İSTANBUL – Geçinememekten dert yanan İstanbul sakinleri, ekonomik krizin sorumlusu olarak gördükleri iktidarın değişmesiyle sorunların çözülebileceğine işaret ederek, “Hangi ülkeye giderseniz gidin tek adam rejimi her zaman böyle zulümdür” dedi.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından yapılan hesaplamaya göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Eylül 2022’de 7 bin 300 TL. Sadece beslenme için yapılan bu hesaplamaya bir de kira, elektrik, su, eğitim, doğalgaz gibi masraflar da eklendiği zaman 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 25 bin 252 TL’yi buluyor. İstanbul’un en kalabalık yerlerinden biri olan Eminönü Meydanı ve en yoksul semtlerinden biri olan Tarlabaşı’nda mikrofon uzattığımız yurttaşlar, geçinememekten dert yanarak, sorunlarını aktardı.
‘OKUMAK ZOR’
Üniversite öğrencisi Mustafa Yılmaz, bir öğrenci olarak ekonomik krizden çok etkilendiğini belirtti. Okumanın zorlaştığına dikkati çeken Yılmaz, “Bu kiralarla, iş imkanlarıyla geçinmek büyük sıkıntı. Ev kirasını ödeyebilmek için 4 arkadaşımla kalıyorum. O şekilde geçinmeye çalışıyoruz. Öğrenciyiz ve gezip tozmamız gereken zamanlar da olacak tabi ama bu şekilde imkanı yok. İstanbul’da çok iyi üniversiteler var ama şu an da hakkı ile bu üniversiteleri kazanıp kısıtlı imkanlardan dolayı gelemeyen öğrenciler var” ifadelerini kullandı. Ekonomik krizin sorumlusu olarak iktidarı işaret eden Yılmaz, “Asgari ücretli aileler var 4-5 kişilik mesela. Onlar için de çok zor. Kesin bir çözüm olmayabilir ama iktidar değişirse sorun çözülebilir” diye belirtti.
‘KRİZİN SORUMLUSU SİSTEM’
Asgari ücretle çalışan birinin geçinebilmesinin mümkün olmadığını belirten Mehmet Zeki Özer, “Örneğin bugün kiralık 2+1 daire 7 binden aşağı değil. Asgari ücretli yani 5 bin 500 TL ile çalışan biri geçinemez. Bir de okula giden 2 çocuğu varsa bu şekilde çok zor” diyerek bunun sorumlusunun sistem olduğunu ifade etti. Sistemin her alanda insanların, emekçilerin önünü “tıkadığını” dile getiren Özer, “Türkiye şuanda ekonomik anlamda borç içinde ve yurt dışından gidip para alıp tekrar borçlanmakta. EYT ve emeklilik sorunları da çözülmüş değil” diye konuştu.
‘KİRA ÖDEYEMİYORUM’
Lokantada bulaşıkçılık yaparak, asgari ücretle geçimini sağlamaya çalışan Bahar Kaymak, kirasını ödeyemediğini söyledi. Evin eksiklerinden bahseden Kaymak, daha önce evine et götürebiliyorken şu anda ancak ayda bir götürebildiğini aktardı. Kaymak, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu krizden dolayı hem çocuk bakıyorum hem de çalışıyorum. Tek başıma mücadele ederek çocuğuma hem annelik hem de babalık yapmaya çalışıyorum. Ekonomik nedenlerden dolayı bir sürü eksiklikler var. Örneğin ev kiralarına ödeyemeyenler, sokakta kalanlar var. Ben de çalışıp hem kira ödemeye çalışıyorum hem de çocuk bakıyorum. Çok zor durumlardan geçiyoruz yani. Ekmek dahi 5 TL oldu. Ete, kıymaya, her şeye zam geldi. Bunlardan dolayı ev kirası ödeyebilmek, eve erzak almak çok zor.”
‘ERDOĞAN BIRAKIP GİTSİN’
Mustafa Demirtop, 55 yıldır esnaf olduğuna işaret ederek, ayakta durmakta zorluk yaşadığını anlattı. Demirtop, “Ben bu yaşa geldim daha böyle rezillik görmedim, yaşamadım. Bu ülkeye çok yazık oldu. Çok büyük talihsizlik. Ben bir an önce Recep Tayip Erdoğan’ın burayı bırakıp gitmesini istiyorum. Şimdiye kadar yaptığı yeter. Kenara çekilsin torunlarına baksın. Fazla zorlamaya gerek yok. Bu millete bu kadar zulüm yeter” ifadelerini kullandı.
‘BÖYLE BİR ENFLASYON YAŞAMADIM’
Sattıkları ürünleri aynı fiyata yerine koyamadıklarını ve kar edemediklerini söyleyen Demirtop, “Sattığımız ürünü tekrar alırken satış fiyatımızın üzerinden alıyoruz. Ben böyle bir enflasyonu hayatımda yaşamadım. Bu millet nasıl bunun peşinden gidebiliyor hala? Hangi akıla hizmet ediyorlar, ben anlamıyorum. Tayyip bu işi bıraksın. Bu durumda bırak ev yapmayı, 2 çocuğa bile bakamazsınız” dedi.
EKONOMİ POLİTİKALARI
Belçika’da yaşayan ve tatil için İstanbul’a gelen Emrah Gündüz, Belçika’da devletin önlemlerle yurttaşlarını ekonomik krizden koruduğunu aktararak, krizin sebebi olarak hükümeti işaret etti. Gündüz, “Yürüttükleri ekonomi politikaları ortada yani. Eğer bu politikalar yanlış olmasaydı bu ülke bu duruma gelmezdi. İnşallah seçimde yeni bir yönetim gelirde millet rahat bir nefes alır. Başka da bir çözüm yok. Bu olmuyorsa değiştireceksiniz” ifadelerini kullandı.
‘SORUMLULARI HÜKÜMETE SORALIM’
Mêrdin’den 29 yıl önce İstanbul’a geldiklerini aktaran Hayriye Cirik, “Biz İstanbul’a rezilliklerle ve zorluklarla, asker baskısından kaçarak geldik. Bize koruculuk dayatıldı ama kabul etmedik. Evimizi, topraklarımızı yaktılar. Biz topraklarımızı özlüyoruz. Biz oradan fakirlikten dolayı gelmedik. Orada evimiz, mülkümüz vardı. Biz oradan yapılan baskıdan, zulümden dolayı geldik. Şu anda bizimle beraber kalan çocuklarım tekstilde çalışıyor. Çalışmalarına rağmen hayat pahalılığından, bir ekmeğin bile 5 lira olmasından dolayı geçinmemiz çok zor. Bunun sorumluları kim diyeceksek bunu hükümete soralım. Biz buralara kadar geldik ama yine sorunlar bitmedi” şeklinde konuştu.
‘İKTİDAR BİZİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR’
Bir daire için 7-8 bin TL verdiklerini ancak yine de ev sahiplerinin kabul etmediğini aktaran Cirik, “Zar zor kalabileceğimiz bir daire bulabildik. Bugün bodrum kattaki bir dairenin kirası 4-5 bin TL olmuş iken, insanlar nasıl geçimini sağlayabilir?” diye sordu. Cirik, iktidarın kendilerini “kandırmaya” çalıştığını söyleyerek, “Bizim halk olarak doğrucu olmamız lazım” dedi. Cirik, ekonomik krizin bitmesi için, devletin pahalılığı düşürmesi ve yürüttüğü savaşı bitirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
‘GEÇİNME ŞANSIM YOK’
Yaklaşık 3 yıldır hurdacılık yapan Mürsel Erol, yaşadığı sıkıntıları şu şekilde anlattı: “Şu anda hurdacılık bitmiş durumda. Ben şu anda bekarım, evli olsam geçinme şansım hiç yok. Kirada oturuyorum ve tekken bile geçinemiyorum. Kiranın yanı sıra bunun elektriği, doğalgaz faturası da var. Benim yaptığım işten dolayı sabit bir gelirim yok. Mesela bugün birkaç tane plastik kasa ve teneke toplayabildim. Bunun tuttuğu para 70 TL. Yemeği, çayı ve sigarası derken o para bitti bile. Yarına ne olur bilemiyorum. Asgari ücret zaten çok düşük ama ben asgari ücretinde altında kazanıyorum. Bugün markete gidip aldığım şeyi 15 TL’ye alıyorsam, yarın gittiğimde 25 TL oluyor. Marketten aldığım peynir, ekmek 200 TL tutuyor. Gel de bu durumda geçin. Eskiden hurda arabamız hurdayla dolu olurdu ama şu an ki kriz hepsini bitirdi. Herhangi bir birikimim de yok. Bu krizde birikim yapma gibi bir ihtimal de yok. Başka bir şansım olsa memleketime giderim ve bu işi de yapmam ama mecburum. Şimdi de tekrar akşam 6-7’ye kadar dolaşıp hurda bulmaya çalışacağım. Bulamazsam da gidip evde oturacağım.”
‘TEK ADAM REJİMİ ZULÜMDÜR’
İnşaatçı olan ve yaklaşık bir buçuk ay önce iş kazasında ayağını sakatlayan 55 yaşındaki Yılmaz Bilge, “Şu anda Türkiye’nin durumu bir zulüm haline gelmiş durumda. Ekonomik olsun, iş olanağı olsun, hiçbir imkan yok. Halk fakirleşmiş durumda ve geçimini sağlayamıyor. Bu durumumuz nasıl olacak kestiremiyoruz. Ülkenin bu halde olmasının nedeni ve sorumluları bu ülkeyi yönetenlerdir. Hangi ülkeye giderseniz gidin tek adam rejimi her zaman böyle zulümdür. Bu böyle gitmez, o yüzden bir devrim olması lazım” diye konuştu.
‘NE VARSA SATTILAR’
“Bu hükümet gitmediği sürece bu sorun çözülmez” diyen Bilge, halkın iktidarı değiştirmesi gerektiğini vurguladı. Bilge, “20 yıldır yönetenler çalıyor. Yetmez mi artık?” diye sordu. Bilge, şunları söyledi: “Tarlabaşı’nda oturuyorum ama artık bir daireyi geçtim bir odanın fiyatı bile 2 bin, 3 bin TL arası olmuş. 5 bin 500 TL alan asgari ücretli bir insan hangi birini ödeyecek? Çocuğunu mu okutacak, mutfak ihtiyacını mı karşılayacak? Ben geçinmekte zorluk çekiyorum. İnşaatçıyım ama inşaatta geçirdiğim kazadan sonra geçen bir buçuk aylık süreçte inşaat işlerini de yapamıyorum. Şu anda eş dost bana yardım ediyor, öyle geçinmeye çalışıyorum. Memleketime gitsem orada da durum aynı, iş güç yok. Bu hükümetin değişmesi gerekiyor. Bu ülke düzeltilecekse de bu da çok uzun bir zaman alacak. Çünkü ülkede bir şey kalmadı. Ne varsa sattılar.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***