Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği (AB) iltica yasalarını sertleştirerek başvurucuların “güvenli” olarak sınıflandırılan üçüncü ülkelere gönderilmesini öngören düzenlemeye yeşil ışık yaktı. Düzenleme çerçevesinde, ilticacıların üçüncü ülkelere gönderilmesi ve güvenli ülkeler listesi hazırlanması olmak üzere iki yasa tasarısı, sağ ve aşırı sağ partilerin desteğiyle onaylandı.
İlk yasal düzenleme uyarınca AB’de İngiltere’nin tartışmalı Ruanda Modeli’nin uygulanmasının önü açıldı. İngiltere’nin 2022’de Doğu Afrika ülkesi Ruanda ile imzaladığı anlaşmayla ortaya çıkan bu model, İngiltere’ye yasa dışı yollarla gelip iltica başvurusunda bulunmak isteyen kişilerin doğrudan Ruanda’ya gönderilmesini ve iltica işlemlerinin yine Ruanda’da yapılmasını öngörüyor. Ruanda makamlarının iltica başvurusuna olumlu yanıt vermesi durumunda başvurucular İngiltere’de değil Ruanda’da kalıyor. AB üyesi İtalya da Arnavutluk ile benzer bir anlaşmaya imza atmıştı.
Mısır, Fas ve Tunus güvenli ülke olacak
İkinci yasal düzenleme ise AB çapında bir güvenli ülkeler listesi hazırlanmasını öngörüyor. Şimdiye kadar üye ülkeler kendi “güvenli” ülke listelerine sahipti. Bu çerçevede AB ülkelerine iltica başvurusu yapanlar Tunus, Fas, Mısır gibi ülkelere gönderilebilecek. Ancak “güvenli” ülkelerin vatandaşları bir AB ülkesine iltica başvurusunda bulunduğunda hakları önemli ölçüde kısıtlanmış olacak.
Almanya’da iktidardaki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi AP’deki oylamada aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ve diğer aşırı sağ partilerle aynı yönde oy kullanırken koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve muhalefetteki Sol Parti ile Yeşillerin önemli bölümü ret oyu verdi. İki yasa metni üzerinde AB Komisyonu ve üye devletler arasında müzakerelerin aynı gün başlaması bekleniyor.
Hukukî ve insanî açıdan tartışmalara yol açtı
Güvenli ülkeler listesi ve üçüncü ülke formülü Avrupa’da aylardır yoğun bir şekilde tartışılıyor. Söz konusu kişilerin, başvurdukları AB ülkesinde normal bir başvuru sürecinden geçme hakkının elinden alınması ve daha önce hiç bulunmadıkları bir ülkeye gönderilmeleri, hukukî ve insanî açıdan eleştirilere yol açmıştı.
AP oylaması sonrası insan hakları örgütleri ve göç kuruluşlarından tepkiler geldi. Avrupa’daki Göçmenler için Kiliseler Komisyonu (CCME) Genel Sekreteri Torsten Moritz, iltica yasasının sertleştirilmesini eleştirerek “Güvenli ülke olarak sınıflandırılması planlanan üçüncü ülkeler genelde yeterli altyapıya sahip değiller. Dolayısıyla bu uygulamayla, bir temel hak olan iltica hakkı fiilen ortadan kaldırılmaktadır” açıklamasını yaptı.
Alman Sol Partinin Federal Meclis’teki içişleri ve göç politikaları sözcüsü Clara Bünger de İngiltere ve İtalya’da geçmişte verilen mahkeme kararlarına işaret ederek uygulamanın Cenevre Mülteciler Sözleşmesini ihlal olasılığının bulunduğuna dikkat çekti. Bünger, “Ruanda Modeli, temel insan haklarını hiçe saymaktadır” dedi.
Bir ülkenin güvenli ilan edilmesi durumunda o ülke vatandaşlarının iltica başvuru süreci kısaltılarak istihdam piyasasına erişimleri de kısıtlanıyor.
Yeşiller partili AP üyesi Erik Marqardt, “Mısır gibi siyasî takibatın gündelik hale geldiği devletler şimdi Avrupa çapında güvenli menşe ülke olarak tanımlanıyor” diyerek “Bu, pek çoklarının düşündüğü gibi sınır dışıları kolaylaştırmayacak. Sınır dışı uygulaması, zaten bir ülke güvenli ilan edilmese de mümkün. Güvenli ülke uygulaması, asıl bu ülkeden iltica başvurusu yapmak isteyenlerin haklarını büyük ölçüde tırpanlamış olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Marqardt, özellikle “güvenli” ülke vatandaşlarının istihdam piyasasına erişiminin zorlaşacağını belirterek bunun da başta entegrasyon politikaları olmak üzere pek çok açıdan sorunlu olduğunu kaydetti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































