Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün DEVA Partisi milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nu ‘polis düşmanı’ olarak nitelemesine sessiz kalmasını eleştirderek ‘asker vesayeti’ bitti şimdi de ‘polis vesayeti’ mi başladı diye sordu.
Bu açıklamanın Türkiye’de kurumların rayından çıktığının ve raydan çıkışa karşı duyarlı bir makam kalmadığının göstergesi olduğunu savunan Taşgetiren, ‘Sayın Cumhurbaşkanına soralım, İçişleri Bakanı’na soralım, evet, TBMM Başkanına soralım, ne anlam taşıyor bir milletvekilinin damgalanması?’ ifadelerini kullandı.
Ahmet Taşgetiren şunları yazdı:
Tanımlama, açıkça Emniyet Genel Müdürlüğünün oturup, milletvekilleri de dahil ülke insanları üzerinde dosyalama, tanımlama ve damgalama faaliyeti yürüttüğünü, bunu açıkça ilan ederek de bu konuda hiç kimseden bir çekinmesi olmadığını, ya da üst bir makamın böyle bir damgalamadan dolayı kendisini hizaya çekmeyeceğinden emin olduğunu gösteriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü acaba daha hangi kişileri takip – damgalama yetkisini kendisinde görebilir?
Emniyet Genel Müdürlüğü bu damgalamayı boşu boşuna yapmış olamaz. Kendisine göre bunun bir tür “Yaptırım” niteliği taşıdığı açıktır.
Denmek isteniyor ki “Gözümüz üzerinde. Seni düşman olarak biliyoruz.” Anlaşılıyor ki, bundan sonrasının beklentisini hedef olarak tespit ettiği kişiye bırakıyor.
Acaba söz konusu kişiyi “Polis düşmanı” damgalamasıyla ülke alanına dağılan polis ekiplerine bildiriyor mudur?
Yoksa kamuoyuna yapılan açıklama, bütün polis birlikleri için de bir bildirim niteliği mi taşıyor?
Ne demek istiyor Emniyet Genel Müdürlüğü bir insanı – bir milletvekilini “Polis düşmanı” olarak tanımlamakla?
Sayın Cumhurbaşkanına soralım, İçişleri Bakanı’na soralım, evet, TBMM Başkanına soralım, ne anlam taşıyor bir milletvekilinin damgalanması?
Sonuçta Mustafa Yeneroğlu, Ak Parti içindeyken insan hakları komisyonu üyesiydi. Ayrılıp DEVA’ya geçtikten sonra da hukuk devleti duyarlılığı ve insan hakları savunuculuğu ile öne çıkıyor.
Ne yani, Emniyet Genel Müdürlüğü, insan hakları savunucusu bir milletvekilini hedef göstermekle, tüm topluma “sizi savunanı bile böyle damgalarız, onun için uyağınızı denk alın” ikazını mı yapmış oluyor?
Şimdi milletin oylarıyla seçilen insanları, yani bir Meclis üyesini “polis düşmanı” ilan eden bir “genel müdürlük” ortaya çıkıyor.
Sayın Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğüne, “kafanıza uymayan kişi milletvekili değil kim olursa olsun, damganızı yapıştırın” diye ucu açık bir emir mi verdi?
Emniyet Genel Müdürlüğünde herhangi bir kişi, statüsü ne olursa olsun bir milletvekilini “Polis düşmanı” diye damgalayacak cür’eti kendi kendinde bulamaz, diye düşünüyor insan.
…
Eskiden “askeri vesayet” vardı Türkiye’de, şimdilerde asker siyasi iradenin emrine girdi, peki Emniyet Genel Müdürlüğü adına sergilenen bu cür’etkarlık, yeni bir vesayet oluşumunu mu haber veriyor?
Bu olayı gördü mü sayın Cumhurbaşkanı?
Gördü ise, EMG’nin tavrına ilişkin bir değerlendirmesi oldu mu? İçişleri Bakanı ile bu konuda ne konuşuldu? EMG, bir iktidar (AKP – MHP) milletvekilini de böyle itham etse sessiz kalınır mıydı?
Bu konuda Devlet Bahçeli’nin tavrı mı beklendi yoksa?
Mustafa Yeneroğlu, “Korumasız, tek başına dolaşan bir milletvekiliyim, başıma bir şey gelirse sorumlusu Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanıdır” diyor.
“Polis düşmanı” diye nitelenen bir milletvekilinin başına kimden ne gelir?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***