QAMIŞLO – Rojava Film Komünü’nün düzenlediği film festivali, taşıdığı ruh itibariyle “Devrimin festivali böyle olur” dedirtti. Kırmızı halısız festivaldeki komün ruhu çalışmaların her noktasında kendini hissettirirken, eksiklikler de yok değildi.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Qamişlo kenti, bu yıl coşkulu bir film festivaline şahitlik etti. Rojava Film Komünü, uzun bir aranın ardından Uluslararası Rojava Film Festivali’in 5’incisini gerçekleştirdi. “Ortak hikayeler, özgür sinema” temasıyla 13 Kasım’da startı verilen festival, 20 Kasım’a kadar devam etti. Kürdistan’ın dört parçasının yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden çok sayıda yönetmen, senarist ve oyuncu festivale katıldı.
Festival kapsamında 81 film gösterildi. Bunlardan bazıları kısa ve uzun metraj, bazıları belgeseldi. Ayrıca seminer ve atölye çalışmaları yapıldı; kadınların sinema çalışmaları, Ortadoğu sineması ve dünya sinema tarihi üzerine paneller gerçekleştirildi. Görüntü yönetmenleri de farklı alanlardaki deneyimlerini paylaştı. Gösterimlerin adresi Mihemed Şêxo Kültür Merkezi ile TEV-ÇAND konferans salonu oldu.
DİRENİŞ VE HAFIZA FİLMLERİ
Festival, bu yıl tüm zorluklara rağmen sinemaseverlerin nefes alabileceği bir alan açtı; direnişten hafızaya, çekilen acılardan geleceğe dair umutlara kadar birçok duyguyu barındıran bir atmosfer taşıyordu.
Festivalin seçkisinde yer alan filmler, hem Rojava Devrimi sürecindeki direnişi hem toplumsal hafızayı hem de yaşanan acıları güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Özellikle belgeseller bu direnişe ve hafızaya güçlü bir ışık tutuyor, çekilen zorlukları yürek burkan bir sadelikle işliyordu. Sadece direniş ve hafıza değil, farklı temalardaki filmlerle geniş bir yelpaze sunuyordu.
KOMÜN EMEKÇİLERİNİN EMEĞİ
Uzun yıllardır saldırıların hedefinde olan bir coğrafyada böylesi kültürel organizasyon düzenlemek başlı başına bir çabayı gerektiriyor. Bu nedenle Film Komünü emekçilerinin emeği takdire değer. Sınırlı imkanlar üzerine kurulan komünün emekçileri, festival boyunca büyük bir emek harcadı. Farklı bölgelerde gerçekleştirilen festivallere oranla “amatör” olarak değerlendirilse de, taşıdığı özgür ruh itibariyle birçok yere fark atabilecek bir düzeydeydi.
En “ünlü” yönetmen, senarist ve oyuncusundan en “ünsüzüne” kadar her komün üyesi çalışmanın bir parçası gibi hareket ediyordu; yeri geliyor konuklara çay getiriyordu, yeri geliyor şoför koltuğunda oturuyordu. Birçok “ünlü”nün taşıdığı kibir yoktu. Her iş ortak yapılıyor, her karar da ortak alınıyordu. Aynı tabaktan yemek yiyor, ekmeğini bölüşüyordu. En dikkat çeken yanı da hiçbirinin maddi bir kazanç derdi yoktu. Varsa yoksa topluma hizmet, topluma layık olabilmek!
Rojava Film Festivali’nin taşıdığı anlam, sinemanın ötesinde bir anlam taşıyor. Festivalde hem bir bölgenin kendini dünyaya anlatmanın çabasını görebilirsiniz, hem hafızanın korunması çabasını, hem de devrimin direncini. Bu nedenle tüm sinemaseverlerin ortak duygusu, festivalin önümüzdeki yıllarda daha iyi bir noktaya kavuşmasıydı.
* Festival, çok tanınmış simaların programlara katılıp katılmamasının önemli olmadığını gösterdi; önemli olanın taşıdığı ruh olduğunu ortaya koydu. Yani komün ruh, özgür ruh, devrimci ruh.
* Rojava Devrimi sürecinde hayatını kaybeden savaşçılar festivale damga vurdu. Hikayeleri hem filmlerde anlatıldı hem de yapılan konuşmalarda.
* Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kültür ve sanata dair değerlendirmelerinin festivalin kolektif ruhuna hayat verdiği vurgulandı.
* Devrim sürecinde hayatını kaybeden gazeteciler ve sinema emekçilerinin fotoğrafları festival boyunca sergilendi.
* Statüyü, sitili ve ihtişamı simgeleyen “kırmızı halı”nın olmaması tam da devrim festivalinin ruhunu yansıtıyordu.
* Bakurdaki protokol “takıntısı” burada da sürüyor. Farklı farklı kurumlardan programa katılan yöneticilerinin en ön koltuklara otur(tul)masından bir türlü vazgeçilmiyor.
* Gösterimlerin yapıldığı salonlardaki projeksiyon perdeleri, filmlerin ruhunu yansıtmıyordu. Hem ses hem de görüntü noktasında ciddi problemler söz konusuydu. Mihemed Şêxo salonundaki projeksiyon perdesi, diğer yerdeki salona göre daha iyiydi.
* Sinema salonlarındaki ortak alanların temizliği daha iyi olabilirdi.
* Festivalin açılış filmi de kapanış filmi de komün emekçilerinin büyük bir emekle beyaz perdeye taşıdıkları filmlerdi. Ya açılış ya da kapanış filmi farklı coğrafyalardan seçilebilirdi. (Not: her iki film de seçkide yer almıyordu)
* Filmlerin gösteriminin yapılacağı saatler daha iyi düzenlenebilirdi. Festival emekçilerinin böylesi bir niyeti olmasa da; sabah saatlerinde gösterimi yapılan filmlere haksızlık yapılmış hissi oluştu.
* Bazen gösterim saatlerinde kayma yaşanması, gösterim sırasında yaşanan teknik arızalar, sık sık geliş gidişler sinemaseverlerin festival akışına tam olarak kapılmasını zorlaştırdı.
* Alternatif olma hedefi taşıyan bir festivale, filmlerin “yarıştırılması” yakışmaz. FilmAmed’de olduğu gibi “tematik ödül” tercihi festivalin ruhuna daha uygun düşer.
Yarın: Özgür sinemanın adresi
MA / Azad Altay
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































