Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalara ilişkin konuştu. Yavaş, “Bizler namusuyla, şerefiyle yaşayan insanlarız. Yani bazı iftiracıların karalamalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz. Varsa soruşturulsun, usulüne uygun bir şekilde hepimizinki canlı yayınlansın. Korktuğumuz hiçbir şey yok. Bu iktidarı değiştirmek için de sonuna kadar direneceğiz. Elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, SMART Ankara Projesi “Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı” etkinliğinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yavaş, kendisine yöneltilen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına yönelik kararı ve dün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, soruşturmaların TRT’den canlı yayınlanmasının mümkün olduğuna ilişkin söylemlerini şöyle değerlendirdi:
- Biz zaten başından beri Ekrem Başkan’ın bütün yargılamalarının canlı yapılmasını istiyoruz. Şeffaflık sadece kamu yönetiminde değil, yargıda da olması lazım. Çok makul buluyorum.
- Zeydan Başkan’ın tutuklanmasını da şöyle değerlendireyim; 11 yıl geçmiş, hiçbir soruşturma yapmamışsınız ve birden bire kendilerini kurtarmak için birtakım iftiralar atan bir şahsın tek başına ifadesiyle Zeydan Başkan’ı tutukluyorsunuz.
- Hukukta şöyle bir şey vardır; ceza yargılamasında herkesin ifadesi eşit ağırlıktadır. Eğer birisi bir şeyi iddia ediyor, diğeri de inkar ediyorsa, yan delillerle desteklemeden bir kişinin ifadesine itibar edemezsiniz. 11 yıl önce olmuş bir olay iddia ediliyor ve bundan dolayı da Adana Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklanıyor. Bu çok vahim bir durumdur.
- Zeydan Başkan, bugüne kadar pırıl pırıl geçmişi olan birisidir. Siz kalkıp da neredeyse ihale mafyası adını alacak şekilde binlerce ihaleye girmiş bir şahsın ifadesi ile pırıl pırıl bir insanı lekeliyorsanız, bunun adı yargılama değildir. İnsanların namusu, şerefi, haysiyeti vardır. Adil bir şekilde yarrgılanmasına kimsenin itirazı yok. Bir insanı peşin suçlu ilan edecek şekilde tutuklarsanız bu yanlış. Tutuklama en son yapılabilecek bir şeydir.
- İkametgahı sabit. 11 yıl önce olmuş, 11 yıldır dellilleri değiştirmemiş -varsa böyle bir olay- niye tutukluyorsunuz ki? Adana halkına hizmet etmesinin niye önüne geçiyorsunuz? Bunun anlamı yok.
- Aynı şekilde Adıyaman Belediye Başkanımız… Velev ki demiş ki müteahhide, ‘şuradaki depremzedelerin yediği lokantaya şu kadar borcumuz var bunu ödeyin’ demiş. Bırakın Allah aşkına! Bundan dolayı milletvekilliği yapmış, hukukçu kimliği olan ve Adıyaman’da yüzde 50’nin üzerinde bir oy ile seçilen bir belediye başkanını ev hapsine mahkum edemezsiniz. Yargılayın ama bu şekildeki tedbirler istisnai tedbirlerdir. Dolayısıyla iş artık yargılamadan çıktı, bir operasyona döndü.
- Ben 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bir tane yolsuzluk soruşturmasıyla muhatap olmadım. Şu anda benimle ilgili bir tek soruşturma yok. Bazılarının iddialarıyla ilgili müfettişlerin yaptığı birkaç tane inceleme var o kadar.
- Nedir yani? Önüne gelen ‘Ankara’ya da operasyon olacak mı?’ Ankara’ya operasyon olması için hiçbir sebep yok. Olsa olsa bir iftira ile karşı karşıya kalabiliriz. Böyle yöneticilik olmaz. Biz karşı tarafta kim varsa onlarla siyaseten yarışmak istiyoruz. Biz ‘daha iyi yönetiriz’ diye iddia ettik, geldik, seçildik.
- İkinci defa da halk memnun kaldı ki birdaha, daha yüksek oy ile seçti. Şimdi böyle seçilmiş insanları bir şekilde görevinden etmeye kalkmak, görevden almaya kalkmak son derece yanlış. Dolayısıyla ne hukuka ne de ahlaka aykırı.
- Bizler namusuyla, şerefiyle yaşayan insanlarız. Yani bazı iftiracıların karalamalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz. Varsa soruşturulsun, usulüne uygun bir şekilde hepimizinki canlı yayınlansın. Korktuğumuz hiçbir şey yok. Bu iktidarı değiştirmek için de sonuna kadar direneceğiz. Elimizden gelen her şeyi yapacağız.
- Bunu neden söylüyorum? Çünkü iddiamız şu; adil yargılama diye bir şey yok, hukukun üstünlüğü diye bir şey kalmadı maalesef. Eğer adil yargılanma olsaydı bu şahıs 300 tane AK Partili belediyelerden ihale almış. Yani onlar sütten çıkma ak kaşık mıdır? Hiç mi bir şey olmamıştır?
- Yani göstermelik de olsa bari bir tane soruşturma yapsınlar. O dahi yok. Neyi gösteriyor? Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin başarısını bu şekilde gölgelemek istiyorlar. Onun için biz sonuna kadar direneceğiz. Bu iktidarı değiştirip gerçekten hukukun üstünlüğüne dayalı, adaletin herkese anayasa önünde eşit uygulandığı bir sistemi mutlaka yapmak zorundayız ve inşallah bunu da yapacağız.
Mansur Yavaş, kendisine yöneltilen, “‘Eğer başkanların önünü kesmek, onları çalıştırmamaksa amaç ben hemen görevi bırakmaya razıyım’ diye açıklamalarınız oldu. Bunu nasıl değerlendirirsiniz!” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
- Amaçları bizden kurtulmaksa, bunun yolu siyaseten kurtulmak. Nedir? Bir daha seçim olur. Gerçi ben son dönemim dedim. Ama siz belediyeleri çalıştırmamak için biraz önce verdiğim örneklerle birtakım iftiralar, karalamalar yapacaksanız, tertemiz insanları bu şekilde olmadık şeylerle müfterilerin laflarıyla suçlayacaksanız, bu sistemin adı demokrasi falan olmaz. Onu kastetmek istedim.
- Sözümüzün arkasındayız. Sonuna kadar direneceğiz ve inşallah bu iktidarı değiştireceğiz. Otoriterlik arttıkça, hukuksuzluk artıyor. Hukuksuzluk arttıkça otoriterlik artıyor artıyor belki ama sonuç itibarıyla ben Türk milletinin sağduyusuna güveniyorum. Sandıktan gereken cevabı şiddetli bir şekilde verecektir. Mesele burada, ondan sonra gelecek yönetimin hukuka uygun bir şekilde, rövanş hukuku olmadan çalışacak bir sistemi kurmasıdır. İnşallah o da olacak.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***