İSTANBUL – İktidarın, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde adım atmamasının sebebinin “oyalama” olduğunu vurgulayan SMF Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, “Barış, bütün ezilenlerin ortak mücadele programıyla gelişebilir” dedi.
Kürt sorununun çözümü bağlamında devam eden Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Kürt Özgürlük Hareketi daha önceden attığı önemli adımlara bir yenisini ekledi. Bu kapsamda, 26 Qendîl’de yapılan açıklamada gerilla güçlerinin Kuzey Kürdistan ve Türkiye’den çekilmeye başladığı duyuruldu. Hareket Yönetimi 17 Kasım’da yaptığı yazılı açıklamada ise çatışma riskinin olduğu Zap Bölgesi’nden güçlerini “uygun” bölgelere çektiğini açıkladı. Atılan bu adımların ardından gözler Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun atacağı adımlara ve yapacağı yasal düzenlemelere çevrildi.
Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüsü Mahir Gürz, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt sorunun tarihsel ve ağır bir sorun olduğunu belirten Gürz, çözümünün de bu ağırlık ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguladı. Lozan Antlaşmasıyla 4 parçaya bölünen bir Kürdistan gerçekliğinin olduğunu da vurgulayan Gürz, Kürt sorununun aynı zamanda bir Kürdistan sorunu olduğunu belirtti. Gürz, “Tek başına demokratik, kültürel haklarla sınırlı bir çözüm bakış açımız yok. Bunlar da önemli talepler ve destekliyoruz. Ama ortada devasa bir ulusal sorun gerçekliği var. Bunun da çözümü Kürdistan’a dönük Türk egemenlik sisteminin cumhuriyetle birlikte yüzyıldır uyguladığı ilhak, işgal, milli zulüm ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkının gasp edilmesi gerçekliği vardır. Dolayısıyla bu eşitsizlik ve statünün ortadan kalkması sorunun çözümünün en köklü durumudur. O anlamda bizim çözümümüzün temeli tam hak eşitliğini merkeze koyan bir yerde durmaktadır” dedi.
‘İKTİDAR OYALIYOR’
İmha, inkâr, asimilasyon ve tekçi paradigmanın AKP-MHP iktidarıyla güncellenerek devam ettiğini dile getiren Gürz, “çözüm sürecini” koşullayan iç ve dış etkenlerin olduğunu söyledi. Yeni bir emperyalist hegemonya savaşının zeminin güçlü olduğunu ve Ortadoğu’nun bu savaşın merkezinde bulunduğunu vurgulayan Gürz, ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden biçimlendirme konsepti çerçevesinde İsrail’le birlikte Türkiye’ye biçtiği stratejik roller olduğunu ve “çözüm sürecinin” de bu koşullar ve siyasal gelişmeler çerçevesinde Türkiye’ye dayatıldığını söyledi. Gürz, Türkiye ve Kürt Ulusal Hareketini bu sürece koşullayan nesnel ve öznel şartlarının olduğunu ifade ederek, bununla birlikte, Kürt Ulusal Hareketinin 40 yılı aşkındır sürdürdüğü mücadelenin, yarattığı önemli kazanımların ve örgütlü bir halk yaratma gerçekliğinin de süreci etkileyen önemli yanlardan biri olduğunu kaydetti. Gürz, “Ancak süreç kapsamında atılan tüm adımlar Kürt Ulusal Hareketi tarafından atılıyor. İktidar tarafından atılan hiçbir somut adım ise yok. Dolayısıyla bize göre iktidar süreci uzatıyor, oyalıyor ve Kürt ulusal hareketine ‘tasfiye ve teslimiyeti’ dayatan bir perspektifle yaklaşıyor diye düşünüyoruz. Anadilde eğitim, anayasal haklar, politik tutsakların serbest bırakılması gibi asgari talepler de dahi iktidar adım atmıyor. Bu anlamda esas önemli olan Kürt ulusu ve Kürt ulusal hareketi ve en genel anlamda ise devrimci, demokratik, ilerici tüm toplumsal dinamiklerin buradaki tutumu ve politik mücadele önemlidir” diye konuştu.
‘ABDULLAH ÖCALAN SERBEST BIRAKILMALI’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt Ulusal Hareketinin önderi olduğunu bu nedenle serbest bırakılması gerektiğini belirten Gürz, Abdullah Öcalan’a yönelik özgürlük talebinin demokratik ve meşru olduğunu kaydetti. Grüz, tüm politik tutsakların serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Süreci takip ettiklerini ve istişarelerle fikirlerini, eleştirilerini ve uyarılarını devrimci bir sorumluluk temelinde yapmaya çalıştıklarını söyleyen Gürz, Kürt ulusunun kazanacağı en küçük bir adım ve kazanımın bile önemli olduğunu belirtti. Kürt Ulusal Hareketiyle sürecin özgünlüğü ve muhtevası da dikkate alınarak omuz omuza mücadele edeceklerini vurgulayan Gürz, Kürt ulusunu, işçi sınıfını, emekçileri, ezilenleri bekleyen ağır tarihsel bir süreçten geçildiğini ifade etti. Gürz, “Barış, adalet, eşitlik ve demokrasinin ancak Kürt ulusu, işçi sınıfı ve bütün ezilenlerin ortak mücadele programıyla gelişebileceğini, bu anlamda başta Kürt ulusu olmak üzere, emekçilerin, ezilenlerin kapitalizme, faşizme ve her türden saldırganlık ve gericiliğe karşı ortak hareket etme zemininde yan yana gelmemizdir” diye konuştu.
MA / Ömer İbrahimoğlu
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































