NECİP F. BAHADIR | YORUM
TÜSİAD’ın çıkışı büyük fırtına kopardı. Yargı yıldırım hızıyla harekete geçti. AKP ve medyası, eski defterleri açtı. İş dünyasının 28 Şubat’taki rolünü hatırlatmakla yetinmedi, taa 1980 öncesine kadar gitti. Ecevit’e yazılan ‘muhtıravari’ mektubu buldu, çıkardı. En şaşırtıcı olan da Rahmetli Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal’ın babasına ‘kaset komplosunun’ arkasında TÜSİAD’ın olduğunu iddia etmesiydi.
Aslı Baykal isim de verdi. ‘İnan Kıraç’ dedi. Kıraç özellikle ‘olağanüstü dönemlerde’ Ankara’da boy göstermesiyle nam salmış bir isimdir. Parti liderleriyle görüşür, askeri erkanla oturup kalkar. Kimi siyasetçilerin ‘Bizans’ dediği İstanbul’un mesajını iletir. O yüzden olsa gerek Aslı Baykal’ın söyledikleri benim de dikkatimi çekti.
2010 yılında İnan Kıraç Deniz Baykal’ın kapısını çalmış ve CHP’nin iyi gittiğini söylemiş, ‘fakat’ demiş; “Şu 3 ismi parti yönetiminden uzaklaştır…” Önder Sav o 3 isimden biri. Diğer ikisi Onur Öymen ve Mustafa Özyürek. Kıraç gibi bir isim Baykal’ın hem Sav’dan hem de Öymen’den vazgeçmeyeceğini bilir. Biraz Baykal’ı tanıyanın bilmesi gerekir.
İş dünyasının ‘isim bazlı siyasi talepleri’ yeni değil. Her dönem belli kişilerin milletvekili olması için liderlere birkaç kişiden oluşan listeler ulaştırılır. Bir kısmı olumlu karşılık bulur bir kısmı parti bünyesine uymayacağı gerekçesiyle ret edilir. Bir zamanların tartışmalı ismi Sinan Aygün’ü CHP’den milletvekili yapan Rahmi Koç’tur.
İnan Kıraç’ın Baykal’la siyasi görüşmesine şaşırmadım fakat o ‘üç ismin tasfiyesini’ gündeme getirmesini anlayamadım. Yine de yabana atılmayacak bir iddia. Baykal, Kıraç’a ‘Hayır…’ demiş. Dememesi mümkün mü? Sav gibi, Öymen gibi ‘kader ortaklığı’ yaptığı kişileri bir çırpıda kapının önüne koyar mı? Hele de örgütü teslim ettiği Önder Sav’ı… İstese bile atamaz. Kaldı ki istemez. Baykal ‘Hayır…’ deyince çok geçmeden ‘kaset komplosuyla’ karşı karşıya kalmış.
Kaset komplosunun arkasında kim(ler) var?
İddia eden sıradan bir isim değil. Deniz Baykal’ın kızı… Bu arada Baykal’ın kızı ile ilişkileri oğluna oranla çok daha iyiydi. Nitekim kızı da ‘son nefesine’ kadar bakımını üstlendi. ‘Kaset olayı’ basit bir polisiye vaka değil. Çok önemli siyasi sonuçlar doğurdu. Aslı Baykal’ın ifadesiyle, “Birileri CHP’yi yeniden tasarladı…” O birileri gerçekten TÜSİAD mı? Komplonun arkasında iş dünyası mı var?
İnan Kıraç’ın gölgeli ve kalabalık bir adam olduğunu söyledim. Onu tek başına düşünmek, irade ve inisiyatifi Kıraç’a indirgemek mümkün değil. Evet, Kıraç TÜSİAD demek, İstanbul demek, iş dünyası demek… Bütün bu kavramlar bir kişide ete kemiğe bürünse onun adı İnan Kıraç olur. Bugün için söylemiyorum, Kıraç artık bir pir-i fani. Aile krizleriyle boğuşuyor. 2010’lu yılları kastediyorum.
Ve ‘kaset komplosu’ hedefine ulaştı. Baykal resti gördü, parti genel başkanlığı görevini bıraktı. Bir ara tabanın yoğun talebi karşısında dönmeyi düşündü. Önder Sav’dan ‘şartları hazırlamasını ve olgunlaştırmasını’ istedi. Sav, karşı çıktı. Sorduğu üç soruya cevap alamadı. Hem Baykal’ın hem de CHP’nin daha zor durumda kalmaması için ‘Hayır…’ dedi. Baykal defteri CHP’de bir daha açılmamak üzere kapandı.
AKP, parti olarak ‘kaset komplosunu’ sahiplendi. Erdoğan’ın meydanlarda, miting konuşmalarında söylediği şu sözleri arşivde bulmak mümkün: “Kendi eşiyle değil yaa… Buna nasıl kendi özeli der. Bu özel değil özel değil, genel genel… Bu genel bir ahlaksızlıktır başka şey değil… Bu toplumu aldatmayın yaa…”
Bu şartlar altında Baykal’ın siyaset yapmasına imkan var mıydı? Baykal’ı yıkan AKP’nin yani Erdoğan’ın tavrı oldu.
‘Kaset komplosundan’ sonra CHP’de gerçekten esaslı ve radikal dönüşüm yaşandı. Sadece isimler yenilenmedi. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çok şey değişti. Politikalar revize edildi. CHP’nin ‘ulusalcı, laik ve Kemalist’ çizgileri keskinliğini yitirdi. AKP – CHP kutuplaşmasında Erdoğan avantajlı hale geldi. Türk sağının yüzde 65’lik diliminin ekseriyete AKP’ye yöneldi. Baykal’ın gidişi en çok kime yaradı? Öncelikle Erdoğan’a… Yaşananlar ortada…
Peki iş dünyasının bir çıkarı oldu mu? Sanmıyorum. Kendine bile hayrı olmayan muhalefet, gayrısına nasıl bir menfaat sağlayabilir ki…
Gerçeklerin hükmü yok artık!
Sonra devran döndü, her şey ters yüz oldu. AKP, ‘The Cemaat’i düşman belledi. Her yolu meşru gördü. Baykal’a ‘kaset komplosunu’ da diğer her şey gibi Cemaat’in üzerine yıktı. Artık gerçekler hükmünü yitirmiş, yalan ve komplo devri başlamıştı. Sanki Firavun’un sihirbazları sahnedeydi. Acaba bugün ‘kaset komplosu’ yüzünden kaç kişi, haksız ve hukuksuz yere yargılandı ve ceza aldı. “Ne özeli, genel genel…” diye siyaset yapan ve üzerine tepinenlere bir şey olmadı.
Aslı Baykal’ın söyledikleri sadece TÜSİAD’ı dövmek ve siyaseten söylenmiş olamaz. Eğer Türkiye normal bir ülke olsaydı, “Acaba hukuki sonuçları da olur mu?” diye sormak isterdim. Üzülerek söylüyorum ki Türkiye’de artık ‘gerçeklerin’ hiçbir hükmü yok. Kimse hakikatin, doğrunun peşinde değil. İşine geldiği ve yaradığıyla yetiniyor.
Şairin dediği gibi, “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.”
Kulak var ama işitmez, dil var ama söylemez… Anadolu ‘Barabbas toplumuna’ döndü. Arınç’ın ifadesiyle ‘Cahiliye, Sodom ve Gomera’ oldu. Bütün bunlara karşı Karakoç’un dediği gibi, “Her çağda, şartlar ne kadar ağır olursa olsun inananlar için muhakkak bir Nuh’un Gemisi vardır.”
Ben de bu yazıyı o gemiden yazıyorum ve Aslı Baykal’ın söylediklerini tarihe dilekçe olarak postalıyorum.
Doğrusu TÜSİAD kavgasının Baykal’ın kasetine kadar uzanacağına hiç ihtimal vermezdim. AKP ve avanesi eleştiriler karşısında o kadar tahammülsüz ki ellerinde, avuçlarında ve heybelerinde ne varsa boca ediyorlar. Buna rağmen TÜSİAD’ın eleştirilerinin birine bile cevap verebilmiş değiller. Onca gürültü arasında Başkan Orhan Turan’ın şu sözleri ülkenin göğünde yankılanıp duruyor; “Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor, hem KOBİ’ler… Hem batıdaki girişimciler yakınıyor hem doğudakiler… Peki kimin yüzü gülüyor?”
Ey AKP ahalisi! Var mı bir cevabınız? Devri iktidarınızda yüzü gülen kim kaldı? Bir ülkenin hem patronu, hem işçisi feryat eder mi? İşte eseriniz. Büyük başarı (!) doğrusu. Bu ülkenin gözleri hiçbir zaman bu kadar nemli olmamıştı…
Hem kendinize yazık ettiniz, hem ülkeye…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***