Etiyopya hükümeti ise ateşkes ilan etti ama henüz çatışmanın sona erip ermediği belli değil. Tigray’da olan bitenler sadece Etiyopya değil tüm Doğu Afrika ülkeleri için büyük önem taşıyor.
Son birkaç yıldır ekonomisi büyüyen ve demokratik bir siyasi sistemi hayata geçirme yolunda adımlar atan Etiyopya olumlu haberlerle dünya gündemine girdi. Bu, onlarca yıl dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Etiyopya için çok önemli bir değişiklikti.
Fakat şu anda kuzeydeki Tigray bölgesinde askeri çatışmalar ve insanı bir kriz durumu yaşanıyor ve bu durum Etiyopya’nın dışında, komşularını da ciddi şekilde etkileyebilir.
Mekelle nasıl el değiştirdi?
İsyancılar 29 Haziran Salı günü Mekelle’yi ele geçirdi. Kent, Kasım ayından bu yana hükümet güçleri tarafından kontrol ediliyordu. İsyancıların girişi sonrasında kent sokaklarında kutlamalar yapıldığı haberleri geliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin verdiği bilgiye göre isyancılar bununla yetinmeyip, 140 kilometre kadar kuzey-batıdaki Shire kasabasına da girdiler.
Etiyopya hükümeti 8 aydır devam eden çatışmalarda ateşkes ilan ettiğini açıkladı ama isyancılar “düşmanları Tigray’dan sürmeye” yemin ettiklerini söylüyorlar. Tigray’dan iletişimin kesik olması nedeniyle sağlıklı haber alınamıyor.
Tigray’daki çatışmalar hangi boyutta?
Merkezi hükümet Tigray’la ilgili bir haber karartması uyguluyor ama çatışmalarda binlerce insanın öldüğü ve iki milyonu aşkın insanın evinden, yurdundan olduğu tahmin ediliyor.
BM, 5 milyonu aşkın insanın acil gıda ihtiyacı içinde olduğunu ve en az 350 bin kişinin açlıkla yüzyüze olduğunu söylüyor. Etiyopya hükümeti ise durumun BM’nin açıkladığı gibi vahim olduğunu kabul etmiyor.
Taraflar birbirlerini insan haklarını ihlal etmek ve toplu katliamlarla suçluyor.
Tigray’ın yapısı
122 milyon nüfuslu Etiyopya’da, Tigray bölgesinde yaklaşık 7 milyon kişi yaşıyor.
Tigraylılar Oromo ve Amharalardan sonra ülkedeki üçüncü büyük etnik toplumu oluşturuyor.
Etiyopya etnik ayrımlara göre büyük ölçüde özerk 10 eyalete bölünmüş bulunuyor ama federal bir merkezi devlet ve kurumları da var.
Etiyopya’nın son imparatoru Haile Selasiye’nin 1974 yılında bir darbe ile devrilmesini izleyen uzun askeri yönetim ve iç savaş döneminde ağır yaralar alan bu bölgede merkezi hükümete karşı derin bir hoşnutsuzluk var.
Tigray, 1 milyondan fazla kişinin öldüğü ve 2 milyonu aşkın insanın göç etmek zorunda kaldığı 1983-1985 yıllarındaki büyük kıtlığın merkezindeydi.
Onlarca yıl devam eden görece istikrar döneminin ardından, 2020 yılının Kasım ayında Tigray bölgesel yönetimi ile federal hükümet güçleri arasında çatışmalar patlak verdi.
Taraflar neden çatışıyor?
Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) adlı milis örgütlenmesi, 1991 yılında hükümeti deviren ittifakın bir parçasıydı.
Bu yapı, Nobel Barış Ödülü sahibi Başbakan Abiy Ahmed’in, TPLF’nin katılmayı reddettiği yeni bir koalisyon hükümeti kurduğu 2019 yılına kadar etkili olmayı sürdürdü.
Tigray’da iktidarını sürdüren Halk Kurtuluş Ordusu geçen yıl Eylül ayında, Ahmet hükümetinin ulusal düzeyde Covid-19 salgını nedeniyle seçimleri erteleme kararını tanımayarak seçimlere gitti.
İki ay sonra TPLF birlikleri bölgedeki Etiyopya ordusuna ait bir üsse saldırı düzenledi. Federal hükümet de yanıt olarak Tigray’a karşı büyük bir askeri harekata girişti.
Tigray’daki çatışma Doğu Afrika’da istikrarı nasıl etkileyebilir?
Krizin etkisi Etiyopya sınırlarını aşıyor.
Çatışmalardan kaçan binlerce kişi Sudan’a geçti.
Komşu Eritre’nin ordusu, şu anda Tigray’daki statüleri net olmamasına rağmen, geçen yıl Kasım ayında, bölgede isyancılara karşı Etiyopya ordusunu destekledi.
Ayrıca merkezi hükümetinin Tigray’a odaklanması, Etiyopya’nın, komşu Somali’de hükümetin El Şebab milislerine karşı yürüttüğü mücadeleye verdiği desteğin zayıflamasına yol açabilir.
Bölge uzmanı Raşid Abdi, “Çatışma şimdiden bölgesel bir boyut taşıyor” diyor.
Abdi gibi düşünen bazı uzmanlar bu çatışmanın Etiyopya devletini güçsüz düşüreceğini ve bunun da bölgesel etkileri olacağını savunuyor.
Örneğin farklı etnik toplumların yaşadığı ülkede başka grupların da merkezi yönetime karşı ayaklanabileceğinden söz ediyorlar.
Çatışmaların başlamasından bir gün sonra gerginliği yatıştırmaya çalışan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Etiyopya’nın istikrarı bütün bir Somali yarımadası bölgesi açısından önemli” demişti.
Uluslararası toplum ne diyor?
İngiltere ve ABD ile İrlanda, Tigray’da yaşananlar sonrası BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı.
Salı günü ABD Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkilisi Robert Godec, Washington’un Tigray’da “korkunç savaş suçları” işlenmesine seyirci kalmayacağını söyledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da ateşkes ilanının “çatışmayı durduracak, suç işlenmesine son verecek ve insani yardımın engellenmeden akmasını sağlayacak” adımların yolunu açarsa olumlu olabileceğini kaydetti.
BM Genel Sekreteri Guterres Pazartesi günü, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile konuştuğunu ve ateşkesten umutlu olduğunu söylemişti.
Etiyopya hükümeti şu ana kadar “diplomatik müdahale” tekliflerine direndi. Onun yerine dünyayı bunun ülkenin iç meselesi olduğuna ikna etmeyi amaçlayan bir uluslararası kampanya yürüttü.
Hükümet Tigray’daki harekatını “Etiyopya’nın anayasal düzenini yıkmayı hedefleyen bir gruba karşı yürütülen bir “kolluk operasyonu” olarak tanımlıyor.