İSTANBUL – Asimilasyon politikasına dikkat çeken Kürt Araştırmaları Derneği Eşbaşkanı Eyüp Subaşı, “Kürt diline sahip çıkarsak kimse bizi yok sayamaz. Bu yüzden dilimizi daha da güçlendirip, olması gereken yere taşımalıyız” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1999’da 21 Şubat tarihini Dünya Anadil Günü ilan etti. UNESCO’nun dil bilimcilerine göre insanlığın varoluşundan bu yana yaklaşık 30 bin farklı dil konuşulurken, sadece 7 bin dilin günümüze kadar gelebildiği belirtiliyor. Günümüzde bu dillerden yaklaşık 2 bin dilin ise yok olma tehlikesi altında olduğu vurgulanıyor. Bu dillerin yok olmasının ya da asimile edilmesinin temel nedeni ise ulus-devlet anlayışıyla yönetilen ülkelerin farklı kimlikler üzerinde uyguladığı “tekçi” politikalardan kaynaklandığı vurgulanıyor.
Halkları asimile etmenin temel aracı olarak belirtilen dil üzerindeki sistematik saldırı politikalarına maruz kalan halkların başında ise Kürtler geliyor.
Yüz yıl önce dört parçaya bölünen ve bölündükleri coğrafyalarda her türlü asimilasyon politikalarına karşı direnen Kürtler, bugün Kürtçe’yi yaşatmaya devam ediyor. Bir halkın varoluşunun konuştuğu dille yakından bağlantısı olduğunu belirten Kürt Araştırmaları Derneği (Komeleya Lêkolînên Kurdî) Eşbaşkanı Eyüp Subaşı, anadilin önemine ve dilin kalıcılığına dair değerlendirmelerde bulundu.
Dilin ulusları belirleyen en önemli unsurların başında geldiğini kaydeden Subaşı, dünya üzerindeki ulusların dilleriyle tanındığını belirtti. “Eğer dilimiz olmazsa başka milletler tarafından anılmayız” diyen Subaşı, dilin halklar için önemine ilişkin, “Bu yüzden diyebiliriz ki dil hayati bir öneme sahiptir, yaşamsal ve stratejik bir önemi vardır” ifadelerini kullandı.
KÜRTLERİN DİRENİŞİ
Kürtlerin 19’uncu yüzyıla kadar medreselerinin olduğunu hatırlatan Subaşı, cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Kürtçe üzerindeki baskıların ortaya çıktığını, hatta tarihsel süreçte inkar edilerek yasaklandığını belirtti. Kürtlerin bu yasaklamalara karşı sürekli bir direniş içerisinde olduğunun altını çizen Subaşı, “Kürtlerin medreseleri kapatıldı, aydınları öldürüldü ama bir şekilde direndiler. Kürtler her zaman farklı yöntemlerle başka ülkelerde de bu direnişi sürdürdü. Kürt düşmanları, hiçbir zaman Kürtleri ve Kurdistan topraklarını kontrol altına alamamışlardır. Evet, kısmı kontroller olmuştur ama tam anlamıyla bir denetime alamadılar” ifadelerine yer verdi.
Subaşı, “Dilin gerçeği var olmaktır. Eğer sen bu var olmayı savunamazsan, kendin olmaktan çıkıyorsun. Belki yaşamını sürdürebilirsin ama kişiliğinde her zaman bir kırılma, bir eksiklik olacaktır. Kültür ve dil bir halkın şahsiyetini güçlendirir. Dil güçlü olursa dünya çapında romanlar yazabilirsiniz, müzikler yapabilirsiniz, tiyatrolar yazabilirsiniz birçok alanda ürün çıkartabilirsiniz. Bu da kişilerin inancını ve gücünü arttırır. Bu yüzden kültür ve edebiyat çok önemlidir bunların alt yapısını oluşturan da dildir. Dil olmazsa kültür de olmaz” diye belirtti.
KALICILIK İÇİN EĞİTİM DİLİ ŞARTI
Bir dilin eğitim dili olması, basın alanında kullanılmasının önemine değinen Subaşı, bu alanlarda kullanılmayan dillerin ise zamanla yok olacağını vurguladı. Subaşı, “Kürtçe bir statü ve eğitim dili olmadıkça tüm yönleriyle gelişemez. Bu yüzden gelişmesi gereken bir dilin üniversitelerinin, enstitülerinin, akademilerinin, televizyonlarının olması gerekir. Maalesef Kürtçe bugün bu alanların çoğundan yoksun” şeklinde konuştu.
Tüm bu eksikliklere ve asimilasyon politikalarına karşı çalışma yürüttüklerini aktaran Subaşı, “Dilimizi gün geçtikçe daha iyi bir şekilde öğrenme, yazma ve okuma açısından geliştiriyoruz. Ancak asıl önemli ve nihai olan kendi anadilimizde eğitim hakkımızı almamızdır” diye konuştu.
ASİMİLASYON YÖNTEMLERİ
Subaşı, devletin Kürtçe üzerindeki asimilasyon politikalarını arttırdığına dikkat çekerek, “Televizyon kanallarında 24 saat Türkçe yayın yapılıyor. Günlük çıkan gazeteler baktığımızda, okullara, akademiler, üniversitelere baktığımızda hiçbir şekilde Kürtçeyi göremiyoruz” ifadeleriyle Kürtçe üzerindeki yasaklara dikkat çekti.
‘KÜRTLER KENDİ DİLİNDE OKUMALI’
Kürt kimliğine sahip çıkmak için önce dile sahip çıkmak gerektiğine vurgu yapan Subaşı, sözlerini şöyle tamamladı: “Kendi dilimizde yazmalıyız, çocuklarımıza öğretmeliyiz. Bulunduğumuz ortamlarda dil konusunda bir hassasiyet yoksa orada farkındalık yaratmalıyız. Evlerimizde Kürtçe kitaplar bulundurmalıyız. Kürtçe kitapları çevremizdekilere, komşularımıza hediye etmeliyiz. Bir bütün Kürt halkı olarak kendi dilimize sahip çıkarsak hiç kimse bizi dilimizden yoksun bırakamaz ve dilimizi yok sayamaz. Bu yüzden dilimizi daha da güçlendirerek asıl olması gereken yere taşımalıyız.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***