M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
“Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, muhalefeti istediği gibi dizayn ediyor. Muhalefet partileri de Erdoğan’ın istediği doğrultuda hareket ediyor.” diye özetlenebilecek bir önceki yazıma kendi çevremden çok tepki aldım. Söz konusu yazıda Erdoğan’ın gönlünden geçenleri anlatmaya çalışmıştım. Bu kez de Türkiye’de siyasetin normal seyretmesi halinde yaşanacakları paylaşacağım.
11 Şubat tarihli, “Muhalefette her şey Erdoğan’ın istediği gibi gidiyor” başlıklı yazımda, yıllardır siyaset sahnesinden takip ettiğim, Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı döneminden bu yana da tanıdığım Erdoğan’ın yeni cumhurbaşkanlığı seçiminde neler yapmak isteyeceğini anlatmaya çalıştım. Yazımda anlattıklarımı da bulunduğum ortamlarda dilimin döndüğünce ifade ettim.
Tahminlerimin çok ötesinde tepkiler aldım. Erdoğan’ın uzatmaları oynadığı, artık siyaset sahnesinden hezimete uğramış olarak çekilmesine çok az zaman kaldığını söylediler. Dahası, Erdoğan’ın artık oyun kurmakta zorlandığını, kurmaya çalıştığı oyunların da aleyhine döndüğünden söz ettiler.
Kendi bakış açılarıyla yorumladıkları yanlış değildi. Onlara, Türkiye’nin demokratik bir ülke olması durumunda sürecin söyledikleri gibi gelişeceğini dile getirdim.
Gelin demokrasinin kırık dökük bile olsa işleyebildiği Türkiye’de önümüzdeki gelişmelere bir bakalım.
CHP Parti Meclisi, cumhurbaşkanı adayını belirlemek amacıyla 23 Mart’ta ön seçim yapmak için Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) yetki verdi. Partinin kayıtlı 1,5 milyonun üzerindeki üyesi, kurulan sandıklara gidip verdikleri oylarla CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirleyecek.
İLK TURDA CHP’DEN İKİ ADAY OLACAK
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı (ABB) Mansur Yavaş, bu yarışa katılmayacağını açıkladı. Bu durumda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, partinin resmi adayı, Mansur Yavaş da halktan 100 bin kişinin imzası ile aday gösterdiği isim olarak seçime girer. Ya da 20 milletvekili aday gösterebilir.
Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal adaylığını açıkladı. Belki cezaevindeki Selahattin Demirtaş da DEM Parti’nin göstereceği aday olur. Çok adaylı ilk turun favori üç adayı öne çıkar. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve anayasal olarak mümkün olmadığı öne sürülse de Tayyip Erdoğan.
Bulunduğum ve görüştüğüm siyaset meraklıları, bana ısrarla şöyle bir tablonun çıkacağını anlatmaya gayret ettiler:
‘ERDOĞAN İKİNCİ TURA KALAMAYACAK’
“Üç favorili seçimin ilk turunda Ekrem İmamoğlu, CHP seçmeninin yüzde 90’ının, DEM Partililerin de yüzde 30’unun oyunu alacak. Böylece İmamoğlu sandıktan birinci çıkacak.
Cumhur İttifakı içinde yer alsalar da MHP seçmeninin yüzde 90’ını Mansur Yavaş’a oy verecek. Dahası, kendi adayları olsa da Yeniden Refah Partisi ve DEVA Partisi seçmeninden Yavaş’a gidecek oy olacak. İşçi Partili, Gelecek Partili ve Saadet Partili seçmen Yavaş’a oy verecek.
Bu hesaplama ile İmamoğlu yüzde 35-40 dolayında, Yavaş da yüzde 32-33 dolayında oy alacak. Yüzde 30’u bulmakta zorlanan Erdoğan ikinci tura kalamayacak.
İkinci turda Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş yarışacak. Erdoğan’a giden oyların büyük çoğunluğu Yavaş’ın sandığına akacak. Ekrem İmamoğlu yüzde 40’ta kalırken böylece Mansur Yavaş yüzde 60 dolayında bir oyla cumhurbaşkanı seçilecek.”
YAVAŞ CUMHURBAŞKANI, İMAMOĞLU BAŞBAKAN
Aslında bu tablo, bir süreden bu yana iki forvetle sahada bulunan CHP için ideal bir sonuç. Birkaç ay sonra 70 yaşına girecek olan Mansur Yavaş’a, “Bu kez aday olma, bir dahakine sen olursun.” denebilecek durum yok.
CHP’nin yakın zamana kadar her fırsatta dillendirdiği parlamenter rejime dönme için de tam uyan bir tablo. Mansur Yavaş’ın temsil makamı olarak cumhurbaşkanı olması, Ekrem İmamoğlu’nun da icra makamı olan başbakan olarak görev yapması…
PERİ MASALLARINDA GEÇEN SİYASET
Bütün bunlar peri masallarında geçen bir siyaset dünyası nasıl olur diye sorulsa ben böyle bir tablo anlatırdım. Muhataplarım bunları benim önüme 2026 baharında yapılmasını bekledikleri seçimlerde ortaya çıkacak tablo olarak anlatıyorlar.
Ama buna rağmen bulutların üzerindeki siyaset dünyasında dolaşmayı sürdürelim. CHP, aday belirlemek amacıyla ön seçim yaparak ciddi bir stratejik hamle başlattı. Bunun bazı komplikasyonları var. Adayı, parti tabanına mal etmek çok doğru bir adım.
Hatırlanacağı gibi kamuoyunda “Ahmak Davası” olarak başlayan süreç, 2019’da yaşandı. Soruşturmanın davaya dönüşmesi 2022’de oldu. Aslında Ahmak Davası istense 31 Mart 2024 seçimleri öncesinde karara bağlanabilirdi. Ancak kamuoyunda oluşan baskı yüzünden Erdoğan, İstanbul’u kaybedeceğini görmesine rağmen İmamoğlu’na yasak getirmeye cesaret edemedi.
AK Parti kulislerinden iyi haber alan kaynakların dediğine bakılırsa, partinin farklı organlarından Erdoğan’a, “Asla yasak getirme yoluna gidilmesin” yolunda telkinlerde bulunuluyor. Gerekçeleri de hukuk endişesi değil elbet. Yasak gelirse, kazanma ihtimali bütünüyle ortadan kalkacağı endişesi…
Eğer Erdoğan, siyaseti dizayn etmede yargı silahını pervasızca kullanmaya devam eder de İmamoğlu’na siyasi yasak getirirse, 2019’da yaşananların tekrarlanacağını varsayanlar hayli fazla.
Nasıl ki Erdoğan ekibi, 31 Mart 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan seçimleri 13 bin oy farkını yetersiz bularak iptal ettikten sonra bambaşka bir tablo yaşandı. Haziran ayında yenilenen seçimlerde İmamoğlu, oy farkını 800 binin üzerine çıkardı.
Bu toplumda adalet duygusu hâlâ ayakta. Nasıl ki iptal edilen İBB seçimlerinde, haksızlığa başkaldırı gibi bir tavır oldu, bunda da İmamoğlu’nun önü kesilirse, anketlerde kararsız görülen seçmenlerin tamamına yakını CHP adayına yönelir.
DÖRTLÜ KARE FOTOĞRAFI VERİLİRSE…
Şu anda CHP’de otobüsün üzerine çıkan üçlü bir görüntü var. Genel Başkan Özgür Özel ve iki büyükşehir belediye başkanı olan İmamoğlu ve Yavaş. CHP adayının cumhurbaşkanı seçilmesi için öteki muhalefet partilerinden oy alması gerekiyor. Muhalefeti bırakın, Cumhur İttifakı partilerinden bile…
Bunun gerçekleşmesi için, geçmiş dönemde elleri CHP’ye oy vermeye gitmeyen seçmenlere mührü Altı Ok’un altına bastırmayı başaran bir isim vardı. Kimse hakkını yemesin bu isim Kemal Kılıçdaroğlu idi.
Kılıçdaroğlu’nun parti içi muhalefeti ve yenilmişliğin ezikliğini bırakıp bugünden itibaren öteki partilerle diyalog görevini üstlenmesi gerekiyor. Dört isim bir araya gelirse bu dört dörtlük bir fotoğraf olur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***