çin’de yakalanan bir kişinin “MI6’ya bilgi aktarmaya çalıştığı” iddiası bile idam fermanı anlamına gelebilir.
Neden İstanbul?
Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere: Neden İstanbul?
Toplantıya davet edilen Türk gazeteciler tecrübeli casus/diplomat Moore’un kariyerine Türkiye’de başladığı için böyle bir jest yaptığını anlattı ama buna kimsenin inanacağını sanmıyorum.
Richard Moore’un bu duyuruyu İstanbul’da yapması, teknik bir tercih değil, mesaj niteliğinde. Her ne kadar hedef Rusya ve Çin gibi ülkeler olarak açıklansa da bu mesajın doğrudan Türkiye’ye bakan tarafları da var.
Her şeyden önce İstanbul yüzyıllardır casusların kavşak noktası. Osmanlı’dan Soğuk Savaş’a, doğu ile batının kesiştiği bu şehir istihbarat için doğal bir üs. Fakat MI6’in bu açıklamayı İstanbul’da yapması doğrudan Erdoğan rejimine de mesaj olarak görülmeli.
Erdoğan rejiminin Moskova ve Pekin’le yakınlaşma hamleleri Londra ve Washington’da dikkatle izleniyor. Moore’un İstanbul’daki duyurusu, “Türkiye’yi gözlemliyoruz, gelişmeleri not ediyoruz!” anlamına geliyor.
Açıklama sadece Rusya’ya değil, Erdoğan’a da mesaj içeriyor. Her ne kadar Rus ve Çin vatandaşlarına, “Gelin ülkenizi jurnalleyin!” çağrısı yapılsa da Türk vatandaşlarının da bu çağrının dışında olacağını düşünmemek gerek.
Kafalar karışık!
Türk medyası konuya gereken ilgiyi göstermedi. Neredeyse konuşulmadı bile. İngiliz medyası ise ikiye bölündü. Bir kısım, adımı cesur ve gerekli buluyor yani destekliyor. Onlara göre açık bir çağrı, dijital güvenlik önlemleri ve şeffaf bir yöntem.
Eleştirel yaklaşanlar ise daha çok endişeli: Devlet eliyle dark web’e giriş, hukukî gri alanları artırıyor, kaynak güvenliği garanti edilemiyor. Ayrıca Batı’nın “değerler” iddiasıyla çelişiyor.
Fakat elle tutulur analizlerin üzerinde ittifak ettiği bir nokta var: Esas mesele, bu hamlenin istihbarattan öte bir sembolik boyut taşıması. MI6, dark web üzerinden çağrı yaparak aslında şunu söylüyor: “Rusya’daki, Çin’deki, İran’daki memnuniyetsizleri biliyoruz. Biz buradayız, bize ulaşın.”
Bu, dijital çağın “duvar gazetesi” gibi bir meydan okuması.
Esas mesaj Türkiye’ye mi?
MI6’nın dark web hamlesi, sadece teknik bir casusluk inovasyonu değil. İstanbul’dan yapılan duyuru, hem Moskova’ya hem Ankara’ya hem de küresel izleyicilere verilmiş bir mesaj.
Erdoğan rejimi, yıllardır “dış güçler” söylemi üzerinden iç siyaseti tahkim ediyor. MI6’nın İstanbul’dan yaptığı duyuru, rejimin eline yeni bir propaganda malzemesi de verebilir: “Bakın, Batı İstanbul’dan bile ajan devşiriyor.”
Ancak gerçek şu: Batı artık Erdoğan yönetimini güvenilir bir ortak değil, potansiyel bir risk olarak görüyor. MI6’in çok güvenli diyerek duyurduğu sisteme Türkiye’den akacak ihbarlar, paylaşılan dosyalar Erdoğan için çok da istenen bir durum olmayacak.
İlginç bir döneme girdiğimiz kesin. Erdoğan ise böyle bir kavşakta ABD Başkanı Trump’ın ‘günlünü çelip’ iktidarını koruma telaşında. Bakalım Perşembe günü Oval Ofis’ten nasıl bir sonuç çıkacak.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***