Serbest Görüş Haber Merkezi
Tayfun Kahraman‘ın eşi Meriç Kahraman, Tayfun Kahraman’ın tahliye talebinin reddedildiğini açıkladı. Ret kararında “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu” değerlendirmesi yer aldı.
Meriç Kahraman, yaptığı paylaşımda, “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararına karşı yaptığımız itirazımız İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi” dedi.
Tayfun Kahraman’ın avukatı Cansu Çiftçi, 7 Kasım’da Kahraman’ın tahliye edilmesi ve yeniden yargılanması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.
“Ek karar usul ve yasaya uygun”
14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Kahraman hakkındaki ret kararının gerekçesinde şöyle denildi:
“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu ek kararın içeriğine bakıldığında 6216 sayılı yasanın kararlar başlıklı 50. maddesi gereğince değerlendirmenin yapıldığı, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama usulü ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yargılamanın yenilenmesi başlıklı 311. maddesindeki yargılamanın yenilenmesinin aynı olmadığı yönünde kararları göz önüne alındığında, 06/11/2025 tarihli ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle hükümlü müdafinin itirazın reddine karar verildi.”
“Verilen bu kararlar apaçık şekilde anayasanın apaçık ihlalidir!”
Avukat Cansu Çiftçi, ret kararıyla ilgili sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Gerekçe olarak da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararının 6216 SY kapsamında değerlendirildiği ve hukuka uygun bir karar verildiği şeklindedir. Dilekçemizde saymış olduğumuz hiçbir gerekçemiz cevaplanmadığı gibi hızlıca hukuka aykırı bir karar verilmiştir.
Tekraren belirtmek gerekir ki Anayasa 153. maddesi “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”hükmüne amirdir. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasında hiçbir kişi ve kurumun takdir hakkı yoktur. Verilen bu kararlar apaçık şekilde devletin kurucu metni olan anayasanın apaçık ihlalidir.
Bu aşama sonrasında tekrar Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak “vermiş olduğunuz karar yok sayılmakta sizin varlığınız tanınmamakta ve bu bizim için olduğu kadar sizin için de bir hak ihlalidir” diyeceğiz.
Anayasa Mahkemesi kararına uymamak sadece müvekkil özelinde değil, her vatandaşın, hukukçunun, siyasinin anayasal güvencesini ihlal etmektedir.
Umarım bu yanlıştan bir an önce sağduyulu yargı mensuplarımızca dönülür. Hukuk herkes ve her şey için lazım.”








































