CEMİL TOKPINAR | YORUM
Yıllar önceydi. Akşama birkaç saat kalmıştı. İçimde mübarek gecelerden birine kavuşacak olmanın tatlı bir heyecanı vardı. Gece boyu gerçekleşecek olan ikramların alışverişini yapmış, arkadaşlara programla ilgili mesaj atmıştım. Her zamanki yaptıklarımıza ilaveten neler yapabiliriz diye düşünürken o zaman sekiz yaşında olan oğlum okuldan geldi, çantasını bıraktı.
- Oğlum bu akşam dershaneye gideceğiz, kandil programı var, dedim.
- Sahur var mı baba, diye sordu. Sorusuna soruyla cevap verdim.
- Sahursuz kandil ihyası olur mu?
Sevinçten gözlerinin içi gülerek cevapladı:
- Tamam inşallah baba. Ödevimi de şimdiden yapayım.
İftarlı sahurlu kandil ihyalarına alışkındı zaten. Çünkü mübarek gecelerde bol çeşitli, biraz daha renkli ve cazip sahur sofralarını âdet hâline getirmiştik.
Peynir, zeytin, reçel, söğüş gibi kahvaltıların vazgeçilmez katıklarına ilaveten bal, kaymak, helva, pide, poğaça gibi ikramlarımız olurdu. Sahur vaktine yakın birkaç kişi mutfakta hazırlığa başlar, patates, menemen ve sucuk kızartmalarının iştah açan kokusu etrafa yayılırdı.
Neden böyle yapardık?
Çünkü “helâl dairesinin geniş olduğunu, keyfe kâfi geldiğini ve harama girmeye hiç lüzum olmadığını” uygulayarak göstermeliydik. Âhir zamanın süslü ve çekici eğlencelerine sırt çevirip sabaha kadar ibadet eden, namaz, Kur’an ve duayla geceyi değerlendiren gençleri ve çocukları ödüllendirmeliydik
Hem ertesi gün oruç dediğimiz uzun bir açlık maratonuna çıkacak olan evlatlarımız bu ibadete güçlü kuvvetli, karnı tok sırtı pek başlamalıydılar. Tabiî onların vesilesiyle bizler de istifade ediyorduk bu nimetlerden.
Allah özel lezzet ihsan eder
Bu tür dostlarla yapılan muhabbet meclislerinde yenilip içilen her şey çok daha lezzetli olur. Bunun sebebi, sadece yiyeceklerdeki çeşitlilik ve kalite değildir.
Cenab-ı Hak, kendi rızası için bir araya gelip maneviyat soluyan insanlara özel lütuflarda bulunur. Bu ortamların sohbeti de yemeği de apayrı bir lezzet taşır. Nice öğrenci evinde yenen yemek ve ikramlarda evde olmayan bir tat ve lezzet vardır.
Beyinde lezzet algısının mükemmel oluşması için yemeği, güzel bir mekanda, sevilen dostlarla, iyi bir psikolojik durumla, aç iken yemek gerekir. Bir de buna manevî atmosfer eklenince o yemek en lüks ve kaliteli bir lokantada yenilen yemekten daha lezzetli olur.
Bu da helâl daireyle yetinen insanları keyiflendirmek için Rabbimizin özel bir armağanıdır. İşte mübarek gecelerde, okuma programlarında, iftar ve sahurlarda Rabbimizin bu ikramından istifade etmek gerekir.
Mübarek gecelere nasıl hazırlanmak gerekir?
Öncesinde ihya edilecek gecenin faziletine dair bilgiler paylaşılmalıdır. Hangi geceyse onunla ilgili ayet, hadis ve büyüklerin tavsiyelerine dikkat çekilmelidir. Bu hususta Kadir Gecesi hakkındaki sure ve hadisler bizi coşturmalıdır. Çünkü diğer geceler de Kadir Gecesinin kardeşleridir. Bu gecelerin faziletine dair hadisler bazı âlimlerce tenkide tabi tutulsa bile ibadete teşvik için kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Kaldı ki, asırları aydınlatan nice ibadet kahramanları keşif ve kerametlerine dayanarak nice müjdeler vermişlerdir. Üstad Bediüzzaman gibi bir ibadet âşığı, Miraç Gecesi için “İkinci bir Kadir Gecesi hükmündedir”, Berat Gecesi için “Kadir Gecesi kudsiyetindedir” demiştir. Bunları tekrar hatırlamak ve paylaşmak mübarek geceleri ihya etmek isteyenlere muhteşem bir enerji verecektir.
Mübarek geceleri senenin başında tespit edip ajandamıza yazmak gerekir. Ta ki programlarımızı ona göre yapalım. O güne, hatta öncesine ve sonrasına misafirlik, gezi, sportif faaliyet, acil olmayan bir tedavi planlamamak gerekir. Gündem sadece ihya olmalı ve her şey ona göre planlanmalıdır.
Kandilden önceki gece yeterli uyku alınmalıdır. Hatta Üstad Bediüzzaman Hazretleri gece uyumadan ibadet etsinler diye talebelerini ikindiden sonra biraz uyuturmuş. İkindi civarı uyku tenzihen mekruh (helâle yakın mekruh) olsa da geceyi diri geçirmek için o kerahet pek önemli değildir, belki de hikmetinden dolayı mekruh da olmaz.
Nafile ibadetler konusunda hoşgörülü olan Üstad Hazretleri, mübarek gecelerde talebelerini uyutmaz, hatta uyuyan olursa yüzüne su serpermiş.
İhyalar nerede yapılmalı?
Mübarek geceler bir plan ve program dahilinde müsait olan cami, mescit, dersane, kültür merkezi veya evlerde dostlarla birlikte ihya edilmelidir. Çünkü tek başına olursa insanlar nefsine yenik düşebilir, ama birlikte olunca herkes birbirini teşvik eder.
İhyanın bir bölümünde insanlar kendi başlarına Rabbine teveccüh edebilir veya son kısmında evlerine giderek yalnız başına ibadet edebilirler.
İhya esnasında vazife alacaklar önceden tespit edilmelidir. Namaz kıldıracaklar ve evrad ü ezkâr okuyacaklar belirlenerek hangi namaz ve hangi dua okuyacakları yazılabilir. Çünkü maraton uzun olduğu için bir kişi çok yorulabilir, paylaşmak gerekebilir.
Yıllardır konferans programlarımdan dolayı kandil gecelerinde hangi ülke veya şehirde isem geceyi orada ihya ederim. O gece konuşmak yerine kültür merkezinde ibadet programı yaparım.
Geçtiğimiz yıllarda yerine göre yüzlerce kardeşimizle beraber iftarla başlayıp sahur ve sabah namazıyla bitirdiğimiz kandil programları yaptık. Herkes çok memnun ve mutlu olduğu gibi birçok manevî müşahede ve lütuflar oldu elhamdülillah.
Bu geceler yeni insanları kazanmak için de çok güzel bir vesiledir. İlk kez katılıp o samimî ilişkilere ve manevî havaya hayran olup sohbetleri ve hizmetleri hiç kaçırmayan nice gençler ve insanlar olmuştur.
Manevî program nasıl olmalı?
Kandil gecelerini ihyaya iftarla başlanabilir. Akşam namazı ortamın müsaitliğine göre iftardan önce veya sonra kılınabilir.
Gecenin en önemli programı farz ve nafile namazlardır. Akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve uzun tesbihatla kılınmalıdır.
Ayrıca evvabin, tesbih, tevbe, hacet ve teheccüt namazları eda edilmelidir. Tesbih, hacet ve teheccüt namazı cemaatle kılınabilir. Her namazdan önce kılınacak namazın fazileti hakkında ilgili hadisler zikredilerek teşvik edilebilir. Namazlardan sonra mutlaka dua edilmelidir.
Gece boyu nefis ve şeytan bahaneler üretecektir. Unutmayalım ki, bizim yılda birkaç kez yaptığımızı, Allah dostları her gece yapmakta ve sabahlara kadar her gün ibadet etmektedirler. Mesela, İmam-ı Azam ve Zeynelâbidin Hazretleri her gece 1000 rekât namaz kılarlarmış. Üstad Hazretleri, her gece sabah namazından beş saat önce kalkar, 250 sayfalık Büyük Cevşeni okur ve daha nice dualar edermiş.
Rabbim bizleri onlara arkadaş eylesin.
Okunacak evrad ü ezkârlar nelerdir?
Mübarek gecelerde cüz paylaşıp Kur’an hatmi yapılabilir. Ayrıca Yasin, Fetih, Rahman, Mülk, Nebe gibi çok sevaplı sureler okunabilir. Çok faziletli bir salavat olan Tefriciye 4444 adet paylaşılıp dua edilebilir.
Başta Cevşen ve Tevhidname olmak üzere Büyük Cevşen’deki ve Kulübü’d-Dâria’daki evradlardan bir kısmını bir kişi okuyup diğerleri takip ederek içinden okuyabilir.
Dualarımızda sadece kendi isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı değil, bilhassa bütün Müslümanların, özellikle acı çeken mazlum ve mağdurların kurtuluşunu dillendirmeliyiz. İman ve Kur’an davasının selametini istemeli ve dünyanın her yerine Allah’ın adını ulaştırmak için inayet ve tevfik istemeliyiz.
Uyku problemini nasıl aşarız?
Gerek iftardan sonra ve gerekse gece boyu fırsat buldukça çay, kahve içilmeli, meyve ikram edilmelidir ki, gaflet ve uyku dağılsın, insanlar uyanık ve diri bir şekilde ibadet etsinler.
Uyku sıkıştırdıkça soğuk suyla abdest tazelenebilir. Unutmayalım ki, bir hastalık, yolculuk, misafirlik, iş yoğunluğu veya program yüzünden nice geceler uykusuz kaldığımız olmuştur. Kandillerdeki uykusuzluğumuz fani bir hayat için değil, ebedî hayatımız içindir.
Bazı kimseler dünya kupasını izlemek veya seçim sonuçlarını öğrenmek için televizyon başında sabahlamaktadır. Oysa sonuca hiçbir etkisi olmayacak. Sadece merakını gidermek için uykusuz kalabiliyor.
Şiddetli cehennem azabından kurtuluş vesilesi ve ebedî cennete giriş vizesi olabilecek böyle muhteşem gecelerde uykusuz kalıp ibadet etmeyi zahmet değil, rahmet ve muhteşem bir fırsat bilmeliyiz.
Çocuklar için hediye ve yarışma
Geceyi renklendirmek ve heyecanlı kılmak için gençler ve çocuklar arasında kısa sürecek yarışmalar yapılıp çeşitli hediyeler ve ödüller verilebilir. Tabiî bunu önceden duyurmak, yarışma konusunu ve ödülleri açıklamak ilgiyi artıracaktır.
Gece boyu belirli aralıklarla çay, kahve, meyve, tatlı ikramları yapılabilir. İnsanların ibadetle beraber birbiriyle tanışmaya, kaynaşmaya ve muhabbet etmeye de ihtiyaçları vardır. Bunlar da kardeşliği ve dostluğu geliştirir.
Ama ertesi gün okul ve iş varsa…
Bazı kimseler, “Herkesin işi gücü var, sabaha kadar ibadet edemez” diyerek mübarek geceyi ihya programını saat 9-10 civarı sonlandırabiliyorlar. Bazı kimseler, “Herkesin işi var, sabaha kadar kalmazlar” diye düşünebilir. Oysa iki kişi bile olsa çok değerli ve önemlidir.
Düşünün: Bir gecede dünyanın farklı ülkelerinde yaklaşık 1000 il ve ilçede ikişer kişi toplanıp 2000 kişi Rabbimize yalvarsa az şey mi? Üstelik genç ihtiyar, kadın erkek, çoluk çocuk binlerce insan içinde rahmeti celb edecek nice masumlar bulunmaz mı?
Peki her kültür merkezi veya evde iki kişi değil de onlarca, yüzlerce kişi toplanıp yüz binler belki milyonlar Sultanlar Sultanına yalvarsa, Merhametlilerin En Merhametlisi olan Güzeller Güzeli hiç o açılan elleri boş çevirir mi?
Vallahi de çevirmez, billahi de çevirmez! Niye bu kadar eminim? Çünkü, “Dua edin, cevap vereyim” buyuruyor. “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz” diyor. İbadet ve dualarımıza değil, rahmet ve mağfiretine güveniyoruz. Ancak rahmet kapısının tokmağına da dokunmak gerek.
Dolayısıyla mübarek geceleri ihya etmek iftardan sahura kadar olmalı, insanlar teşvik edilmeli, yaşı ve vazifesi büyük olanlar öncü ve örnek olmalı, müsait olanlar olabildiği kadar katılmalı.
Ancak her yerde etkili ve yetkili olanlar insanların önüne bir program koymazsa, nasıl olsa yarın mesai ve okul var derse, ibadet etmek isteyenler de engellenmiş olur ki, hele böyle bir zamanda bunun vebali ağırdır.
Biz programımızı yapalım, gerisi Rabbimizin inayetine kalmış.
Hem her gecenin ertesi günü iş güç yok ki… Bazen de tatil gününe rastlıyor. Ayrıca herkes işçi ve öğrenci değil ki, emekliler de var. Ayrıca öğrenci ve çalışanlardan ya müsait olan ya da her şeye rağmen sabaha kadar ihya etmek isteyenler olabiliyor.
Onları programsız, şevksiz, heyecansız bırakmaya hakkımız var mı?
İbadetler bitince hep beraber sahur yapılmalı. Başta dediğimiz gibi sahur renkli, çeşitli ve cazip olmalı. Arkasından cemaatle sabah namazı eda edilmeli ve hep beraber uzun tesbihat, dua ve aşırla program sona ermeli.
Rabbim dolu dolu ve ihlaslı programlar yapmayı nasip etsin.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***