“Şunu söylemek istiyorum, ben sigara bile içmiyorum. Bugünkü operasyonu biliyorsunuz. Bu konuda tertemiz olduğumu bildiğim için zoruma, ağırıma gitti” ifadelerini kullandı.
Hadise ile gözaltına alınan İrem Derici de düzenlediği basın toplantısında “Sabah 07.00’de o şekilde evden alınmak çok üzdü beni. Çünkü, bir telefonda gidip hemen ifademi verip, kan örneğimi, saç örneğimi verecek kadar açık bir kadınım” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Narkotik Suçlar Bürosu’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Ekim’de aralarında sanatçıların da olduğu birçok ünlü ismin saç ve kan örnekleri alındı.
Birçok sanatçı suçlamaları reddeden açıklamalar yaptı.
‘İfadeye çağrılıp biyolojik örnek alınabilirdi’
Savcılık ünlü isimlerin sabah erken saatlerde jandarma eşliğinde evlerinden alınarak kan ve saç örnekleri vermeye götürülmesinin ardından yaptığı açıklamalarda gözaltı olmadığını vurguladı.
Ancak ünlülerin evden alınış biçiminin gözaltı sayılıp sayılmayacağı ile ilgili tartışmalar var.
Hak ihlalleri davalarını yakından takip eden avukat Bedia Büyükgebiz “Soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilmeden de şüpheli kişiler ifadeye çağrılabilir ve isnat edilen suçla ilgili delil elde etmek amacıyla başvurulan yasal bir tedbir olarak vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerin alınması talep edilebilir” diyor.
Ancak numune alma işlemlerinin yalnızca kanun, denetim ve usule uygun yapılabileceğini vurgulayan Büyükgebiz,”Keyfi, habersiz ya da rızaya dayanmayan baskıların ciddi hak ihlallerine yol açabileceği” uyarısında bulunuyor.
Büyükgebiz şüphelilerden biyolojik örnek alınmasının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 75. maddesiyle düzenlendiğini hatırlatıyor.
Hukukçular bu maddeye göre vücuttan numune alınması için normalde sulh ceza hakimliklerinden bir karar alınması gerektiğini söylüyor.
Fakat gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bunu cumhuriyet savcısının da yapabileceğini belirtiliyorlar.
‘Önce ifadeye davet edilmeleri gerekir’
Ceza hukuku avukatı Enes Ermaner, ünlülerin evlerinden doğrudan polis eşliğinde götürülmesini “fiili gözaltı” olarak nitelendiriyor:
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nda eğer bir kişi hakkında soruşturma açarsanız onu öncelikle ifadeye davet edersiniz. Eğer ifade vermezse, o zaman hakkında getirme kararı verir ve polis eşliğine getirebilirsiniz veya yakalama kararı çıkartıp gözaltı işlemi yapabilirsiniz.
“Bu kişilerin evinden direkt olarak polisle birlikte mevcut bu şekilde götürülmesi bize direkt olarak üçüncü faza geçildiğini, yani yakama ve gözaltı işlemi yapıldığını gösteriyor.
“Resmi olarak ‘gözaltı yapılmadı’ dense bile bu tür uygulamalar fiili gözaltı niteliğindedir. Gözaltı kararı, talimatı veya hukuki dayanak olmadan yapılan bu işlemler kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması suçunu oluşturabilir.”
Ermaner, benzer durumların özellikle gazeteciler ve siyasetçiler için de yaşandığını, bu uygulamanın yeni olmadığını ancak ünlü isimlere uygulanması nedeniyle daha görünür hale geldiği yorumunu yapıyor.
‘Gecikmesinde sakınca bulunduğu için kolluk gönderilmiş olabilir’
Avukat Enes Duran ise devam eden soruşturma dosyası kapsamında savcının gecikmesinde sakıncalı bir hal olduğunu düşünerek, kolluk kuvvetlerini yönlendirebileceğini söylüyor ve ekliyor:
“Bu, kişileri evinden şafak vakti alınmasını meşrulaştırmıyor. Ama gecikmesinde sakınca bulunduğu için, o kişileri davet usulü yerine, kolluğu gönderip alabiliyor. Bunun olması için gözaltı kararı olmasına gerek yok.”
Hukukçu Pınar Kandemir Hacıbektaşoğlu’na göre ise uyuşturucu kullanımı gibi bir suç yöneltilen kişilerin davet yoluyla ifadeye çağrılması mümkün değil.
Kişilerin evlerinden gözaltına alınmasını yerinde bulan Hacıbektaşoğlu, aksi takdirde bir süre içerisinde uyuşturucu maddenin vücuttan atılabileceğini, bunun da suçun ispatını ortadan kaldırabileceğini söylüyor.
Hacıbektaşoğlu, uyuşturucunun Türkiye’de büyük bir sorun olduğunu belirterek, uyuşturucu kullanmaya özendirme suçu yöneltilen kişilerin serbest bırakılmasını doğru bulmadığını da söyledi.
Hacıbektaşoğlu, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’den milletvekili adayı olmuş ancak seçilememişti.
‘Uygulama suçlamaya göre farklılık gösterebilir’
Hukukçular ayrıca uygulamanın suçlamaya göre de değişebileceğini söylüyor.
“Savcılığın açıklamasında ‘uyuşturucu kullanımını özendirme’ suçundan işlem yapıldığı belirtiliyor” diyen Ermaner, kan testi alınabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesi uyarınca uyuşturucu madde kullanma suçunun da söz konusu olması gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Yani savcılık yalnızca özendirme dediği halde aynı zamanda kullanım suçuna ilişkin bir isnat yoksa kan testi yapılamaz; burada çelişki var.”
Özendirme suçu için bu şekilde numune alınmasının “çok mantıklı olmadığını” belirten avukat Enes Duran da “Ama aynı zamanda kullanma suçu da iddia ediliyorsa, o zaman bu yol çok da mantıksız gelmiyor” diyor.
Sanatçılara sorguları sırasında “Uyuşturucu kullandınız mı?”, “Uyuşturucu kullanılan ortamda bulundunuz mu?”, “Sosyal medyada uyuşturucuyu özendirecek paylaşımlar yaptınız mı?” gibi sorular yöneltildiği belirtiliyor.