Wall Street Journal gazetesinin dün yapılan ikinci tur cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin başyazısında “Batı’nın Türkiye’nin geçinmesi zor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la beş yıl daha yaşamak zorunda olduğu” kaydedildi.
Gazete, seçimi Erdoğan’ın kazanmasının Türkiye’nin demokratik geleceği açısından ‘kötü haber’ olduğunu, ancak NATO müttefiklerinin iktidarda kalmayı başaran Erdoğan’ın artık daha az ‘yaygaracı’ olmasını umabileceğini yazdı.
Enflasyonun geçen yıl resmi rakamlara göre yüzde 85’e kadar çıktığını, Nisan ayındaysa yüzde 43 seviyesinde kaydedildiğini yazan WSJ, hem yüksek enflasyon hem de deprem felaketi karşısında hükümetin gecikmeli çabaları nedeniyle kamuoyunun memnuniyetsiz olduğunu hatırlattı. Ancak gazete, Erdoğan’ın siyasi sistemi muhaliflerine karşı yıllardır “hileli” hale getirdiğinin altını çizdi.
Erdoğan’ın özgür basını dağıttığını, bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçmenlere seslenmek için sosyal medya ve YouTube’a yönelmek zorunda kaldığını kaydeden WSJ, muhalefetin kazanmak için Kürt seçmenlerin oylarına ihtiyacı olduğunu, Erdoğan’ınsa seçim öncesi HDP’nin örgütlenme ve kampanya yapma becerisini engellediğini belirtti.
Muhalefetin 600 sandalyeli TBMM’de Erdoğan’ın siyasi, sosyal ve ekonomik alanlardaki kararnamelerini geri çevirecek çoğunluğu elde edemediğini hatırlatan gazete, giderek daha çok otoriterleşen Erdoğan’ın dünkü balkon konuşmasında “Mezara kadar beraber olacağız” şeklindeki sözleriyle gerçekten de bu konuda ciddi olduğunu kaydetti.
Erdoğan’ın seçim öncesinde İsveç’in NATO üyeliğini engellediğini de hatırlayan WSJ, 1 Haziran’da İsveç’te yürürlüğe girecek olan terörle mücadele yasasının İsveç’in NATO üyeliğini onaylamada Erdoğan’a siyasi gerekçe olmasının umulduğunu belirtti. Gazete, İsveç’in NATO üyeliğini destekleme karşılığında üstü kapalı olarak Amerika’dan F-16 satışına onay isteyen Erdoğan’ın bu talebinin “ödemeye değer bir bedel” olduğu yorumunu yaptı.
Rusya Cumhurbaşkanı Putin’le arasındaki dostane bağları koruyan Erdoğan’ın Batı ve Doğu’yu birbirine düşürdüğünü kaydeden WSJ, NATO’nun kendisini zor bir ortak olarak gördüğünün, ancak Rusya ve Çin’le hizalanan bir Türkiye’den korktuğunun farkında olduğunun altını çizdi ve “Pazar günkü seçim, Türkiye ile beş yıl daha çıkara dayalı zor bir ilişki anlamına geliyor, ancak bu durum, yeni küresel düzensizlik çağının bir gereği” yorumunda bulundu.
WSJ: “Erdoğan’ın sıradaki odak noktası: Türkiye’nin dünya sahnesindeki yeri”
Wall Street Journal’da Jared Malsin imzasıyla yayınlanan analiz haberdeyse “dünyanın, iktidardaki üçüncü on yılına adım atan ve öngörülemez bir kişilik olan Erdoğan’la uğraşması gerekeceği” yorumu yapıldı. Malsin, darbe girişimi ve birçok iç krizden çıkan Erdoğan’ın kendi siyasi mirasını garantilerken hem müttefiklerinden hem hasımlarından tavizler koparmaya giderek alıştığını yazdı.
Ancak siyaset uzmanlarına göre Erdoğan’ın büyük güç olarak öngördüğü Türkiye vizyonunu gerçekleştirmesi zor olabilir. Değer kaybeden Lira ve dünyanın önde gelen ekonomileri arasında en yüksek enflasyon oranlarından birine sahip olmak gibi, muhalefeti kısa süreliğine güçlendiren meseleler, Erdoğan’ın manevra alanını daraltabilir.
Jared Malsin, Erdoğan’ın önceliklerinden birinin Rusya’yla işbirliği yapma istekliliği nedeniyle Batılı müttefiklerle ilişkilerin girdiği çıkmazı aşmak olacağını belirtiyor.
Batı ülkelerinin başkentlerinde Erdoğan’ın NATO içinde ayrılık tohumları ektiği korkusu da sözkonusu. Erdoğan döneminde hem Rusya hem de Amerika’da görev yapan eski diplomat Gülru Gezer, “Durma noktasındayız, ama bu durum sürdürülemez. Avrupa Birliği ve Amerika’yla ilişkileri canlandırmak için diyalog olması gerekiyor” dedi.
Malsin’e göre Erdoğan’ın önündeki en büyük zorluk, küresel emelleriyle Türkiye’nin mali sorunları arasında bir denge kurmak. Türkiye’nin döviz ihtiyacının Erdoğan’ın Rusya ve Körfez Arap ülkelerine olan bağımlılığını derinleştirdiğini kaydeden Malsin, ekonomistlere göre Rusya ve Körfez Arap ülkelerinden gelen nakit paranın dünyanın 19’uncu ekonomisi olan Türkiye’nin 900 milyar dolarlık ekonomisini kurtarmaya yetmeyeceğini yazıyor.
Görüşüne başvurulan Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün eski başkanı İlhan Uzgel ise Erdoğan için “Bu sorunlara rasyonel çözümü yok. Seçimlerden sonra başı derde girecek. Sorunlarla başa çıkmak için net bir programı bulunmuyor” şeklinde konuştu.
Economist: “Türkiye’nin demokrasisini tamir etmek için son on yılda elde ettiği en iyi fırsat kaçtı”
Economist dergisi ise seçimlerden önce Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi sonunun geldiğine ilişkin söylentilerin çok abartılı olduğunun ortaya çıktığını kaydetti. Önce başbakan sonra da cumhurbaşkanı olarak Türkiye’yi 20 yıldır yöneten Erdoğan’ın beş yıl, hatta belki de daha uzun süreliğine bu göreve devam edeceği belirtildi.
Dünkü balkon konuşmasında önce “Kazanan Türkiye” mesajı verip birkaç dakika sonra LGBT toplumunu hedef alarak “Bizim için aile kutsaldır” demesini Erdoğan’ın seçim kampanyası havasını sürdürmesi olarak yorumlayan Economist, şimdi dikkatlerin önümüzdeki yıl Mart ayında yapılacak yerel seçimlere çevrildiğini kaydetti.
6 Şubat’taki depremde büyük can ve mal kaybına uğrayan, kurtarma ekiplerinin bölgeye gelmediği Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesine bağlı Şekeroba mahallesinden örnek veren Economist, Şekeroba gibi birçok bölgede deprem felaketinin Erdoğan’a verilen desteği azaltmadığının altını çizdi. Erdoğan’ın 2018 seçimlerinde Türkoğlu ilçesinde oyların yüzde 78’ini, dün ise yüzde 82’sini aldığını vurgulayan Economist, yerel halkın sadece Erdoğan’a güvendiklerini söylediğini yazdı.
Muhalefetin Erdoğan’ı iktidardan indirmek için eline en iyi fırsatı geçirdiğini kaydeden Economist, “tuhaf” ekonomi politikalarının sonucu olarak enflasyonun arttığını, Bulgaristan’ın yüzölçümü kadar bir bölgenin depremde yıkılarak yolsuzlukları, hazırlıksızlıkları, kalitesiz inşaatları gözler önüne serdiğini yazdı.
“Ancak bunların hiçbiri Erdoğan’ı mağlup etmeye yetmedi. Kendisine seçim ardına seçim kazandıran aynı yöntemlere başvuran Erdoğan, yine Türkiye’deki kültür savaşlarını ve ulusal güvenliği alevlendirerek kazandı” ifadelerini kullanan Economist, Erdoğan’ın seçim kampanyalarında gösterilen ve PKK militanlarının Kılıçdaroğlu’nun seçim şarkısını söylediğini gösteren videolarının montaj olduğunu gelişigüzel şekilde kabul ettiğini hatırlattı.
“Türkiye’nin demokrasisini ve ekonomisini onarma şansı kaybedildi” diyen Economist, Erdoğan’ın şimdiyse canının istediği gibi ülkeyi yönetmek için önünün açıldığını, mahkemeleri, Merkez Bankası’nı ve kendi partisini hizaya dizmek için elinde topladığı kontrolsuz gücü kullanacağını belirtti.
“Türkler çok yakında anket ve seçim sonuçları yerine döviz kurunu takip etmeye başlayacak” diyen Economist, sorunların üst üste yığıldığını, Merkez Bankası döviz rezervlerinin 2002’den beri ilk kez eksiye geçtiğini hatırlattı ve “Erdoğan yön değiştirmediği ve faizleri arttırma kararı almadığı takdirde Lira, Merkez Bankası’nın elindeki seçenekler tükenir tükenmez çakılacak” öngörüsünde bulundu.