M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Siz bakmayın 31 Aralık 2024’ten sonra gelen tarihin, yeni yılın ilk günü olduğuna. Takvimde 2025 yılına özel bir uygulama oldu ve bu sene yeni yıl 20 Ocak’ta başlayacak. Çünkü ABD Başkanı seçilen önceki başkan, ‘Trump 2.0’ olarak koltuğa o tarihte oturacak.
Donald Trump, bu kez öncekinden daha çılgın geliyor. En azından kendi açıklamaları bunu ortaya koyuyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomik gücü olan Çin’e karşı neler yapağını, daha adaylık yarışı sırasında dillendirmeye başladı.
Trump, başkan seçildikten sonra ilk tehdidini en çok ticaret yaptığı üç ülkeye yaptı. Kanada ve Meksika’ya yüzde 25, Çin’den gelen ürünlere ise yüzde 10 ek gümrük vergisi koyacağını açıkladı. 47. ABD Başkanı, ek gümrük vergileri konusunun ilk imzalayacağı kararnamelerden olduğunu duyurdu.
İLK SATAŞMASI KUZEY VE GÜNEYİNDEKİ ÜLKELERE
Trump, koltuğa oturmadan önceki ikinci basın toplantısını dün Florida’daki malikanesinde yaptı. Tolantıda gündeme gelmeyen konu yok gibiydi. Aslında gündeme gelmeyen konu değil de tehdit etmediği kimse yok gibiydi demek daha doğru.
En yakınındaki kuzey ve güney komşularından başladı. ABD’nin güneydoğusunda yer alan körfezin adının değiştirileceğini söyledi. Buranın “Meksika Körfezi” değil “ABD Körfezi” diye adlandırılacağını ilan etti. Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, cevap olarak ABD sınırları içindeki eski Meksika topraklarını göstererek, bu durumda bunların geri alınması gerektiğini açıkladı.
Orta Amerika’da bir de Panama Kanalı krizi var ki, 20 Ocak’tan sonra ilk olarak kanal tartışmasının başlaması bekleniyor.
Trump’ın ikinci sataştığı ülke kuzeyindeki Kanada oldu. Trump’a göre Kanada, ABD’nin 51’inci eyaleti olması gerekiyordu. Bunu söylerken espri falan yapmadı. “Trudeau’dan sonra Kanada rahatlıkla 51. eyalet olarak ABD’ye katılabilir. Kanada’nın hayatı çok kolaylaşır.” dedikten sonra kendi sosyal medyasından buna ilişkin görseller paylaştı. Gerekirse ekonomik güç kullanılacağını söyledi.
Bu paylaşımların ardından bir gün önce istifa etmiş bulunan Kanada Başbakanı Justin Trudeau, sosyal medya hesabından kısa bir paylaşımla cevap verdi: “Kanada’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olma ihtimali cehennemde bile yok. Her iki ülkedeki işçiler ve toplumlar birbirlerinin en büyük ticaret ve güvenlik ortağı olmaktan yararlanmaktadır.”
Trudeau’nun bu cevabına, ABD’nin 48. Başkanı olacağı söylenen işadamı Elon Musk, yakışıksız bir ifadeyle karşılık verdi. Kanada Başbakanı’nın istifa ettiğine işaret eden Musk, “Kızım, artık Kanada valisi değilsin, bu yüzden ne söylediğinin bir önemi yok.” dedi.
DANİMARKA’DAN GRÖNLAND’I İSTİYOR
Trump 2.0’ın, öncekini aratacağı konusunda dünya kamuoyu müttefik durumda. Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland’ın Amerikan ulusal çıkarları için hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Trump, güzellikle verilmemesi halinde Danimarka ekonomisini çökerteceği tehdidini savurdu.
Yerküreye Kuzey kutbundan bakıldığında, Grönland, Danimarka’dan çok Amerika kıtasına daha yakın olduğu görülüyor. Trump, Rusya veya Çin’le savaşılması halinde bu toprakları üs olarak kullanmayı düşünüyor. Ayrıca, dünyanın en büyük adası, bağlı olduğu 42 bin 952 kilometrekare büyüklüğündeki Danimarka’dan 50 kat daha büyük. (2.166.000 km²).
ABD, satın almalarla büyüyen bir ülke oldu. ABD,
- 1803’te Luisiana’yı Fransa’dan 15 milyon dolara,
- 1867’de de Alaska’yı Ruslardan 7,2 milyon dolara aldı.
ABD’nin Grönland’ı satın alma girişimi, bugünün konusu değil. Dönemin ABD Başkanı Hanry Truman, 1946’da 100 milyon dolar teklif etmiş ama Danimarka kabul etmemişti. Trump, birinci başkanlık döneminde 2019’da Grönland çıkışını yapmış, ancak sonuç alamamıştı. “Unutur” denen Trump unutmadı ve yeniden gündeme getirdi. Üstelik tam bu teklifi ile paralel olarak oğlu Donald Trump Jr.’ı kendi özel uçağıyla Grönland’a gönderdi.
DANİMARKA BAŞBAKANI’NDAN GRÖNLAND’I ELDEN ÇIKARACAK AÇIKLAMA
Trump’ın bu çıkışına Danimarka Kralı Frederik, kraliyet armasını değiştirerek adanın sembolünü belirginleştirmek suretiyle cevap verdi. Grönland’ın sembolü olan kutup ayısı ile Faroe Adaları’nın sembolü koç ve muhafızları daha öne çıkararak karşılık verdi.
Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, adanın satılık olmadığını belirttikten sonra “Grönland, Grönlandlılarındır.” dedi. “Grönland Danimarka’nındar.” demeyen Frederiksen’in bu açıklamalarından kendi açısından daha hatalı bir ifade olamazdı herhalde. Adanın yüzölçümü 2,1 milyon metrekare olsa da nüfusu sadece 65 bin. Bu nüfusun büyük çoğunluğunun da Danimarka’yı pek sevmediği bilinir.
Nitekim, Trump’ın sözlerinden sonra özerk bölge Grönland’ın başbakanı “Danimarka’dan bağımsızlığımızı isteyebiliriz.” dedi.
Öyle anlaşılıyor ki, Trump bir süreden bu yana adada bir çalışma yaptırıyor ve burada bir şekilde referandum yapmanın önünü açacak. Zaten Trump da Grönlandlıların ABD’ye katılmak istediğini söylüyor.
Danimarka Başbakanı Frederiksen, bu söylediği sözlerden dolayı kısa bir süre sonra istifa etmek zorunda kalırsa sürpriz olmaz.
TEHDİT EDEN DE, EDİLENLER DE NATO ÜLKESİ
Yeni ABD Başkanı’nın tehdit ettiği iki ülke de NATO ülkesi. Yani bir NATO ülkesi, öteki NATO ülkelerini tehdit ediyor.
Trump’ın çıkışı sonrasında Avrupa ile ABD arasındaki çekişme daha ön plana çıkacağa benziyor. Fransız ve Alman siyasetçiler, mesajlarını Danimarka Başbakanı’ndan daha net verdiler. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “Sınırların dokunulmazlığı ilkesi, ister doğuda ister batıda olsun, her ülke için geçerlidir.” çıkışını yaptı. Fransa Dışişleri Bakanı Barrot daha net konuştu ve “Başka ulusların, Avrupa Birliği sınırlarına saldırmasına izin vermeyiz.” dedi.
Aynı ittifak içindeki ülkelerden biri ötekini tehdit ederse böyle bir ittifakın bir anlamı kalıp kalmayacağı önümüzdeki günlerde temel tartışma konularından olacak.
Adam daha koltuğa oturmadan Panama, Meksika, Orta Doğu, Çin gibi neredeyse dünyanın yarısıyla kavgalı olarak işe başlıyor. Koltuğa oturmadan şiddet dilini çok daha üst perdeden başlatıp, göreve geldiğinde ipleri gevşetebilir mi? Olabilir. Lakin Trump’ın birinci iktidar dönemini hatırlayanlar, buna pek ihtimal vermiyorlar.
Dünya ile bu kadar kavga ve gerilim, 20 Ocak sonrasında aynen devam ederse bütün bunlar ABD’nin işini kolaylaştırmaz, zorlaştırır. ABD’yi giderek bir çıkmaz sokağa sürükleyip kendinin izole edilmesine neden olabilir.
Keskin sirke küpüne zarar. Bu adam ABD’nin çıkmaza girmesini hazırlayacak gibi görünüyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***