AMED -Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye politikasının güvenlik endeksli olmasının ekonomik kayıplara yol açtığını söyleyen DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Suriye’de oluşacak çoğulcu yapının hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin ekonomisine büyük katkı sunacağını belirtti.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki sınır kapıların açılması, Suriye ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi için Amed Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) heyetiyle Suriye’yi ziyaret eden DTSO Başkanı Mehmet Kaya, devletin güvenlikçi politikaların ekonomik sorunlara neden olduğunu belirterek, Kuzey ve Doğu Suriye ile iyi ilişkiler geliştirilmesini istedi. 15 günlük ziyarette edindiği izlenim ve temasları hakkında bilgi veren Kaya, 2025’in ekonomik gelişmeleri iki başlık altında değerlendirilebileceğini söyledi. Kaya, “Birincisi ekonomik rakamlar, yani enflasyon, faiz oranları. Bunlara baktığımızda istediğimiz bir seneyi geçiremedik. Faiz oranın yüksekliğinden kaynaklı bir durağanlık gelişti. Yüksek faizler beraberinden iflası getirdi. Yüzde 50’nin üzerinde bir faiz oranı oldu. İş insanları öz kaynaklarını dahi tüketip iflas ettiler. Bir diğeri ise güvenlikçi politikalar. Devlet Bahçeli’nin Meclis’te başlattığı, sonrasında gelişen barış süreci, ekonomik çevresine olumlu yansıdı” ifadelerini kullandı.
‘NUSAYBİN KAPISI AÇILIRSA İHRACAT 10 MİLYAR DOLARI BULUR’
Türkiye’de savaşın maliyetiyle barış kâr payının sağlıklı tartışılmadığına dikkat çeken Kaya, “2014’teki barış sürecindeki ekonomik verileri yeni yeni yakalayabiliyoruz. Yakaladık, ancak halen yerinde duruyor. Barış süreci olumlu bir şekilde sonuçlanırsa bu rakamlar hızlı bir şekilde yükselir. Irak’la ihracat 30 milyar doları bulacak. Suriye’yle bir milyar dolar olan ihracat Nusaybin Sınır Kapısı’nın açılması ile 10 milyar doları bulacak. Barış sürecinin doğruya evirilmesi ekonomik anlamda bir yansımaya yol açar. Tabii sürecin olumsuzluğuna düşünmek bile istemiyoruz. Ancak olumsuz bir durumda durum çok kötüye gidebilir. 2014’ten sonra yüzde 50’lik bir iniş oldu. Barış süreci doğru bir yere evirilirse Türkiye ekonomisi iyi bir yere gelir” diye konuştu.
KUZEY VE DOĞU SURİYE
Suriye’de 15 gün boyunca temaslarda bulunduğunu kaydeden Kaya, “Orada şuan gelecek ile ilgili kaygı var. Tek kutuplu radikal İslamcı bir sistemin kurulması korkusu var. 7 bin yıllık ticaret geçmişi olan bir yerden bahsediyoruz. Suriye petrol veya doğal gaz ülkesi değil. Bundan kaynaklı demokratik çoğulcu bir sistem oluşturarak ticaretin önünü açabilir. Yoksa büyük kayıp yaşarlar. Şam’ın ayakta kalması için buraya yatırımların yapılması gerekir. Bu sadece Türkiye’nin desteği ile olacak değil. Vergisiz olduğu için Arap ülkelerinin malları burada satılıyor. İyi ticaret yapılmak istiyorsa sınır illerini iyileştirilmeli. Türkiye buraya güvenlik endeksli baktığı sürece ticareti geliştiremez. Hızla yükselen bir Çin yapısı var. Irak pazarını aldılar. Türkiye çatışma süreci öncesi birinciydi. Çin, şuan Türkiye’nin iki katı bir pazar alanı oluşturmuş durumda. Eğer Türkiye güvenlikçi politikaları bırakmazsa Suriye’de pazar alanı oluşturamaz. Oradaki Türk yetkililere de Şam yetkililerine de bu durumu ilettik. Burada çoğulcu yapının korunması ve sınır kapılarının açılmasını ilettik” şeklinde konuştu.
SINIR KAPILARI
Geçici Şam Hükümeti’nin de sınır kapılarının açılması talebinin olduğunu ifade eden Kaya, “En sağlam bölge Şam deniliyor; ama gidip bakıldığı zaman çevre mahallelerinde bile önemli yıkıntılar var, neredeyse ticaret durma noktasında. Türkiye’nin oradaki Kürt varlığını tehdit görme anlayışını hep ifade ediyoruz. 90’lı yıllarda aynı şey Pêşmergeler için konuşulan bir tehditti bir beka sorunuydu. Şimdi Başûr’dan Kürt iş insanları geçmişin Pêşmergeleri bugün Türkiye’de 3 bine yakın şirket kurulmuş ve Türkiye’deki iş insanlarıyla ticaret yapıyorlar. Aynı şeyi SDG üzerinden okumak lazım. Orada bir tarihsel süreç var. Rojava temsiliyetinin doğru bir şekilde yapılması, SDG’nin de, Alevi’nin de, Hristiyan’ın da bu temsiliyette doğru rol alması tam da güçlü bir Rojava oluşmasına sebep olur” diye belirtti.
BARIŞTA TİCARET
Kuzey ve Doğu Suriye’yle iyi ilişkilerin kurulmasının ticaret için çok önemli olduğunu söyleyen Kaya, şöyle devam etti: “Rojavalı Kürt iş insanları da burada gelip şirket kuracak, bizler de gidip orada kuracağız. Geçmiş bir örneğimiz var, hele bir de ülke bu krizi yaşarken bu kadar çok ihracatımızın olduğu bir dönemde Rojava gibi bir fırsatı kaçırmak Türkiye’nin krizi aşmasına da önemli bir engel olarak görmüş olur. Bugün Başûr’la ihracatımız 15 milyar dolara yaklaşmış durumda. Biz Rojava ile bunu artırdığımız takdirde hem Başûr hem Rojava’nın kuzeyi Türkiye için mükemmel bir ekonomik alana dönüşür. Çünkü Türkiye, bölgesinde güçlü bir sanayi altyapısına, güçlü bir ekonomiye sahip bir ülke. Bunu kullanarak Rojava ile ilişkileri geliştirmek gerekir; ama biz tutup orda sanki ülkenin güvenliğini tehdit eden bir yapıyı ısrarla bir politika haline dönüştürürsek o pazar hızlı bir şekilde elimizden gider. Türkiye de bu nedenle gelişmiş bir ülke şansını kaybeder, gelişmiş ülke olmanın genel koşulu komşularla ticaret yapabilme becerisidir. AB oluşma sürecine baktığımızda bunu görüyorsunuz, Amerika Nafta Anlaşması’nda bunu görüyorsunuz.”
‘TEHDİT YERİNE TİCARETTE PARTNER GÖRMELİYİZ’
Güçlü ülkelerin ticaretin büyük kısmını komşuları ile yapan ülke olduğunu söyleyen Kaya, şunları dile getirdi: “Ne Rojava’yı ne Başûr’u ne de Ermenistan’ı güvenlik tehdidi olarak görmek yerine ticarette partner görürseniz bu dediğimiz engeller hızlı bir şekilde aşılır. Toplumsal algıyı yönetmek tam buna göre bir şeydir. Eğer siz topluma bugün yaşadığı ekonomik krizin genel nedeninin savaşın maliyetinin olduğunu doğru bir şekilde gösterirseniz, barışın kâr payından toplumun tamamının faydalanacağını anlatırsanız, barış sürecinin önünde gibi görünen toplumsal hassasiyet te çok kısa bir sürede doğru bir yöne evrilir. Türkiye’nin yapması gereken de tam da budur.”
MA / Fethi Balaman
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































