HABER MERKEZİ – Veysi Aktaş, Abdullah Öcalan’ın Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’na gönderdiği mektubuna gelen eleştirilere yanıt vererek, “Önderliği doğru okumak istiyorlarsa tarihsel sosyoloji konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partiti (DEM Parti) tarafından İstanbul’da Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı düzenlendi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden konferansa gönderdiği mesaj dikkat çekti. Mesajı 10 yıl boyunca İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan’ın yanında kalan 30 yıllık tutsak Veysi Aktaş okudu. Bianet’e konuşan Aktaş, mektuba dair gelen eleştirilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Aktaş, iktidarın yanı sıra sol ve sosyalistlerden de gelen tepkinin ortak probleminin bağnazlık olduğunu belirterek, “Bağnazlık sadece sağda yaşanmıyor, solda da yaşanıyor aslında. Türkiye solunun yaşadığı en temel problemlerden birisi bu. Bu nedenle bir ‘çıkış/sıçrama’ da yapılamıyor. Bir türlü toplumsallaşılamıyor ve o ideolojik kalıplar bir türlü kırılıp politik bir zemine oturtulamıyor” dedi.
‘EZBERLERİ BIRAKMALARI LAZIM’
Aktaş, işaret ettiği sorunların sadece Türkiye özelinde değil küresel anlamda da solun yaşadığı krizlerle ilgili olduğuna dikkat çekerek, “Sosyalistler için sözün bittiği yer olmaz. ‘Biz sosyalizm adına dünyaya söyleyeceklerimizi söyledik ve bitti.’ Bir sosyalistin sözü bitmez. Bir sosyalistin politik anlamda bir tıkanıklık yaşaması söz konusu olamaz. Çünkü topluma dayanır, hakikate dayanır. Bu değerlendirmeler, bitişin ya da iflasın kabullenişidir. Türkiye solu da bu psikoloji içinde, aynı ezberle devam ediyor kendini yenilemiyor. Aslında adeta ellerinde bir takım dogmalar var. Bu dogmaları bırakırlarsa sanki bir yere savrulacaklar, her şeyi kaybedecekler gibi düşünüyorlar. O yüzden sımsıkı sarılıyorlar o doğmalara. Ve irdelemiyorlar, eleştirmiyorlar, özgür bir düşünceyle ele almıyorlar. Aynı ezberler sürekli sürekli tekrarlanıyor” diye belirti.
Aktaş, Türkiye solunun tarih anlayışını eleştirerek, öz eleştirel yaklaşma çağrısı yaptı. Aktaş, “Önderliği doğru okumak istiyorlarsa tarihsel sosyoloji konusunda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Tarihi doğru okumaları gerekiyor. Kendi tarihlerine yabancılar. Kendi tarihleri içerisinde bile henüz bir ‘ezilen tarihi’ ortaya çıkarılmamış. Niye Türklerde bir ezilen tarihi yok? Sürekli egemen sınıfın hakim kıldığı bir tarih anlayışı ve o bakış açısı empoze ediliyor. Toplum da buna maruz kalıyor. Bunun sorumlusu kim? Sadece suçu devlete atarak kurtulamazlar. Kendileri de sorumluluk üstlenip öz eleştirel yaklaşmaları lazım” diye kaydetti.
‘YENİ BİR TARİH OKUMASI YAPMALARI GEREKLİ’
Solun yeni bir tarih okuması yapmaları gerektiğini belirten Aktaş, “Yeni bir tarih bakışı açısına ve anlayışına kavuşmaları gerekiyor ve geliştirmeleri de lazım bunu. Ezilenler açısından irdelemeli. Türkmenler nerede kaybetti? Aslında oluşan Türklüğün Türkmenlerle hiçbir ilişkisi olmadığını ortaya koyacak olan kendileri. Bunun egemen bir bakış açısıyla oluştuğunu bilmeleri lazım. Mesela Vambery (Arminius) gibi milliyetçiliğin gelişmesinde önemli rol oynayan yabancı isimler var. Bu anlamda yeni bir tarih okuması yapmaları gerekir” diye konuştu.
‘TÜRKİYE SOLU KENDİNİ YENİLEMELİ’
Aktaş, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının doğru okunup anlaşılmaması üzerine şu tespitlerde bulundu: “Kürt siyasal hareketi öz eleştirisini de yapıp nasıl kendini yenilemişse Türkiye solunun da kendini yenilemesine ihtiyaç var. İktidar açısından eleştirdiğimiz aynı ezberler onlarda da var. Sürece doğru yaklaşımı geliştirebilmeleri için öncelikle sürekli bir ayet gibi tekrarladıkları diyalektik yöntemini öğrenmeleri ve içselleştirmeleri lazım. İki, sadece diyalektiğin toplumu izah etmede yetersiz olduğunu anlamaları gerekir. Üç, yeni yaklaşımlar var. Kuantumla gelişen birtakım yaklaşımlar, ortaya çıkan gerçeklikler var ve bunun felsefeye dökülmüş biçimidir Öcalan aslında, onu anlayamıyorlar.
KÜRT ÖNDERLİK YAPAMAZ MI?
19’uncu yüzyıldan çıkmak, o havadan, atmosferden, politikalardan sıyrılıp yenilenmeleri, bugüne dair söz söylemeleri de gerekiyor. Bence oradan çıkıp bunu aşmaları lazım ki sosyal şovenizmi yenebilsinler. Artık Kürtleri küçük görmekten vazgeçsinler. Yani karşıdaki önderliğin Kürt olması ya da sosyalizmi bugün sürükleyen insanın Kürt olmasını kabullenemiyorlar, küçümsüyorlar. Bu doğru değil. Yani Kürt önderlik yapamaz mı? Bunu kendilerine itiraf etmeleri gerekiyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































