Türkiye’de sahte belge, kimlik ve ehliyet düzenleyen organize suç gruplarına yönelik soruşturmalar devam ederken, özellikle sahte pasaport operasyonları öne çıkıyor. Adli Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, biyometrik sistemlerin güçlü bir güvenlik bariyeri oluşturduğunu, ancak bu engelin deepfake teknolojisi, silikon parmak izleri ve 3D maskeler gibi yöntemlerle aşılabildiğini söyledi.
Türkiye gazetesinden Gamze Erdoğan’ın haberine göre, Kırık, NFC tabanlı sistemler ve yüz tanıma teknolojilerinin sahteciliği yüzde 80’e kadar azalttığını belirterek, “Eğitimli personel ve uluslararası iş birliği de şart. Gelişmiş yazılımlar, çip kopyalama cihazları ve yüksek kaliteli yazıcılarla pasaportlardaki dijital bilgiler değiştirilebiliyor. RFID çipler kopyalanıp yeniden yazıldığında belgeler neredeyse gerçeğinden ayırt edilemez hale geliyor” dedi.
2023’te 22,8 milyar dolar olan biyometrik pasaport pazarının 2032’de 46,5 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini kaydeden Kırık, teknolojinin sürekli güncellenmesinin ve çok katmanlı güvenlik tedbirlerinin önemini vurguladı.
Hukukçu Emine Aslan ise mevcut yasaların dijital sahteciliği kapsasa da, biyometrik verilerin kopyalanması veya yapay zekâ ile üretilen sahte kimliklerde yetersiz kaldığını söyledi. Aslan, “Sınır kapılarında anlık doğrulama sistemleri, veri tabanı güvenliği ve uluslararası veri paylaşımı güçlendirilmelidir. Türkiye biyometrik çipli pasaporta geçti ancak Avrupa’daki e-Gate sistemleri, Interpol ve Europol ile veri entegrasyonu gibi adımlar eksik. Acilen uluslararası güvenlik ağlarına tam entegrasyon sağlanmalı” diye konuştu.
Kaynak: Türkiye Gazetesi
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***