MAHMUT AKPINAR | YORUM
Avrupa kupası dünyanın nasıl renkli hale geldiğini, özellikle demokratik dünyanın nasıl çeşitlendiğini, farklı etnik, dini kesimlerin karması haline dönüştüğünü gösterdi. Fransa Milli takımında neredeyse Fransız yoktu. Hollanda, Almanya, İsviçre, İngiltere gibi pek çok milli takım çok farklı kökenlere sahip, farklı ırkların-milliyetlerin evlenmesinden doğan göçmen çoçuklarıydı. Kupanın yıldızlarından İspanya için oynayan 16 yaşındaki Lamine Yamal, Faslı babanın ve Ekvator Gine’sinden annenin oğlu. En fazla gol atan Romelu Lukaku Belçika doğumlu ama Uganda kökenli. Geçen dünya kupasının da yıldızı olan Kylian Mbappe’nin annesi Cezayirli, babası Kamerunlu.
Eski dilde “Tebelbülü Akvam” diye bir kavram var, kavimlerin kitleler halinde göçüp birbirine karışması, toplumların birleşmesi, kaynaşması anlamına geliyor. Tarihin farklı dönemlerinde kavimlerin, toplumların birbirine karışmaları söz konusu. Atilla’nın Roma’ya doğru yürüyüşü bir Kavimler Göçü’ne sebep olmuş, o dönem dünya dengelerini değiştirmiş.
Bu göç sonucu Büyük Roma imparatorluğu yıkılmış, Doğu Avrupa’da yerleşik Barbaric Kavimler daha batıya ilerleyerek bugünkü modern Avrupa uluslarının kökenlerini oluşturmuşlar. Atilla korkusu ve ilerleyişi Avrupa’da toplumların yerinden olup karışmasına, yeniden tanımlanmalarına neden olmuş. Keza, Büyük İskender’in Asya Seferi’nin, Moğol istilalarının büyük göçlere neden olduğunu, milletlerin, kültürlerin, dillerin, tarihlerin birbiriyle karışmasına sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Moğol istilaları Asya’da ve Avrupa’da büyük kaos doğurmuş, toplumları karıştırmıştır. Bu istilalar nedeniyle bugün Asya’nın en doğusundan Avrupa içlerine kadar pek çok milletin genetiğinde Moğol izlerine rastlamak mümkündür. Moğol orduları gittikleri her yerde kadınlara tecavüz ettiler, kentleri yıktılar. Bu bir vahşet olsa da toplumların karışmasına, milletlerin, kültürlerin yayılmasına, karışmasına neden oldu. Keza Asya steplerinden çıkan Türki halkların önce İran’a, sonra Suriye’ye Mısır’a, Anadolu’ya sonra Balkanlar‘a, Avrupa’ya kadar gitmesi bu coğrafyalardaki toplumların karışıp kaynaşmasını doğurmuştur.
Coğrafi keşiflerden sonra ve kolonyal dönemde yaşanan işgaller, köle ticareti Batılılar eliyle daha geniş coğrafyada değişimlere, karışmalara neden oldu. Mesela bugün Afrika’da pek çok Hindistan kökenli insan yaşıyor. Britanya imparatorluğunun, eski sömürgesi Hindistan’dan alıp Afrika’daki sömürgelerine gönderdiği kimselerin çocukları, torunları hâlâ oralarda yaşıyorlar. Fransa, İspanya, Portekiz gibi bir dönemlerin emperyal güçleri de benzer göçlere ve karışıklıklara neden oldular.
21. Yüzyılda artık eski anlamda köleleştirme, zorunlu iskana maruz bırakma yok. Ama küremiz, ulaşım ve iletişim araçlarının çok hızlı gelişmesi nedeniyle artık eski dönemlerden daha farklı göçlere, etnik, dini karışmalara sahip. Farklı bir tebelbülü akvama muhatap. Sınırlara ne kadar duvarlar örülse, türlü tedbirler alınsa, yaptırımlar uygulansa da fakir, gelişmemiş, refah seviyesi düşük ve güvenli olmayan ülkelerden insanlar akın akın güvenli, zengin, demokratik ülkelere göçüyorlar.
Bu göç ve yöneliş demokratik ülkeleri kaçınılmaz şekilde çok dilli, çok etnikli ve çok kültürlü hale getiriyor. Ortaya çıkan tablo ülkelerdeki aşırı sağ görüşleri, ırkçılığı, İslamofobik yaklaşımları, göçmen karşılığını tetiklese de, bunun geriye çevrilmesi mümkün değil. Fiziki bariyerler, engeller koysanız, denetimler kursanız dahi, online iletişimin gelişmesi ile insanlar diğer insanlarla temas kurabiliyor, arkadaş oluyor. Bunların önemli bir kısmı evlilikle sonuçlanıyor. Hatta karışık (mixed) evlilikler yapmak, farklı dil ve kültürden adaylarla çıkmak gençler arasında salgın haline geliyor.
Kapalı otoriter ülkeler bu sosyolojik değişimden kendi toplumlarını zoraki tedbirlerle korumaya çalışsalar da açık, demokratik toplumlar giderek çeşitleniyor, renkleniyor. Karışık evliliklerden çok tatlı ve farklı çocuklar, nesiller türüyor. Bence bu durum insanlık için güzel bir şey. Bilim adamlarına göre genetik yapılar karıştıkça insanoğlu güzelleşiyor ve daha sağlıklı hale geliyor. İnsanoğlu “Arap Atı”, “Hoştan İneği” gibi saflığı ve ırkı korunacak besi hayvanı değildir. Herhangi bir ırkın, etnik yapının diğerine üstünlüğü, fazileti de yoktur. Aksine insanoğlu tanıştıkça kültür, sanat, felsefe, estetik anlamında zenginleşir. Karıştıkça fizyolojik olarak güçlenir ve güzelleşir.
Yerkürenin gelecekte daha renkli, çok kültürlü, çok dilli olacağı muhakkak. Bundan kaçış mümkün değil, aksine bununla birlikte yaşamanın yollarını aramalıyız. Farklı bir ülkeden, renkten, dilden, hatta dinden geline-damada kendimizi hazırlamalıyız. Olayların buraya geleceği dünyanın gidişatından belliydi. Chaplain olarak bir üniversite öğrencisine verdiğim danışmanlık bu kanaatimi iyice güçlendirdi. Muhatap olduğum genç İngiltere’de doğup büyümüş. Babası ateist bir beyaz, annesi mutaassıp siyahi bir Müslüman.
Afrika’daki akrabalarıyla bağının güçlü olduğu anlaşılıyor. Kendisini “Afrikan British” olarak tanımlıyor. Anne baba ayrı yaşıyor. Online platformlardan Bangladeşli ama Singapur’da yaşayan Müslüman bir kızla tanışmış ve görüşüyor. Evlenmek istiyorlar ama Bangladeşli mutaassıp Müslüman aile tavır koyuyor. Genç: “Biz evlenmek konusunda ciddiyiz, ama kızın ailesi engel oluyor. Ailesinin rızası olmasa da evlenebilir miyiz?” diye soruyor.
Eskiden yan köye gelin gidince, “aşrı aşrı memlekete kız verdik” diye aileler üzülür, türkü yakardı. Şimdilerde ailelerin farklı dil, din, kültürden evlenmeler konusunda endişeleri, çekinceleri var. Çoğu ebeveyn online görüşmeyi, tanışmayı güvenli bulmuyor. Ama sonuç itibari ile gençler arasında online arkadaşlıklar oldukça yaygın. Bunların önemli bir kısmı evliliklerle sonuçlanıyor. Yakınlarda, UK’de yaşayan bir dostumun oğlu online platformlar üzerinden Türkiye’den tanıştığı bir kızla evlendi. Her iki taraf da Türkiyeli, ancak gençler online tanıştılar, sonra bizzat görüştüler ve en son ailelerin devreye girmesiyle süreç tamamlandı, düğünlerini yaptılar.
Irkçılar, faşizan yaklaşıma sahip olanlar ne kadar ırkçılığı sürdürmeye, ulus devletler özelliklerini korumaya çalışsalar da dünya teknolojik gelişmelerin etkisiyle hızla küreselleşiyor. İletişim teknolojileri, küreselleşme devam ettiği sürece insanlığın birbirine daha çok karışacağını, geleceğin dünyasında farklı etnisite, dil, din ve kültürden insanoğlunun birbiriyle daha da karışacağı muhakkak.
Fransız ihtilalinden önce nasıl ki ırkın, etnik kökenin böylesi bir anlamı yoktu. Geleceğin dünyasında “saf ırk” iddiası, ırkla övünme komik kaçacak. Irklar, etnik kökenler, kültürler karışacak. İnsanoğlu hem fizyolojik anlamda hem de kültürel anlamda daha da çeşitlenecek ve güzelleşecek. Yükselen aşırı sağ, milliyetçi kaygılar, ulusçu tedbirler bunları engelleyemeyecek.
Kapalı rejimler bu değişime ne kadar dayanabilir emin değilim, ancak demokratik dünya hızla çeşitleniyor, renkleniyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***