YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İtibar savaşını kazananın yanında yer almak çok kolay ve havalıdır. Mesela Kerbela’da günlerce susuz bırakıldıktan sonra şehit edilen Peygamber’in (asm) çok sevdiği torununa ağıt yakmanın, Hüseyin’den yana tavır almanın bugün için bir riski yoktur. Bir riski olmadığı için de herkes Hüseyin’den taraftır. Hatta Yezit’e hakaret etmek zalimlere meydan okumak anlamına da geldiği için çok da fiyakalı bir iştir. Kimse kendini Kufe’lilerin ya da Yezit’in yanında konumlandırmaz.
Bugün kendini Hüseyin’e ağıt yakanlar hadisenin olduğu zamanda yaşasaydı ve itibar savaşını kimin kazanacağını bilmeselerdi kimden taraf olurlardı?
Ya da Mekke’de, Dar’ün Nedve’de dostlarınız olsaydı, dönemin çok kazananları arasında yer alsaydınız ve yine geleceği bilmeseydiniz Muhammed’in (asm) mesajına karşı tavrınız ne olurdu? Haktan, adaletten, adil paylaşımdan bahsettiği ve dönemin iktidarına itiraz ettiği için bir peygamberi taşlamayacağınızdan emin misiniz?
Ya da Kudüs’te Hz. İsa’nın (as) değil de kanlı katil Barabbas’ın affedilmesini isteyen Kudüs halkına karşı nasıl bir duruş içinde olurdunuz?
Sonuçlanmış her olayda kazanan ve haklı görünenin yanında yer almak, duyarlı insanmış gibi yapmak, haktan yanaymış gibi görünmek kolay ve pek konforludur.
Ege’de minicik bebeler ölünce kimse dönüp bakmaz çünkü bu konuda insanı tepkiler vermek büyük risk taşımaktadır. Ama belediye otobüsünde Boji köpeğe kumpas kurulunca ülkede yer yerinden oynar. Çünkü Boji’ye sahip çıkmanın hiçbir riski yoktur aksine itibarı vardır.
Myanmar’da Arakan Müslümanları için ayağa kalkan Türkiye’nin İslamcıları yüz binlerce dindar kadın ve erkeğin zulme maruz kalmasında kafasını kuma gömer. Çünkü Myanmar’a duyarlı olmasının hiçbir riski, ödeyeceği hiçbir bedeli yoktur. Tıpkı Filistin meselesinde olduğu gibi risk bir yana itibarı da pek yüksektir.
Sadece İslamcılar değil, mesela şimdi herkes Nazi düşmanıdır ve kendini ikinci dünya savaşındaki Yahudilerin yanında konumlandırır. Ya o dönemin Almanya’sında yaşıyor ve savaşı hele de itibar savaşını kimi kazanacağını bilmiyor olsalardı bu kadar kolay Nazi düşmanı olurlar mıydı? Ya da Hitler’e bu kadar ağır hakaretler ederler miydi?
Bugün destansı bir havayla kendinizi mazlumların yanında konumlandırdığınız, tarihin yol ayrımı hadiselerin canlı olarak içinde olsaydınız ve bir tercih kullanmamız gerekseydi yine zulme karşı durur muydunuz?
O zaman nasıl davranacağımızı bugün aldığımız tavırlar söylüyor aslında. Bugün Yezitlerin yanında saf tutan, mazlumu taşlayanların Kerbela vaktinde Hüseyin’in safında durmaları mümkün müdür?
Netflix’teki Kulüp dizisiyle gündeme yeniden gelen 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili yazılanları okuyunca bunlar geldi aklıma. Adam bugün devletin yaptığı her türlü zulme kılıf bulup destekliyorken, Rumlara o tarihte yapılan kötü muamelenin nasıl bir zulüm olduğunu anlatıyor. Nasıl olsa bu olaylara tepki göstermenin bugün için bir riski yok. Ne mahalleden kovulma ne de savcılarla başının belaya girme tehlikesi.
Bugün 6-7 Eylül olaylarından çok daha büyük bir yağma ve talana maruz kalıyor insanlar ama bunlar talan edenlerin yanında, olanları alkışlıyor. Gayrimüslimlere yapılanlara bugün tepki gösterdiklerine bakmayın, eğer o tarihte yaşasalardı, Rumların mallarını mülklerini talan edeceklerinden hiç kuşkunuz olmasın.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***