M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Türkiye dahil bütün dünya Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın yeniden dönüşünü konuşuyor. Dünyanın jandarmalığını yapan bir ülkenin yönetimine “sistemi değiştirme” iddiasıyla gelen lider elbette ki konuşulacak. Ancak bizim bundan daha çok konuşacağımız problemlerimiz var.
Uluslararası kamuoyu, Rusya lideri Putin ve Çin lideri Xi’yi kuralsızlıkla itham eder. Şimdi, dünya jandarma komutanlığına ne yapacağı belli olmayan bir rakip geldi. Trump’ın gelirken yapacağını söylediği vaatleri vardı. Buna rağmen Trump’ın ne yapacağını kestirebilmek mümkün değil.
78 yaşındaki Trump, görev süresini tamamlamaya ömrü yeter mi, yoksa bazı merkezlerin hedefi mi olur bilinmez. Ancak tartışmasız bir gerçek var. Görev yapacağı süre, kendi şirketlerinin daha değer kazanmasını sağlayacak.
Putin hat auch diese Wahl gewonnen. pic.twitter.com/UUDXglxw6n
— Rinaldo Mogyorosy (@RMogyorosy) November 6, 2024
Yalnız Trump şirketleri kazanmayacak dünyada ve ülkesinde daha şimdiden kazananlar da oldu:
- İsrail ve Netanyahu kazandı.
- Rusya ve Putin kazandı.
- Macaristan ve Orban.
- Arjantin ve Milei,
- Elon Mask ve Tesla,
- Bitcoin ve dijital para,
- İklim krizinin palavra olduğuna inananlar,
Trump’ın seçilmesiyle kaybedenler de oldu/olacak:
- İran ve Hamaney,
- İsrail hariç Orta Doğu,
- NATO ve Avrupa,
- ABD’deki göçmenler ve yabancılar,
- Meksika ve Brezilya,
- Japonya, Tayvan,
- Görevdeki bürokratların önemli bir kısmı,
- LGBT’liler.
Trump savaşları bitireceğini söylese de içinde bulunduğumuz Orta Doğu coğrafyası bugünü aratacak kan dökmelere sahne olacak. USS Abraham Lincoln uçak gemisi, İsrail’e destek İran’a gözdağı amacıyla daha önce Basra Körfezi’ne doğru yola çıktığı duyurulmuştu.
ABD’nin öteki uçak gemisi USS Harry Truman da Kuzey Denizindeki tatbikatını bitirdi ve Doğu Akdeniz’e doğru yola çıktı. B-52H ağır bombardıman uçaklarının da bölgeye gelmekte olduğu duyuruldu.
Bu hareketliliğe bakılırsa, İsrail’in saldırısına hedef olan İran’ın buna misilleme yapacağı, ABD de bunu ters yönden tahrik edeceğe benziyor. Öyle anlaşılıyor ki karşı saldırıyı bahane eden ABD’nin bir şekilde iç kargaşaya neden olup İran’ı hedef tahtasına oturtacak. Bunun da Trump’ın görev tesliminden önce yapması ihtimal dahilinde.
ABD’nin gündeminde Türkiye gibi bir ülke olmadığı için, bir şekilde farkına varıncaya kadar Türkiye ve Erdoğan da kazanmış görünebilir.
TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ KENDİNE YETER
Ekonomik krizin pençesinde boğuşan Türkiye ise yaşadıklarını unutturmak için sürekli yeni gündemlerle meşgul ediliyor. İşin acı tarafı iktidarın bu gündem dayatmalarına muhalefet de büyüğüyle küçüğüyle alet oluyor.
İktidarın tek derdinin ise küçük ortak Devlet Bahçeli’nin son MHP Grup toplantısında söyledikleriyle ortaya koydukları olduğu anlaşıldı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğru bir tercihtir.” diyen Bahçeli, bu kapsamda anayasal düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.
Böylece, Cumhur İttifakı’nın bir süredir suni gündemle yeni anayasa dayatmasının altında yatan sebep net bir şekilde anlaşılmış oldu.
BAHÇELİ’NİN DEVLETTE DEVAMLILIK ANLAYIŞI
MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi gerektiği tezini savunurken, “devlette devamlılık esastır” sözlerini kullanıyor. Kendi adından mülhem olarak bu ifadeyi kullandığını sanıyorum. Yoksa “devlette devamlılık esastır” kavramı tam da Bahçeli’nin söylediğinin tersini ifade ediyor.
Bahçeli’nin yanlış kullandığı kavram, devleti yönetenlerin değişebileceğini ama yapılması gerekenlerin yapılmaya devam edeceğini ifade ediyor.
Öyle anlaşılıyor ki topluma içine sürüklendiği fukaralığı unutturmak ve Erdoğan’ı bir kez daha cumhurbaşkanı seçtirmek için Türkiye yeniden terör sarmalına yuvarlanacak.
Hatırlanacağı gibi Erdoğan, kendisini Tek Adam yapacak başkanlık sistemini savunmaya 2017’den çok önce başlamıştı. Muhalefet ise o dönemde, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerini tekrarlar gibiydi.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybedecek olan AK Parti’nin lideri Erdoğan, meramını önceden net ortaya koymuştu. 7 Mart 2015’te Gaziantep’te konuşan Erdoğan, “400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün.” demişti.
Sonrası malum, 7 Haziran’da esas itibariyle iktidarı kaybeden Erdoğan, ülkeyi terör sarmalına sürüklemiş ve 1 Kasım 2015’te, yüzde 50 oranındaki oy oranıyla yeniden tek başına iktidar olmuştu.
O dönemde tek başına iktidardan düşürmenin cezası terör, 400 milletvekili vermemenin cezası da bir yıl sonra yaşanacak olan 15 Temmuz darbe tiyatrosu olacaktı.
Dönemin ekonomiden sorumlu bakanı olan damat Berat Albayrak, insanları boş hayallerle avutmak için 2019 Şubat ayında bir laf etmişti. “Şubat ocaktan, mart da şubattan daha iyi olacak.” demişti. Patentini damada bırakarak bu sözü şöyle güncelliyorum: 2024 yılı 2023 yılından kötü geldi, 2025 yılı 2024 yılından daha kötü gelecek. En azından ilk yarısı için bu sözüm geçerli. Sonrasında neler yaşanacağını toplumun sun’i gündem dayatmalarına vereceği tepkiye bağlı.
Gelen yıl gideni aratacak.
Bu topluma son çeyrek asırdan bu yana din enjekte edilmeye çalışılıyor. Romalı şair, filozof Titus Lucretius Carus (M.Ö. 95-55) 2000 küsür yıl önce şunları söylemişti:
‘’Bütün dinler; cahile aynı ölçüde ulvi, siyasetçiye aynı ölçüde kullanışlı gelir.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***