Türkiye bir darbeler ülkesidir.
Herkesin belli bir dönemde “darbeler dönemi geride kaldı” diye düşündüğü olmuştur.
Lakin bu, temenniden öteye geçmez.
Osmanlı’nın son dönemi dahil güçlü bir darbe tarihi vardır, Türkiye’nin.
Son dönemin padişahların hemen tamamı hal edilmiştir!
İkinci Abdülhamit mesela, darbeyle gelmiş darbeyle gitmiştir.
Hoş, kendini getirenleri usta politik manevralarla savuşturmuş, ülkeyi muhaberat devleti yapmıştır.
Ne çare, 30 küsür yılın sonunda bir darbeyle tahttan inmek zorunda kalmıştır.
Türkiye bir darbeler ülkesidir.
Önce vardı bu, halen yaşanıyor ve yaşanacak.
**
Türkiye entelektüelleri darbeye karşı tutum alan ve almayan olarak ikiye ayrılır.
Böyle bakarsanız, sicil notlarını doğru verirsiniz.
**
Dönelim Erdoğan’a.
15 Temmuz’un ardından yaşanan sivil darbenin bir numaralı uygulayıcısıdır.
Ve fakat, tek başına mimarı değildir.
“Muhalefetsiz” olamazdı bu.
Haliyle, İktidarın koltuk değneği zannedildiği gibi MHP değil CHP’dir.
Erdoğan rejiminin sigortasıdır CHP.
**
Sivil darbenin ilk cumhurbaşkanının koltuğu, tıpkı “şahsı” gibi sallanıyor.
Erdoğan iyi değil.
Sağlıksız olduğu ortada.
Ne kadar saklanmaya çalışılırsa çalışılsın, kendi politik geleneğini yanlış kurduğu için buna mağlup olacak.
Şöyle ki:
Hep ortada, her gün konuşan, ekranları seven, güçlü ve dinamik lider imajını oturttu.
Gelgelelim bu imaj, şimdi onu fena halde zorluyor.
**
Son TV yayınına dikkatli bakın.
“Yangın” bahsinde, önündeki dev ekrana düşürülen grafiklerle konuşmasını zenginleştirmesi beklenirken yığınla gaf yaptı.
Programın “pandemi”, “ekonomi” ve “enerji” bölümlerinde doğrudan prompter’dan okudu.
**
Erdoğan’ın her adımı, her konuşması programlanmaya çalışılıyor.
Çevresi, “hata/gaf yapmasın, güçsüz görünmesin” diye kendini yırtsa da…
Olmuyor bu.
Çünkü Erdoğan “öngörülebilir” değil.
**
Mitinglerine “bindirilmiş kıtalar taşınıyor”, nahoş bir durum olmasın diye “halkla” buluşmaları olağanüstü “steril” koşullarda organize ediliyor, yapılan görüntü ve fotoğraf servisleri (güya) titiz ele alınıyor alınmasına ama…
Erdoğan sapır sapır dökülüyor.
Bırakın milletin kafasına çay atmayı…
Yangın yerinde karşısına çıkarılan köylülere dağıtılan “N95” maskeleri hemen dikkat çekiyor, seyreden kurguyu gözden kaçırmıyor.
**
Noam Chomsky demiş ki:
-Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur.
Doğrudur.
Vatandaş, ocağına ateş düşmeden anlamıyor.
O yüzden bazı şeyler gecikiyor.
Ülkeyi yöneten herkesi bizzat atayan…
“Seçimle geldim, yetki bende” dese bile hayli şaibeli birinin artık götüremediğini gören gözler görüyor.
**
Bazı bakanların suyunun ısındığından hareketle…
“Ankara’da siyasi yangın var” deniyor.
Kimse tabi, alevlerin Saray’a sıçradığını söyleyemiyor.
Erdoğan bir tür darbeyle iktidarını pekiştirdi, darbecileri önce yemlemeyi sonra ufak ufak tasfiye etmeyi ihmal etmedi.
İkinci Abdülhamit’in akıbetini çok iyi biliyor.
Şu gün yaşanan sarsıntının ana sebebi de bu.
Olacakları gerçekten bilmiyorum:
Bildiğim şey, çok geçmeden öğreneceğiz.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***