Sedat Peker’in anlattıklarına ve meydan okumalarına bakınca karşınızda “mert, delikanlı ve zulme isyan eden yiğit bir vatan evladı” var diye düşünüyorsunuz.
Gerçekten öyle mi?
10 soruda test edelim.
Soru 1: Peker’in ilk ifşaatı, Kazakistan uyruklu üniversite öğrencisi Yeldana Kaharman’ın Mehmet Ağar’ın oğlu tarafından öldürüldüğü ile ilgiliydi. Peker, Yeldana’nın dramını neredeyse gözyaşlarıyla anlattı.
Peki Peker, “katil” Ağar’la ortaklığı bozuluncaya kadar bu cinayeti nasıl sinesine çekti?
İki yıl nasıl sessiz kalabildi?
O masum kızın hakkını korumak için ne yaptı?
Soru 2: Peker, Süleyman Soylu’nun boğazına kadar yolsuzluklara batmış “tasma takılacak bir köpek” olduğunu yeni mi fark etti?
Soylu, ona “dönüş bileti” olsaydı bugün anlattıklarını yine anlatacak mıydı?
Yoksa o yolsuzluklara göz yummaya devam mı edecekti?
Soru 3: Peker, hapiste iken annesinin vefat ettiğini ve Cemaat mensubu yargıçların annesinin cenazesine katılması için ona izin vermediğini söyledi. Bunu defalarca tekrarladı. Adem Yavuz Arslan “Peker ‘hikâyeyi’ yanlış biliyor!” diyerek işin aslını yazdı.
O zamanki Silivri Cumhuriyet Başsavcısının Cemaat’le ilgisi olamayacağını hep terfi ettiğini 2020’de Yargıtay üyesi yapıldığını açıkladı.
Öncesinde onu hapse atanların ise halen görevde olduğunu yazdı.
“Delikanlı” Peker özür diledi mi? Hayır.
Soru 4: Peker, Cemaati itham için kullandığı “Annemin cenazesine gitmeme izin vermediler” iddiası çökünce bu defa ‘Ergenekoncu’ların suçlamalarına sığındı. Kuddusi Okkır, Ali Tatar… ithamlarına sarıldı.
Bunun üzerine Adem Yavuz Arslan “Kuddusi Okkır: Yalanlar-Gerçekler” isimli videosunu hatırlattı.
Peker bu videoyu seyredince özür diler mi? Sanmam. Keşke yanıltsa.
Muhtemelen Havuz’un bir başka iftirasına sarılır. Mesela “Fütücüler, Gökbörü ve mavi yeleli kurt olan Atatürk’ümüzün savunucusu Necip Hablemitoğlu’nu öldürdü” der.
Soru 5: Peker, madem bu zulümlerden Cemaati sorumlu tutuyor. Yolu Dubai’ye düşünceye kadar Kuddusi Okkır veya Ali Tatar’a yapılan “zulüm” ile ilgili tek kelime etmiş mi.
Tek tweet atmış mı?
Soru 6: Peker, haklı olarak Kuddusi Okkır ve Ali Tatar’a yapılan zulme isyan ediyor. Varsayalım Cemaat bu iki veya üç isme gerçekten zulmetti.
Peki ya şimdiki zulümler?
Hapishanede tedavisi yapılmayan yüzlerce kanser hastası…
Koronavirüsten vefat eden onlarca insan.
Cenazesi hapishaneden çıkanlar…
Ahmet Burhanlar, Feridunlar, Meriç’te, Ege’de boğulanlar…
Niçin “delikanlı” Peker bu zulümlere tek kelime edemiyor?
Herhalde artık kimseye “Adil Türk yargısından niçin kaçıyorlar ki…” demez.
Soru 7: Peker, öfke ve ifşaatının sebebinin eşine ve kızlarına yapılan zulüm, onların gözyaşı olduğunu söylüyor.
Dünyada tek kız çocuğuna Peker mi sahip?
Peker, başka çocuk yok sanıyor. Şu an 800 çocuk hapishanede. Zindan betonlarında emekleyerek büyüyen çocuklar var.
On binlerce masum kadın uyduruk bahanelerle zindanda.
Ters kelepçe yapılan kadınlar, yatağa kelepçelenen hamile kadınlar…
On binlerce çocuk ve genç, anne babasından ayrı büyüyor.
80 yaşında felçli ihtiyarlar var hapiste.
Bunlar mı darbeci?
Mantı yapan kadınlar tank mı sürmüş?
Öğretmenler ateş mi açmış?
“Mert ve delikanlı” Peker, bunlar için ne dün ne de bugün tek kelime etti mi?
Soru 8: Peker, uyuşturucu işine bulaşmadığını yeminle anlattı. Kanaatimce doğru diyor. Bulaşmamıştır. Ama şimdiki ifşaatlarına bakınca uyuşturucu satmamış ama satanlara yakinen vakıf olmuş. Gözü önünde Mehmet Ağar çetesi, Binali Yıldırım şebekesi yüzlerce ton uyuşturucu satmış.
Peki “vatan sevdalısı” Peker bu uyuşturucu trafiğini önlemek için yolu Dubai’ye düşene kadar ne yapmış?
Soru 9: Peker “Süslü Sülü’nün danışmanı var Ali Faik Hacıoğlu. 1 milyon 600 bin liralık arabaya biniyor, 5 milyona ev yaptırıyor,” dedi.
Muhtemelen böyle yüzlerce yolsuzluğa ve hırsızlığa vakıf oldu.
“Vatan fedaisi” Peker bunları önlemek için herhangi bir adım attı mı?
Bugüne kadar savcılıklara suç duyurusunda bulundu mu?
Yoksa vatan elden gidince mi “vatan fedaisi” olunuyor?
Soru 10: Peker şimdi rahmetle andığı, saygı duyduğu ve “şehit” kabul ettiği Uğur Mumcu’nun gerçek katilinin Mehmet Ağar ve ekibi olduğunu açıkladı.
Ağar çetesiyle ortaklığı bozulmasaydı bu cinayeti aydınlatacak mıydı?
Mumcu cinayeti o tarihlerde dindar insanları ezmek için önemli bir bahane olarak kullanılmıştı.
Peker, işin iç yüzünü bildiği halde, bu konunun aydınlatılması için niçin tek bir adım atmadı?
VE ‘TAYYİP ABİ’ SORUNSALI !
Peker’in şu an görünen stratejisi “Tayyip abi” dediği Erdoğan’la anlaşmak.
Erdoğan “Tamam söz veriyorum, sus, 6 ay sonra Türkiye’desin” dediği an Peker susar.
Şimdi tasma takacağını söylediği Soylu’nun sözü üzerine aylarca sustuğu gibi.
Peker, şu an Türkiye’yi bu hale getiren asıl mafya babasının “Tayyip Abisi” olduğunu iyi biliyor. Gerçekten delikanlı ve “vatan sevdalısı” ise “Tayyip Abi”si ona barış çubuğu uzatmadan Erdoğan mafyasının Türkiye’ye ihanetlerini açıklar ve vatanı satanları ifşa eder.
İşte o zaman Türkiye’ye en büyük hizmeti yapar ve “Türklük Hakanı” olur.
Yoksa bugünkü ifşaatları onu yolsuzluk ve uyuşturucu karşıtı bir vatan sevdalısı değil konjonktürel yaşayan çaresiz kalmış bir Makyavelist yapar.
Veysel Ayhan / TR 724