ANKARA – Dr. Murat Özveri, EYT sorununun çözümüne yönelik bir taslak ve tasarının olmadığını belirterek, “Bu İktidarın son virajda verdiği bir seçim rüşvetidir” dedi.
Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, 11 Kasım’da Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili yapılan düzenlemelere dair açıklama yaptı. İktidar medyası tarafından “Müjde” olarak servis edilen düzenlemeye ilişkin bir taslak sunulmadı, 2023 bütçesinde tek bir kalem de ayırılmadı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 16 Kasım 2019 tarihinde EYT’lilere ilişkin yaptığı açıklamada, “Seçimi kaybedersek de yokum” dedi ve EYT’lilere ilişkin bir düzenleme olmayacağını söyledi. Bunun yanı sıra 16 Ekim 2016’da örgütlenen EYT’lileri savaş fırsatçılarına benzeterek, “Bir tarafta stokçular türedi, diğer tarafta bunlar türedi” dedi.
Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, Türkiye’nin seçim sürecine girilmesinin ardından EYT’lilere ilişkin düzenlemeler yapılacağına dair açıklamaları değerlendirerek, söz konusu sorunun çözümüne ilişkin taslak ve tasarının olmadığını söyledi.
‘EYT 5510 SAYILI YASA İLE ORTAYA ÇIKTI’
Özveri, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile emekliliği hak ediş koşullarında yapılan radikal değişikliklerle prim gün sayısının arttırılıp, sosyal güvenlik sisteminde yaşlılık aylığı alma süresinin kısaltıldığını, yaşlılık aylığı tutarının ise düşürülerek SGK kurumunun aktüel dengesinin sağlanmasının hedeflendiğini belirtti. Geçmişte iktidarlardan buna benzer tekliflerin geldiğini ancak o dönemde muhalefet bloğunu, bugün de AKP’nin gölgesini oluşturan kadronun bu teklife, “mezarda emeklilik anlamına geliyor, Türkiye’de prim gün sayısı 5 bini aşmamalı, yaş koşulu getirtilmeli çünkü bir yaştan sonra kimse istihdamda bunlara yer açmıyor” gerekçeleriyle karşı çıktığını anımsatan Özveri, şunları söyledi: “İktidara geldikten sonra her şey tam tersine döndü. Alabildiğin kadar çok prim al, verebildiğin en az hizmeti ver diye özetleyebileceğim bir anlayışla tüm sosyal güvenlik sistemimiz yeniden yapılandırıldı. Bizim sosyal güvenlik sistemiz zorunluluk esasına dayanan, verilen her hizmetin karşısında prim alan bir sistem. Kurum o primlerle finanse edildiği için EYT’liler, 5006 sayılı yasa döneminde çalışmaya başlayıp, o sisteme göre yaşlılık aylığı hak etmek için gerekli koşulları taşıyan ancak 5510 sayılı yasanın kendinden önce kazanılmış hakları gözetmeksizin geçici 81’inci maddeyi yaş sınırına hapsetmesinden doğdu.”
‘ASIL SORUN PRİM KAÇAKLARI’
Özveri, mevcut yasal sisteme göre kişilere emekli olacakları yaşın altında emekli etme olanağı tanındığı halde bir finansman sorunun ortaya çıkacağının ve buna yönelik herhangi bir bütçe planlamasının yapılmadığının altını çizdi. SGK’nin zora girmemesi için EYT’lileri 5006 sayılı yasayla tanınmış ve kazanılmış haklarından yoksun bırakılmasının kabul edilemeyeceğini belirten Özveri, şöyle devam etti: “Kurumu asıl zora sokan kayıt dışı ekonomi, prim kaçaklarıdır. Prim kaçaklarını ortadan kaldıracak bir yasal düzenleme ile birlikte EYT’lileri de düzenlerse, EYT’lilerin ödedikleri prim koşullarını gerçekleştirenlerin ve 5006 sayılı kanuna göre emekli olabilecek kişilerin emekli olmalarıyla kurumdan çıkacak tutar devede kulak kalacaktır. Yapılması gereken insanları daha zor ve kısa emekli aylıkları ödeyerek bir denge sağlamak değil, zorunluluk ilkesinin gereğini yapıp sistemin içerisinde bulunan herkesten ödemedikleri primleri almak, primsiz işçi çalıştırmanın sermayeye dolaylı teşvik olarak uygulamasının önüne geçmek. Yüzde 30’larda kayıt bir kayıt dışılıktan bahsediyoruz. Burada çok büyük bir açıktan bahsediyoruz ve bu açık büyüyerek devam ediyor.”
ÇÖZÜME DAİR TASLAK VE TASARI YOK
Cumhurbaşkanı dahil EYT’ye ilişkin açıklama yapan herkesin EYT’lilerin emekli olması halinde SGK’ye yüklenecek finansman yükünü düşünerek açıklama yaptığını ve EYT’lilerin emekli edilemeyeceğini söylediklerini anımsatan Özveri, “EYT’lilerin ısrarı, kararlı ve örgütlü mücadeleleri ve çalışmalarıyla kendilerini görünür kılmaları, bir önceki sisteme göre hak ettikleri koşullarda sistem aylığı bağlanmasına yönelik çabaları ve seçim bir araya geldiği zaman bu sorun çözümlenebilir bir noktaya doğru taşındı. Açıkçası nasıl çözümleneceğine dair elimizde Vedat Bilgin’in açıklamaları dışında üzerine konuşabileceğimiz bir taslak ya da tasarı yok” diye konuştu.
‘İKTİDARIN SEÇİM RÜŞVETİ’
Mevcut iktidarın 5510 sayılı yasayı çıkarırken, SGK’nin mali dengesinin seçim süreçlerinde yürütülen popülist politikalar nedeniyle bozulduğunu söylediğini ve bu politikaları eleştirdiğini anımsatan Özveri, iktidarın şu anda benzer bir politika yürüttüğünü belirtti. Özveri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu İktidarın son virajda verdiği bir seçim rüşveti. İktidar sadece seçim dönemlerinde ve seçim rüşveti olarak tarif edilecek sosyal politikaları değil; kalıcı, gelir dağılımını düzeltici, SGK’nin mantığına uygun, kurumu bir arada tutma işlevini ön plana çıkartacak bütünsel politikalarla halkın önüne gelmeli ve bunu kararlılıkla uygulamalı. Bu kararlılığı gösteren, seçim virajını geçtikten sonra söylediklerini anımsayan bir iktidara cumhuriyet tarihinde denk gelmedim.”
‘SOSYAL GÜVENLİK VAZGEÇİLMEZ HAKTIR’
Sosyal güvenliğin vazgeçilemez ve devredilemez bir hak olduğunu ve iktidarın bu hakla oynayan politikalar yürütmemesi gerektiğinin altını çizen Özveri, “EYT’liler, EYT sürecinde gösterdikleri kararlılığı sosyal güvenlik hakkı üzerinde de göstermeliler. EYT’liler bugün verdikleri mücadeleyi kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması için verselerdi, iktidardakilerin ‘Kurumun gelir gider dengesi bozuluyor” diye bir şeyle önlerine gelmesi kolay olmayacaktı. Bu nedenle sosyal güvenliği herkesin sahip çıkması ve koruması gerekiyor” şeklinde konuştu.
MA / Yüsra Batıhan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***