ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
‘Tik Tok Hakan’ sözünün patenti meslektaşım Levent Kenez’e ait. Hakan Fidan’ın gerek MİT gerekse de Dışişleri Bakanlığı dönemini en veciz şekilde özetlediği için ben de zaman zaman bu ifadeyi ödünç alıyorum.
Düşünsenize; Türkiye ateş çemberinin ortasında, ülkenin içi de yangın yeri fakat Hakan Fidan’ın kurmayları troll ekipleri üzerinden Tik Tok’a içerik üretmekle meşgul. Deprem felaketinde bile propaganda videolarına ara vermediler. Hedefleri-niyetleri açık; Hakan Fidan’ı Erdoğan sonrası için hazırlamak. Biz gülüp geçiyoruz ama aslında bu propaganda içerikleri galiba işe yarıyor.
Hatırlarsınız; yapay zeka ile Hakan Fidan’a Almanca konuşturup onu da tüm sosyal medya platformlarında yaydılar. Tik Tok’ta dolaşan videolarda Fidan’ın 6 dili ana dili seviyesinde konuşabildiği iddia ediliyordu.
Biz bu videolara kimse inanmaz diyorduk ki büyük yanıldık. Ünlü profesörler, tanınmış gazeteciler Hakan Fidan’ın Almancasına övgüler düzdüler. Hatta Celal Şengör, “Fidan’ın genel kültürüne hayranım. Ben Erdoğan’ın yerinde olsam, Fidan’dan gelmeyen hiçbir şeyi söylemem.” bile dedi.
Oysa ki başta teyit.org başta olmak bir çok site haberin uydurma-yalan olduğunu delilleriyle ortaya koydu. Ancak yandaş medya kendi ürettiği yalanı kullanmaya, yaymaya devam ediyor. Öyle ki Habertürk yayınının moderatörü Sena Alkan, Hakan Fidan’a “Kitabı Almanca’danmı okudunuz?” diye sordu.
Kendi yalanlarına inanmak böyle bir şey herhalde.
İçeriğe geçmeden önemli gördüğüm diğer bir noktayı not edeyim. Fidan yayına ‘eski personelleri’ ile çıkmış. Bakmayın siz ‘kj’de ‘gazeteci-akademisyen’ filan yazdığına. Mehmet Yeşilkaya’yı bilmem ama Ferhat Ünlü ve Abdullah Ağar zaten eski personeli sayılır.
‘Herşeyi bilen’ ve Havuz medyasının demirbaşı Abdullah Ağar’ı Hrant Dink cinayetine dair yazdığım kitapta anlatmıştım. Eski özel harpçi Ağar, o yıllarda Kadiri Tarikatı temsilcilerinden Haydar Baş’ın yardımcısıydı.
Veli Küçük ile yakınlığı herkesin malumuydu.
Şimdi ‘herşeyi bilen adam’ olarak her gün havuz medyasında Erdoğan propagandası yapıyor. Hal böyle olunca Hakan Fidan’a ‘gazeteci’ kontenjanından soru soranlar kendilerine verilen görevi yaptılar. Fidan’ı zorlayacak, terletecek hiçbir soru sormadılar.
Hatta tüm soruları ‘çanak’ diye tabir edilenlerdi. Gerek MİT başkanlığı gerekse de Dışişleri Bakanlığı döneminin netameli konularına girmediler. 15 Temmuz gibi konuları zaten sormadılar. Hatta bir ara Hakan Fidan hızını alamayıp MİT’i dünyanın en etkili on istihbarat servisinden biri haline getirdiklerini iddia etti. Kendi döneminde kuş uçurtmadıklarını filan anlattı. Tabi karşısında bağımsız gazeteciler olmayınca kimse esas soruları soramadı.
Mesela ‘yabancı istihbarat örgütlerine nefes aldırmadık’ propagandası yaparken, “Öyle olduğu için mi İran istihbaratı rejim muhalifi Habib Chaap’ı ‘bal tuzağı’ kurarak İsveç’ten İstanbul’a getirtip, burada kaçırıp tüm Türkiye’yi baştan başa karayoluyla geçip İran’a götürdü?” diye soran olmadı tabi. Bylock ile ilgili yasadışılığı itiraf ederken de ‘gazeteciler’ soru soramadı.
Dolayısıyla bir imaj, PR yayını izledik.
HAKAN FİDAN’IN TEHLİKELİ DÜNYASI!
Gazetecilerin durumunu bir kenara bırakıp esasa gelirsek. Hakan Fidan bol bol alıntılar yaparak entellektüel imajı çizmek istiyor ama icraatları ve verdiği örnekler ‘muhaberat devleti’nin resmini yapmaktan öteye geçmiyor.
Gerçekten de Fidan hala kendini istihbaratın başında görüyor.
Hatta sadece MİT’in değil tüm güvenlik bürokrasisinin başındaymış gibi konuşuyor. Mealen “Ülkenin güvenliği bana emanet, hem iç hem dış güvenliği ben dizayn ederim!” havasında. “Dünya savaşı geliyor!” diyerek de kendi konumunu pekiştirmeye çalışıyor.
Tabi bunu yaparken birkaç cümlede bir ‘sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla’ ya da ‘sayın Erdoğan’ın büyük öngörüsüyle’ gibi ifadeler kullanıyor. Sonuçta Erdoğan’dan sonraki döneme oynuyor ve Erdoğan’dan gelecek ‘tehlikelere’ karşı da kendini korumaya alıyor.
Diğer bakanların hele de Egemen Bağış veya Muammer Güler gibi isimlerin her iki cümlede bir Erdoğan’a yalakalık yapmaları bir yere kadar tolere ediliyordu ama Dışişleri Bakanı pozisyonundaki birinin böyle çiğlikler yapması tuhaf kaçıyor.
Fidan’ı uzun yıllardır tanırım. Başbakanlık müsteşar yardımcılığı ve MİT Müsteşarlığı döneminde çok sohbet etmişliğim var. O yıllardan yaptığım bir tespit vardı; bu adamın hedefi Saddam dönemi Irak veya Esad dönemi Suriye’sini kurmak. Yani muhaberat devleti kurmayı planlıyor.
Hatta Putin’e ve ABD’nin füzeyle öldürdüğü İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’ye hayrandı. Bir defasında Ankara Temsilcisi olduğum Bugün Gazetesi’nin Ankara ofisine ziyarete geldiğinde Putin ile oligarklar ilişkisini örnek verip, “Türkiye’de şirketler iki milyar dolara kadar kendi imkanları ile büyürler. Bu aşamadan sonra büyümesi ya da küçülmesi devletin kararıyla olur.” demişti.
Hatta Putin ile Erdoğan’ın yaptığı görüşmelerde ticari konuların büyük yer tuttuğunu söylemişti. Yani diyor ki, “Bize tabi olun. Biat ederseniz büyütürüz, olmazsanız çökeriz.”
Nitekim geride kalan sürede bunu yaptılar. Fidan’ın Habertürk yayınında söylediklerine bakınca aynı mantıkta devam ettiğini görebiliyorsunuz. Bana göre Hakan Fidan’ın esas problemi bakış açısında. Kafasındaki devlet modeli istihbarat ve güvenlik merkezli.
Her olayı güvenlik merkezli düşünüyor ve ona göre yapılandırıyor. Devleti ve güvenlik bürokrasisini büyütüyor. Sivil toplumu, sivil alanı tamamen göz ardı ediyor. Dışişleri Bakanı değil de istihbarat şefi gibi düşünüp-konuşuyor. Bu mantıkla yapıcı, uzun vadeli ve barışçı bir dış politika çıkmaz.
Nitekim Dışişleri Bakanlığı’nı da ‘paralel MİT’e çevirmekle’ eleştiriliyor. Bakanlıkta yaptığı son düzenlemeler AKP içinden bile tepki çekti. Maalesef Fidan kafasındaki siyasilerin yönettiği ülkeler ya tamamen çöktü ya da parçalandı.
Hakan Fidan’ın propaganda ekibi Tik Tok videolarıyla, Facebook masallarıyla eğitimsiz düşük gelir grubundan gençleri etkileyebilir fakat Türkiye’de siyasi dengeler başka bir düzlemde şekilleniyor.
Gizem ve hamaset bir yere kadar.
Siyasilerin kariyerini belirleyecek temel konu ekonomi. Bu ekonomik kriz ve yağma düzeninde kimse Fidan’ın Tik Tok videolarıyla oy tercihini belirlemez. Tabi bütün bunlar Bilal Erdoğan’ı veya Süleyman Soylu’yu bertaraf edebilirse gündeme gelecek. Malum olduğu üzere Erdoğan’ın kafasında ülkeyi oğlu Bilal’e anahtar teslimi bırakmak var.
Bunun için uzun süredir çalışıyor. Hatta 1 Ocak günü İstanbul’da yapılan Gazze Mitingi bir nevi Bilal’in podyuma çıkarılmasıydı. Hulusi Akar’dan Süleyman Soylu’ya tüm bakanlar Bilal Erdoğan’ın önünde biat töreni yaptı.
Fakat ne Fidan ne de Soylu amaçlarından vazgeçmiş değil. Bu arada Soylu’nun tamamen oyun dışında kaldığını iddia edenlere katılmıyorum. Hatta Bilal Erdoğan ve Hakan Fidan ile kıyaslarsanız Soylu’nun siyasi tecrübesi rakiplerine tur bindirecek türden. Üstelik uzun süre İçişleri Bakanlığı döneminde ‘devlet önünden geçti.’
Hem parası var hem de güçlü bir arşivi!
Bana göre çeyrek yüzyıldır izlediğim Tayyip Erdoğan koltuğu ölünceye kadar bırakmaz. Kendinden sonra da oğluna bırakmak isteyecektir. Hakan Fidan her ne kadar birkaç cümlede bir Erdoğan’a ‘sevgilerini’ gönderse de işi zor.
Eğer Fidan, ‘karşıya üç adam gönderip bu tarafa 3-5 füze attırarak savaş çıkartmazsa’ normal şartlarda Erdoğan sonrası için şansı zayıf.
Ama Tik Tok’ta fenomen olma potansiyeli hâlâ var.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***