Uluslararası gazetecilik örgütlerinden Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), yarın ikinci turu yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin medya bakımından “adaletsiz” bir ortamda yapıldığını duyurdu
Sınır Tanımayan Gazeteciler “Türkiye’de medyaya baskı: Seçimlerdeki büyük hile” başlıklı açıklamasında da medyanın seçimlerde Erdoğan lehine ayrımcılık yaptığını ve bu durumu kınadığını dile getirdi.
Fransa merkezli gazetecilik örgütü, gazetecilere yönelik hapis cezaları, devlet medyasının sıkı kontrolü, hükümete yakın bir milyarderin Türkiye’deki en büyük özel medya grubunu devralmasının sorumlusu olarak gösterdiği Erdoğan’ın seçimin ikinci turunu kazanmak için, yurttaşlarının haber alma hakkını ayaklar altına almak pahasına da olsa elinden gelen her şeyi yaptığını öne sürdü.
“Erdoğan medyayı kendi lehine seferber etmekte tereddüt etmedi”
RSF’ye göre kamu yayıncısı TRT’nin 1 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında adaylardan Erdoğan’a 32 saat, Kılıçdaroğlu’na ise bunun 60’ta biri kadarına denk gelen 32 dakika süre vermesinin, iktidarın medya üzerindeki hakimiyetinin en büyük göstergesi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuna iki gün kala 12 Mayıs’ta, Recep Tayyip Erdoğan’ın A Haber, 24 TV, TV100, Akit TV’nin de aralarında bulunduğu 14 televizyon kanalının ortaklaşa düzenlediği bir programda, yaklaşık bir buçuk saat boyunca, en büyük rakibine karşı bir dizi suçlamada bulunması ve rakibine en ufak bir cevap hakkı tanınmaması ise şok edici ve gazetecilik etiğine aykırı bulundu. Bu durum RSF tarafından Erdoğan “medyayı kendi lehine seferber etmekte tereddüt etmedi” şeklinde yorumlandı.
Erol Önderoğlu: “Türkiye’de tek bir hakim ve savcı kendisini bağımsız hissedebilmiş olsaydı Kılıçdaroğlu hakkındaki video yayından kaldırılırdı”
VOA Türkçe’nin videocast yayınına katılan RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye’nin demokratik bir seçime gitmediğini söyledi.
Önderoğlu, “Demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından bir tanesi seçime giren aktörlere eşit süre tanınmasıdır. AK Parti Genel Başkanı rolü ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’ndan 60 kat daha fazla süre aldığını görüyoruz. RSF’nin hile kelimesini eşitsiz meşru olamayan mekanizmaları devreye sokmak olarak anlayabiliriz. Eğer siz medyaya sahip olmak için yatırımcıları kendinize bağlamışsınız, bu demokratik bir topluma yaraşmayan şartlardandır. İktidarın trollerinin gazetecileri hedef aldığını biliyoruz. Bu seçimde gayrimeşru içeriklere tevessül ettiğine tanık oluyoruz. Türkiye’de tek bir hakim ve savcı kendisini bağımsız hissedebilmiş olsaydı (Kılıçdaroğlu aleyhinde meydanlarda gösterilen fake videonun) birkaç saat içinde içeriğin yayından kaldırılması gerekirdi. Bu şartlarda girilecek seçimin demokratik seçim olduğunu söyleyemezsiniz. Politik olarak toksik, zehirli bir ortamda seçimlere gidiyoruz” dedi.