AMED – Ra belgeseli ile Alevi inancındaki asimilasyona dikkat çeken yönetmen Devrim Tekinoğlu, Dêrsimliler tarafından yaşatılan inancın yerine başka bir inancın devreye sokulmaya çalışıldığını söyledi.
Amed Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Ortadoğu Sinema Akademisi ve Sinebîr’in yürütücülüğünde süren 3. Amed Uluslararası Film Festivali devam ediyor. 84 filmin gösteriminin yapıldığı festivalde, film ve belgesel gösterimi ile atölyeler düzenleniyor. Festivalde gösterimi yapılan yapımlardan biri de “Ra” (Manevi Yol) adlı belgesel.
Yönetmen Devrim Tekinoğlu belgeselle doğa-insan ilişkisiyle ilgili orijinal bir inanç sisteminin modern dünyaya sunabileceği olasılıkları ortaya koymayı amaçlıyor. Belgesel, bu süreçte değişimin maddi ve manevi yaşam koşullarının Dêrsim Aleviliğini bir şekilde dönüşmeye zorladığını dikkate alıyor.
ASİMİLASYON
Belgeseline dair değerlendirmelerde bulunan Tekinoğlu, belgeseli çekme amaçlarının inanç asimilasyonuna dikkat çekmek olduğunu belirterek, “Belgeseli asıl çekmemizin temel motivasyonu Dêrsim’de inancın gittikçe asimile edilmeye çalışılmasıdır” dedi. Tekinoğlu, belgeselinin Dêrsim coğrafyasının kendisine ait olan, yüzyıllardır Dêrsimliler tarafından yaşatılmış inancın değiştirilerek bunun yerine başka bir inanç başka bir din devreye sokulmaya çalışmasını işlediğini söyledi.
DOĞA VE ALEVİ İNANCI
Belgeselde doğa ve Alevilik ilişkisini de işleyen Tekinoğlu, anlattıklarının sadece bir inanç değil felsefesi olan bir yaşam biçimi olduğunu kaydetti. Tekinoğlu Alevilik inancının filmde yer aldığını belirterek, “Dêrsimlilerin dünden bugüne doğayla birlikte sürdürdüğü ilişkiyi anlatmaya çalıştık. Doğa içerisindeki gelişen her türlü ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın anlatılmasını hedefledik. İnançta iki temel farklılık oluşturulmuş vaziyette. Birisi hak anlayışı üzerinden enerjiyle ilişkilendirmek, doğayla ilişkilendirmek ve yaratılıştan değil de varlıktan gelmeyi anlatan bir felsefedir. Yani yokluktan yaratılmadık, vardık varlık yoluyla çoğalarak bugüne geldik anlayışını anlattık. Varlıktan çoğalmanın da sayısız doğumla çoğalmanın da ittifak noktası olarak doğayı yani doğayı da dişil olarak kadın olarak yorumladık. Aslında sayısız doğumla doğa içerisindeki doğumlarla bugüne kadar geldik” dedi.
HER EV BİR OCAK
Belgeselin inanç boyutuna da değinen Tekinoğlu, “Belgesel aslında çok net bir şekilde her evin bir ocak olduğunu, her evin bir inanç yeri olduğunu söylüyor. İnanç evin içerisinde, orada yanan ocakta başlıyor. Eğer bir ocakta ateş yanıyor ise orda artık inanç başlamıştır, yol ordadır. İnancın temel olarak sürdürüldüğü alanlar doğadır bunun da esas öğesi ziyaretlerdir. Ziyaretler kimi zaman bir ağaçtır, kimi zaman yüksek bir tepedir, dağdır. Ziyaretler buralarda sürdürülür. Yılda en az bir kez bir araya gelinir ve rızalık alınır. Bu rızalık alma ritüeli yani cemler, iktidar tarafından yasaklandığı için bedeli de çok ağır olduğu için daha az daha gizli bir şekilde yapılma yolunu seçilmiştir. Belirli bir zamandan sonra artık inancın kapalı alanlar içerisine alınmasına da vesilesi olmuştur” diye belirtti.
ALEVİLİK İNANCI KURUMSAL BİR HAL ALDI
1994 yılında Dersim’de köylerin yakılıp yıkılmasından sonra artık inancın kurumsal bir hal aldığını kaydeden Tekinoğlu, bazı Cemevlerinde Alevilik inancı ile alakası olmayan söylemlerin geliştiğine dikkat çekti. Rêya Heq inancına da değinen Tekinoğlu, “Rêya Heq inancının aslında temel olarak anlattığı şey budur; doğadaki bütün canlılar bir biri ile komşuluk ilişkisi içerisinde yaşamak ve bir biri üzerinde hakları vardır. Bu nedenle doğaya karşı yapılacak her türlü müdahale Rêya Haq yaşam biçimine terstir” diye konuştu.
MA / Fethi Balaman – Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***






































