ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
İtiraf ediyorum; başım döndü. ABD Başkanı Donald Trump, hangi ülkeye ne kadar gümrük vergisi getirdi, ne zaman uygulamaya koydu, nasıl arttırdı, ne ara erteledi, ne zaman tekrar getirdi ve nasıl vazgeçti artık takip edemiyorum. Gelinen noktada herkesin kafası allak bullak. Trump’ın strateji ekibi bu şekilde dünya ekonomisini abondone etmeyi hedeflemişse daha iki ay dolmadan amaçlarına ulaşmış oldular.
Ben bu yazıyı yazarken Kanada ile Trump arasında karşılıklı atışmalar sürüyordu. Velhasıl gümrük tarifeleri işi karışık konular. Yakın bir zamanda da netleşecek gibi durmuyor.
TRUMP ÜNİVERSİTELERE DE SAVAŞ AÇTI
Trump’ın iktidara gelişi ile çok şeyin değişeceğini bekliyorduk ama geride kalan iki aya yakın bir sürede yaşananlar en sıkı Trump taraftarlarını bile şaşırtıyor. Baksanıza; Anayasası ‘We the people: Biz halk” diye başlayan, ilk maddesi en geniş anlamda ifade ve fikir özgürlüğü olan bir ülkede üniversite eylemlerine katılan öğrenciler ‘çat kapı’ gözaltına alınıp sınır dışı edilmek üzere toplama merkezlerine götürülüyor.
Üstelik bu olay dünyanın en iyi üniversitelerinden biri sayılan Columbia’da meydana geldi. Gazze’de yaşanan şiddete karşı protesto eylemlerine öncülük ettiği iddia edilen Filistin kökenli Mahmud Khalil için çarşamba günü nihai karar verilecek. Mahmud Khalil aslında ‘süresiz oturum’ hakkı veren Green Card sahibi. Eşi Amerikan vatandaşı. Yani sınır dışı edilmesi çok kolay değil. Ancak Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) eşinin 8 aylık hamile olmasına bile aldırmadan Khalil’i gözaltına aldı.
Trump yönetimi ise Halil’in Hamas bağlantılı etkinliklere liderlik ettiğini ileri sürüyor. Gerçi buna dair herhangi bir doğrudan bağlantı ya da maddi destek sağladığına dair kanıt gösterilmedi. Trump ise kendi sosyal medya platformu Truth Social’da “Bu ilk tutuklama, daha fazlası gelecek!” diyerek Khalil’in sınır dışı edilmesinin başlangıç olduğunu söyledi. Trump, “Üniversitelerde terör yanlısı ve Amerikan karşıtı etkinliklerde bulunan öğrencileri ülkemizden temizleyeceğiz.” diye devam etti. Trump yönetimine göre Columbia Üniversitesi’ndeki protestoların antisemitik ve Yahudi öğrencilere karşı düşmanca bir ortam oluştu. Amerika bu gelişme karşısında şok oldu.
Pazartesi ve salı günü Columbia Üniversitesi’nde protesto eylemleri yapıldı. Khalil’i savunan avukat Amy Greer ise sınır dışı kararına karşı mücadele ediyor. New York’taki bir federal yargıç sınırdışı kararını geçici olarak durdurdu ama Trump yönetimi çok ısrarlı.
Hatta Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 1952 tarihli Göçmenlik ve Vatandaşlık Yasası’ndaki (INA) geniş yetkilere sahip bir maddeyi kullanarak Khalil’in sınır dışı edilmesini talep etti. Söz konusu yasa “ABD dış politikası için potansiyel olarak ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilecek yabancıların” sınır dışı edilmesine izin veriyor.
Trump yönetimi burada da durmadı. Filistin destekçisi her eylemi ‘Hamas’a destek’ olarak tanımlayan Beyaz Saray benzer şekilde başka öğrenciler ve aktivistleri de sınır dışı etmeyi planlıyor.
Amerikan vatandaşlarının tutuklanması, yabancı öğrencilerin ise vizelerinin iptali tartışılıyor. Yani Green Card’ınızın olması ya da Amerikan vatandaşı ile evli olmanız da sizi kurtarmayabilir. Normal şartlarda Green Card gibi statüler size bir takım yasal korumalar veriyor ama günümüz Amerikasında her şey biraz ‘ben yaptım oldu’ durumuna dönüşmüş vaziyette.
Amerikan medyası bu uygulamanın ‘polis devletini’ çağrıştırdığını iddia etse de Trump yönetimi kararlı gözüküyor.
Yargı çevreleri Green Card sahibi bir öğrencinin bu şekilde tutuklanıp deport edilmesinin Anayasa’nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 1. Maddesi ile adil yargılama hakkını düzenleyen 5. Maddesi’ni ihlal anlamına geldiğini savunuyor. Bu arada Marco Rubio, 1952 tarihli bir yasayı refere ediyor ama Amerikan medyasına göre bugüne kadar söz konusu yasayla kimse sınır dışı edilmemiş. Eğer Columbia öğrencisi Khalil bu yasayla sınır dışı edilirse bu yönüyle de bir ilk olacak.
COLUMBİA EN SERT MÜDAHALEYİ YAPAN ÜNİVERSİTEYDİ AMA
Trump yönetiminin Columbia Üniversitesi’ne yönelik tek yaptırımı sadece bu gözaltı ve sınır dışı kararı değil. Trump, üniversiteyi Gazze’ye destek veren eylemlere müsamaha göstermekle suçluyor. Bir başka ifadeyle üniversite protesto gösterilerine karşı ‘yeterince sert olmamakla‘ eleştiriliyor.
Aslında burada ironik bir durum da yok değil. Zira Columbia Üniversitesi geçen yıl yaşanan öğrenci protestolarını polis gücüyle bastırmış, bu yönüyle de çok eleştirilmişti. Ayrıca Columbia Üniversitesi insan hakları ve öğrenci eylemleri konusunda güçlü bir geçmişe sahip.
Amerika tarihine yön veren Vietnam Savaşı‘na karşı eylemler gibi, bir çok hareket Columbia Üniversitesi’nden başlamıştı. ABD geneline yayılan kampüs protestolarını en sert bastıran üniversite de burasıydı.
Dönemin Mısır kökenli rektörü Minouche Shafik, New York polisini kampüse davet ettiği için çok eleştirildi. Shafik aynı zamanda Beyaz Saray’dan da çok sert eleştiriler aldı. Hem öğrencilerin hem de yönetimin tepkisini taşıyamayan Shafik istifa etti.
Aslında Shafik istifa eden tek rektör olmadı. Harvard Üniversitesi rektörü Claude Gay de baskılara dayanamayıp istifa etmek zorunda kalmıştı. Pensilvanya Üniversitesi gibi köklü üniversiteler Yahudi işadamlarının bağışlarını geri çekmesiyle sıkıntılı günler yaşadı.
60 ÜNİVERSİTE TOPUN AĞZINDA
Trump ise kamuoyunda ‘liberal üniversiteleri cezalandırma’ olarak yorumlanan yeni kararıyla aralarında Ivy Lig üniversitelerinin de bulunduğu 60 üniversiteyi benzeri bir yöntemle dize getirmeyi planlıyor. Pazartesi itibariyle bu üniversitelere gönderilen mektupta eylemler konusunda müsamaha gösterilmemesi istendi.
Üniversitenin Kurumsal Eşitlik Ofisi’nin disiplin komitesi de düzinelerce öğrenci hakkında soruşturma başlattı. Okuldan uzaklaştırılan öğrenciler yanında istifaya zorlanan profesörlerde oldu.
Söz konusu gelişmeler doğal olarak akademik camia da büyük tartışma doğurdu. Çünkü olay artık yeni bir boyuta geçiyor. Çünkü Trump yönetimi üniversitelerin mali kaynaklarını buduyor. Öte yandan Trump Columbia Üniversitesi’nin 400 milyon dolarlık fonunu kesti.
Hatta FullBright gibi prestijli burslarda iptal edildi. Bursiyerler burslarının iptal edildiğini Mart başında hesaplarının boş olduğunu görünce öğrenebildiler. Gerçekten Amerika çok enteresan olaylara sahne oluyor.
AMERİKA BÖYLE YAPARSA…
Üniversiteler ile Beyaz Saray arasındaki gerginlik nereye evrilir tahmin etmek zor. Aslında Trump’lı Amerika’da hiçbir şeyi tahmin edemezsiniz. ‘Bu kesinlikle olmaz’ diyeceğiniz her şey rahatlıkla gerçekleşebiliyor. Ancak bu durumun dünyaya verdiği negatif bir mesaj var. Daha doğrusu, otoriter ve otokratik rejimlere güç veriyor.
Düşünsenize; ABD Başkanı istediği gibi yazmayan gazeteyi cezalandırır, kendisini eleştiren gazetelerin akreditasyonunu askıya alırsa, üniversitelerdeki eylem sonrası paralarını kesip, Green Card’ı bile olsa eylemcileri sınır dışı ederse aralarında Türkiye gibi ülkelerin de olduğu otoriter-totatiler rejimler ne yapar?
Trump’ın tartışma doğuran kararları belki yargıdan döner ama bu olayların neden olduğu erozyonu tamir etmek uzun zaman alacaktır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***