Türkiye’nin farklı bölgelerinde ekoloji örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Ekoloji Birliği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde Mayıs ayına ait Ekolojik Yıkımlar ve Mücadeleler Raporu’nu açıkladı.
Rapora göre, Mayıs ayında toplam 83 ayrı ekolojik tahribat gerçekleşti. Bu tahribatların bölgelere göre dağılımında Marmara Bölgesi 17 tahribatla birinci sırada. Ege Bölgesi 11 tahribatla ikinci, Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri 9’ar tahribatla üçüncü ve dördüncü sırada yer alıyor. Güneydoğu Anadolu’da 6, Doğu‘da 5, İç Anadolu’da ise 4 tahribat var. Birden fazla bölgeyi etkileyen 1 ekolojik tahribat yaşandı.
Bu ayın ekoloji gündeminde, altın/metalik madencilik, sit alanları ve korunan alanların statülerindeki değişiklikler, termik santrallerin ve sanayi tesislerinin havayı kirletmeleri, dereler ve nehirlerdeki kirlilikler, şüpheli orman yangınları, çok sayıda imara açılan yerler, kamusal alanların talanı yer aldı. Hidroelektrik Santraller (HES’ler) yine gündemdeydi. Doğa savunucularına cezalar sürdü. Diğer yandan, gündemde doğanın talan edilmesine karşı çıkanların yaptıkları açıklamalar, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarına itirazlar ve açılan davalar da var.
“75 milyon kişi kirli hava soluyor”
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası’nın, Türkiye 2019 Hava Kirliliği Raporu’nu yayımladığını hatırlatan Ekoloji Birliği, buna göre kent ölçeğinde en az 75 milyon kişinin kirli hava soluduğunu vurguladı. Raporda, “Hava kirliliği bu denli devam ederken havayı kirleten fabrikalar ve termik santraller Mayıs ayında da çalışmaya devam etti, kimi projelerdeki arızalar zehirli gazların açığa çıkmasına neden oldu” ifadesine yer verildi.
Raporda, Türkiye’nin farklı bölgelerinde ağaç kesimlerinin devam ettiği, bunların bazılarının halk tarafından engellendiği belirtildi. Kaş, Bodrum, Milas ve Ordu’daki orman yangınlarının bilinçli olarak ve planlanan projelere kolaylık olsun diye mi çıkartıldığı sorusuna yanıt arandığı vurgulandı.
“Denizler, dereler ve nehirler kirleniyor”
Rapora göre, Büyük Menderes, Nikita Deresi ve Riva Deresi’nde kirlilik Mayıs ayında gündemdeydi. Trakya’daki Çokal Barajı’nda balık ölümleri meydana geldi. Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısına dökülen hafriyatla kirletiliyor. Kamilet Vadisi’nde HES projesi nedeniyle vadiden çamur akmaya başladı. Zilan Deresi’nde Danıştay’ın durdurma kararına rağmen yeniden HES yapımına başlandı. Rize’de Paçva Irmağı’nda yapılan ‘ıslah’ çalışması büyük tepki topladı. Artvin Şavşat’ta 28 köyü kapsayan Han Suyu üzerinde yapılmak istenen Hidroelektrik Santralı Projesi’ne karşı yöre halkı direnişe geçti.
Denize dolgu yapılmasını öngören Artvin Hopa Kıyı ve Sahil Düzenlemesi Amaçlı Uygulama İmar Planı askıya çıktı. Bodrum’daki Tilkicik Koyu’nda plaj yapılmak için mermer tozları ile denize dolgu yapılıyor. Muğla Boğaziçi’nde deniz betonla doldurularak havuz yapıldı.
“Sit alanları madencilere açıldı”
Rüzgar Enerji Santralleri’ne (RES) jet hızıyla onay çıktığının kaydedildiği Ekoloji Birliği raporunda Mayıs ayında altın şirketlerine, maden ocaklarına, termik santrallere ve boru hatlarına verilen onaylar da sıralandı.
Korunan Alanlar Yönetmeliği’nin değiştiğinin de hatırlatıldığı raporda, “SİT alanları entegre tesislere ve bütünüyle madencilere açıldı” ifadesi yer aldı. Tarihi mekanların yok edildiği kaydildi; Hasankeyf, Meryemana Tabiat Parkı, Olympos Antik Kenti, Çeşme Dalyan Burnu, Gediz Deltası, Bornova Karaçam, Doğanbey Burnu, Selçuk ve Şirince’nin de olduğu bölgeler buna örnek gösterildi.
Mayıs ayına ilişkin çevre tahribatlarının ayrıntılı listesine yer verilen raporda, ekolojik tahribatlara karşı verilen hukuki ve kitlesel mücadeleler ve elde edilen kazanımlar da sıralandı.
“Talan ve yıkım salgın sırasında da durmadı”
Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süheyla Doğan, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, talan ve yıkımın Corona virüsü salgını sırasında da durmadığını belirterek, “Hem Türkiye’de hem dünyada tüm ekolojik yıkım projeleri ne yazık ki devam etti. Bir sürü başka alanlarda önlem almalarına rağmen maden faaliyetlerinde insanlar dip dibe çalışmaya devam ettiler. Fabrikalarda dip dibe çalışmaya devam ettiler. Mersin’de Akkuyu’da altı bin kişi bir arada çalışmaya devam etti. Bir yandan da ÇED süreçlerini de durdurmadılar. Yeni yeni projeleri bile bu dönemde açıkladılar. Covid’in hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde daha fazla hissedildiğini biliyoruz. Buna rağmen termik santral projelerinin ÇED olumlu kararları bu dönemde verildi. Hem Yatağan hem de diğer termik santraller çalışmaya devam etti. Afşin-Elbistan’da üçüncü termik santral için ÇED onayı verildi. Yine Denizli’de, Tavas’ta başka bir santralin ÇED süreçleri devam etti” diye konuştu.
“Bu kriz, kurtuluş yolunu da gösterdi”
Corona salgını süresince ulaşımın azalması, bazı fabrikalarda üretimin durması gibi nedenlerle insanların doğaya müdahalesinin kısmen azaldığını hatırlatan Doğan, birçok yerde yaban hayvanlarının il ve ilçe sokaklarında dolaştığını, kaldırım taşları arasında gelincikler açtığını söyledi. Doğan, “Doğaya o kadar çok müdahale ediyor ki sermaye, doğa kendini yenilemiyor. İnsan etkinlikleri azalınca doğa da biraz kendine geldi. Doğaya müdahaleyi bıraktığımız zaman, insan etkinliğini, sermaye etkinliğini kaldırdığımız zaman ortadan, görüyoruz ki doğa kendini yenilemeye çalışıyor” dedi.
Bu süreçte birçok insanın ekolojik krizin etkisini daha iyi gördüğünü kaydeden Doğan, yaşam tarzını değiştirmek isteyenlerin sayısında da bir artış olduğunu belirtti. Doğan, “Bu kriz, aynı zamanda kurtuluş yolunu da gösterdi. Bu süreçte dayanışma ağlarına katılan, evinde ekmek yapan, yoğurt mayalayan, peynir yapan, balkonunda yetiştirmek için fide arayan birçok insan oldu. Yaşam tarzını dönüştürme, doğaya olan etkilerini azaltma konusunda daha fazla tedbir alınması konusunda yol alacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Doğan, her yıl meydanlarda kutlanan 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bu sene sanal bir miting düzenleyeceklerini de sözlerine ekledi: “Saat 18’de birbirimize bağlanacağız. Basın açıklamamızı okuyacağız. Sohbet edeceğiz. Dövizlerimizi kaldıracağız. Hep beraber slogan atacağız. Müzik dinletimiz olacak. Her yerel birim ise saat 13.00’te kendi koşullarına göre, fiziksel mesafeye dikkat ederek alanlarda ya da sosyal medya üzerinden basın açıklamalarını okuyacak.”