İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

    Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

    İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

    İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

    Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

    Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

    TR724 HABER

    Numan Kurtulmuş, siyasi parti temsilcileriyle bir araya geldi

    CHP’nin vergi zammına çözüm önerisi reddedildi, TBMM tatile girdi

    CHP’li Murat Emir: “Komisyon çalışmalarının basına açık olmasını istiyoruz”

    Hangi sermaye babalarının talimatıyla o teklifi geri çektin?

    Demokrasi, Adalet ve Toplumsal Mutabakat Komisyonu

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’dan sonra kurulan yeni söylem düzeni

    15 Temmuz’dan sonra kurulan yeni söylem düzeni

    AfSV’den ’15 Temmuz’ açıklaması: Türkiye için adalet, özgürlük ve insan hakları talebimizi yineliyoruz

    AfSV’den ’15 Temmuz’ açıklaması: Türkiye için adalet, özgürlük ve insan hakları talebimizi yineliyoruz

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Medenice boşanabilmek!

    Medenice boşanabilmek!

    Şemsinur Özdemir

    ‘Söz Vermiştik’

    Bir kavram restorasyonu çabası: Angajman gazeteciliği

    Bir kavram restorasyonu çabası: Angajman gazeteciliği

    Necip F. Bahadır

    Diplomanın laneti!

    Sürpriz yumurta: Devlet Bahçeli

    Sürpriz yumurta: Devlet Bahçeli

    Suç ve Ceza’nın gölgesinde: Affetmenin ağırlığı, merhametin hafifliği

    Suç ve Ceza’nın gölgesinde: Affetmenin ağırlığı, merhametin hafifliği

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

    Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

    İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

    İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

    Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

    Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

    TR724 HABER

    Numan Kurtulmuş, siyasi parti temsilcileriyle bir araya geldi

    CHP’nin vergi zammına çözüm önerisi reddedildi, TBMM tatile girdi

    CHP’li Murat Emir: “Komisyon çalışmalarının basına açık olmasını istiyoruz”

    Hangi sermaye babalarının talimatıyla o teklifi geri çektin?

    Demokrasi, Adalet ve Toplumsal Mutabakat Komisyonu

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’dan sonra kurulan yeni söylem düzeni

    15 Temmuz’dan sonra kurulan yeni söylem düzeni

    AfSV’den ’15 Temmuz’ açıklaması: Türkiye için adalet, özgürlük ve insan hakları talebimizi yineliyoruz

    AfSV’den ’15 Temmuz’ açıklaması: Türkiye için adalet, özgürlük ve insan hakları talebimizi yineliyoruz

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Medenice boşanabilmek!

    Medenice boşanabilmek!

    Şemsinur Özdemir

    ‘Söz Vermiştik’

    Bir kavram restorasyonu çabası: Angajman gazeteciliği

    Bir kavram restorasyonu çabası: Angajman gazeteciliği

    Necip F. Bahadır

    Diplomanın laneti!

    Sürpriz yumurta: Devlet Bahçeli

    Sürpriz yumurta: Devlet Bahçeli

    Suç ve Ceza’nın gölgesinde: Affetmenin ağırlığı, merhametin hafifliği

    Suç ve Ceza’nın gölgesinde: Affetmenin ağırlığı, merhametin hafifliği

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
No Result
View All Result
Home Güncel

Zulüm niçin devam etmez?

SG by SG
5 Ağustos 2025
in Güncel, Politika
0
Zulüm niçin devam etmez?
PaylaşPaylaş


YÜKSEL ÇAYIROĞLU | YORUM

Kur’ân ve Sünnet’e bütüncül bir bakışla yaklaşan âlimler, İslâm’ın temel hedeflerinin dini, canı, aklı, malı ve nesli korumak olduğunu belirtirler. Bunlara yönelik her tür saldırı ve ihlâl bir çeşit zulüm sayılacağına göre, İslâm’ın asıl amacının yeryüzünde zulmü ortadan kaldırarak adaleti tesis etmek olduğu söylenebilir. Nitekim, “Andolsun, Biz resullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti gerçekleştirmeleri için resullerle beraber kitap ve adalet terazisi indirdik.” (Hadid sûresi, 57/25) âyet-i kerimesi de ilâhî kitapların gönderiliş gayesinin adaleti sağlamak olduğunu açıkça ifade eder.

Râgıp el-İsfahânî’nin tabiriyle zulüm, adalette sapmadır veya adaletin zıddıdır. Dolayısıyla müminlerin temel vazifesi, her türüyle zulmü ortadan kaldırarak yeryüzünde adaleti ikame etmektir.

Kur’ân’da zulüm kavramı, itikadî, amelî, ahlakî, hukukî ve siyasî boyutları da kapsayacak şekilde geniş bir anlam yelpazesiyle kullanılır. En genel tanımıyla zulüm, bir şeyi ait olmadığı yere koymaktır. İnançta, amelde veya ahlâkta din tarafından belirlenmiş sınırları aşmak zulüm sayılır. Bu bağlamda şirk, inkâr, isyan, tuğyan, zorbalık, haksızlık ve her tür günah, Kur’ân’a göre birer zulüm örneğidir.

Zulüm bu denli geniş bir anlama sahip olduğu için hukuktan ahlâka, siyasetten psikolojiye, ilâhiyattan felsefeye kadar pek çok disiplinin ilgi alanına girer ve her disiplin onu kendi bakış açısına göre ele alır. Söz konusu siyaset olduğunda ise zulüm, genellikle güç ve otorite sahiplerinin halka yönelik haksız ve adaletsiz uygulamalarını ifade eder.

Hiç şüphesiz bir devleti ayakta tutan en yüce değer adalettir; onu içten çürüten ve yıkıma sürükleyen en büyük tehlike ise zulümdür. Adalet mülkün temeli ise zulüm de o temele döşenmiş bir dinamittir. Bu sebepledir ki İmam Gazzâli, İmam Maverdi, İbn Teymiye ve İbn Haldun gibi pek çok İslâm düşünürü, adaletin egemen olduğu bir düzenin -dinsiz de olsa- varlıklarını sürdürebileceğini; ancak zulme dayalı hiçbir düzenin kalıcı olamayacağını vurgulamışlardır.

“Küfür devam eder, zulüm devam etmez.” veya “Devlet küfürle yaşar ama zulümle yaşamaz.” şeklindeki veciz ifadeler, ilk dönemlerden itibaren birçok siyaset düşünürü tarafından sıkça tekrarlanmıştır.

Tarih de bunun örnekleriyle doludur. Zorba yöneticiler güç ve saltanatlarının ebedî olacağı zannına kapılsalar da bugüne kadar zulmün hâkim olduğu nice hanedanlık ve sultanlıklar zaman içinde yerle bir olmuştur. Firavunlar, Nemrutlar, Şeddatlar, Karunlar, Yezitler, Haccâclar, Saddamlar, Kaddâfiler işledikleri zulümlerle kendi yıkılışlarına giden yolun taşlarını döşemiş, kendi zulümlerinin altında ezilmişlerdir. Zulümle ayakta duran sistemler, ne kadar güçlü görünürse görünsün, eninde sonunda yok olup gitmişlerdir.

Peki, zulüm neden devam etmez? Bu soruya sünnettullah, insan fıtratı ve devleti ayakta tutan dinamikler açısından cevap verilebilir. Allah’ın kâinat kitabına koyduğu değişmez yasaları, insan doğasını ve devlet işleyişini bilenler, hiçbir iktidarın zulümle uzun süre ayakta kalamayacağını da bilirler. Şimdi zulmün devamsızlığını bu üç temel husus üzerinden izah edelim:

Sünnetullah Açısından Zulmün Devamsızlığı

Kur’ân’a göre Allah, kâinatı bir düzen ve ölçü üzere yaratmış, insanın da bu düzene uygun bir hayat sürmesi için birtakım ölçüler (mîzan) vaz etmiştir. Bu ölçülere aykırı hareket eden toplumları ise tarih sahnesinden silmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de zalimlerin akıbetini haber veren âyetlere bakıldığında, zalimler hakkındaki ilâhî yasaların nasıl işlediği açıkça görülebilir.

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki Cenab-ı Hak güç ve iktidarlarına güvenerek haddi aşan zalim toplulukların iflâhını kesmiştir. “Halkı zalim olan ülkeleri cezalandırdığında Rabbinin cezaya çarpması işte böyledir.” (Hûd sûresi, 11/102) âyeti de tarih boyu şirazeden çıkan toplumların acı sonunu haber verir. Firavun, Nemrut ve Karun gibi şahısların yahut Âd ve Semud gibi kavimlerin anlatıldığı kıssalar da servet ve güçlerine güvenerek haddi aşanların nasıl helak edildiklerini gözler önüne serer.

Bunun yanı sıra Cenab-ı Hak, “Zulmeden nice memleketleri helâk ettik…” (Kehf sûresi, 59) ihbar-ı sübhanîsiyle, tarih boyunca zulmeden toplumların ortak kaderine dikkat çekerek insanları zulüm ve haksızlığa karşı uyarır. “İşte onların, zulümleri sebebiyle ıssız kalmış, çökmüş evleri… Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibret vardır.” (Neml sûresi, 27/52) âyeti de zalimler hakkındaki ilâhî yasanın her devirde geçerli olduğuna işaret eder.

Ayrıca Kur’ân, Allah’ın zalimleri sevmediğini  (Şûrâ sûresi, 42/40), onları doğru yola iletmeyeceğini (Âl-i İmrân, 57 / 86) ve onların hiçbir yardımcılarının bulunmadığını (Hac sûresi, 71) beyan eder ki bu âyetler de zalimlerin aslında ne kadar zayıf ve dayanaksız, kurduğu zulüm düzeninin de ne kadar temelsiz ve istikrarsız olduğunu ortaya koyar. “Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma!” (İbrahim sûresi, 14/42) âyeti ise zalimlere tanınan mühletin aldatıcı olduğunu, gerçekte onları acı bir sona hazırladığını bildirir.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.s), “Allah zalime mehil üstüne mehil verir ama onu yakaladığı zaman iflâh etmez.” (Buhârî, tefsîru sûre (11) 5) şeklindeki beyanı da Allah’ın zalimi hemen helak etmeyeceğini, ona mühlet tanıyacağını fakat zulmünde ısrar ederse mutlaka cezalandıracağını ifade eder. “Mazlumun bedduasından sakının! Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Buhârî, zekât 41) hadisi ise zulmün devam edemeyeceğinin en önemli hikmetlerinden birinin, Allah’ın mazluma gösterdiği rahmet ve himaye olduğuna işaret eder.

İnsan Fıtratı Açısından Zulmün Devamsızlığı

Zulmün devam etmemesinin bir diğer sebebi de insanın yaratılış özelliklerinde gizlidir. İnsanoğlu, fıtratı gereği adalet, merhamet ve hakkaniyete meyillidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle, insan fıtraten mükerrem yaratıldığı için hakkı arar. Vicdanı bozulup körelmediği sürece hakkın ve haklının yanında yer almak, zulüm ve haksızlıktan ise uzak durmak ister. Zayıfa kol kanat germek, muhtaca el uzatmak, haksızlığa mani olmak en insanî güdülerdendir.

Zaman zaman arzu ve tutkularına yenik düştüğü için zulüm ve haksızlıklara âlet olsa da insan yaptığı kötülüklerin azabını er geç vicdanında derinden hisseder. Mesela kin ve nefretine yenik düşen bazı askerler savaş suçları işler, düşmanlarına eziyet ve işkence eder. Fakat bu haksızlıkların utancı peşlerini bırakmaz; kabusları olur, vicdanlarını kemirir, ruh hâllerini bozar. Hatta insanlar, dedelerinin veya atalarının işlediği soykırımların utancını dahi taşırlar.

Zalimler de bu insanî gerçekliğin farkındadır. Bu nedenle işledikleri zulmün tepki çekmemesi için, yaptıklarını insanların gözünde meşru göstermeye çalışırlar. Bu uğurda din dahil her türlü değeri istismar ederler. Haklarına tecavüz ettikleri insanları, zulmü hak etmiş göstermek için türlü türlü yalan, iftira ve karalama kampanyalarına başvururlar.

Yalancı yandaşlarının da desteğiyle kendilerine öyle bir kutsallık atfederler ki yaptıkları her şeyin “haklı bir gerekçesi” olduğu inancını yaymaya uğraşırlar. Halkın emeğini sömüren, kanını emen en büyük zorba ve zalimler bile propaganda ve algı yönetimiyle kendilerini “kurtarıcı” veya “halk kahramanı” olarak lanse ederler. Bütün bu çabanın ardında tek bir gerçek yatar: İnsan fıtratının zulüm ve haksızlık karşısındaki derin isyanı.

Ne var ki algılar, yalanlar, baskılar, korkular ve çıkar ilişkileri bir süreliğine zalimlerin gerçek yüzlerini gizleyebilse de vicdanlar er geç yapılanları fark eder. İnsanlar, zalimin oluşturduğu baskı ortamı nedeniyle başlangıçta sessiz kalsalar da zamanla zulme karşı biriken öfke, isyana ve başkaldırıya dönüşür.

Tarihte iktidarlara karşı patlak veren pek çok isyan, aslında vicdanların haksızlığa karşı bir direnişidir. Zulüm ne kadar büyük ve yaygın olursa, insan vicdanının tepkisi de o denli büyük olacaktır. Nitekim Mekkeli müşriklerin ilk Müslümanlara uyguladığı boykot, büyük mağduriyet ve zulümlere yol açınca, yine bir avuç vicdan sahibi müşrik tarafından delinmiş ve zulüm sona erdirilmiştir.

Özetle ifade etmek gerekirse, fıtrata karşı bir savaş kazanılamaz. Fıtrat, fıtrî olmayan her şeyi reddeder. Zulüm ve adaletsizlik de insan tabiatıyla çatıştığı için ne kadar güçlü dayatılırsa dayatılsın, kalıcı olamaz. 

Siyasî Düzen Açısından Zulmün Devamsızlığı

İslâm siyaset düşüncesine dair eser kaleme alan âlimler, bir yandan devletin adaletle ayakta duracağını izah ederken, diğer yandan da zulmün yıkıcı etkisi üzerinde ısrarla durmuşlardır. Bu bağlamda özellikle İbn Haldun, Mukaddime adlı eserinde “Zulmün Umranın Yıkılmasına Sebep Olacağı Hakkında” başlığı altında, zulümle devletin yıkılışı ve medeniyetin çöküşü arasındaki nedensellik bağını ayrıntılı biçimde ortaya koymuştur.

Öncelikle İbn Haldun’un zulmü ve zalimi nasıl tanımladığına bakalım: “Zulmü sadece insanların mallarının ve mülklerinin karşılıksız ve sebepsiz olarak ellerinden alınması sanma. Zulüm bundan çok daha geneldir. Her kim birinin malını haksız olarak alır, onu zorla çalıştırır, ondan dinin istemediği bir hakkı ister veya ona dinin yüklemediği bir sorumluluğu yüklerse zulmetmiş olur. İnsanların mallarından haksız olarak vergi alanlar zalimlerdir; bu konuda haddi aşanlar zalimlerdir; insanların ellerinden mallarını zorla alanlar zalimlerdir; insanların haklarını elde etmelerine engel olanlar zalimlerdir; genel olarak insanların mülklerini gasp edenler zalimlerdir.”

İbn Haldun, bunlara ilaveten yüksek vergiler koymak, insanların emeğini sömürmek, tekelcilik uygulamak gibi başka zulüm türlerine de dikkat çeker. Ona göre bütün bu zulümler insanların çalışma azmini, şevkini, çalışarak mal elde etme ümidini kırar. Şevk ve ümidini kaybeden insanlar üretimden uzaklaşır, ellerini işten güçten çekerler. Bu da üretkenliğin azalmasına, piyasaların durgunlaşmasına, geçim kaynaklarının daralmasına ve nihayet halkın başka bölgelere göç etmesine yol açar.

Ticaret için dışarıdan gelenlerin sayısı azalır. Neticede evler viran olur, şehirler boşalır, nüfus azalır ve devletin vergi gelirleri düşer. Bu ise orduyu zayıflatır, dış tehdidi artırır. Bütün bu zincirleme sonuçlar, devletin sarsılmasına ve sonuçta çökmesine neden olur. Ancak bu süreç tedrici seyrettiği için genellikle zamanında fark edilmez.

İbn Haldun’a göre hükümdarı bu tür zulümlere sevk eden temel etken, devletin gelirlerinin giderleri karşılayamamasıdır. Bunun da altında, devlet erkânının israfa, lükse ve gösterişe batmış olması yatar. Harcamaların artması karşısında mevcut gelirler yetersiz kalır; bunun üzerine hükümdar halkın malına göz diker. Vergileri artırır, yeni yükümlülükler getirir. Böylece devlet bir “fasit daire”ye hapsolur ve giderek zayıflar; sonunda da yıkılır ve yerine başka bir güç geçer.

İbn Haldun’un şu hatırlatmaları özellikle dikkat çekicidir: “Bu şekildeki yıkım, insanların mallarını, açıklamış olduğumuz bu yollarla ellerinden almanın bir sonucudur. İnsanların mallarını hiçbir bahane olmadan tamamen karşılıksız olarak ellerinden çekip almak yahut insanların canlarına, mallarına, ırzlarına ve namuslarına musallat olmak ise sebep olacağı kargaşa ve isyandan dolayı anında devletin yıkılmasına neden olur.”

Ona göre zulmün yıkamayacağı devlet yoktur. Bir devlet ne kadar büyük, gelişmiş ve köklü olursa olsun, eğer adaletten sapmışsa yıkımı sadece bir zaman meselesidir. Bu konudaki yanlış kanaati şöyle düzeltir: “Büyük şehirlerde ve ülkelerde böyle zulüm ve haksızlıklar olsa bile oraların harap olup yıkılmayacağını sanma. Bil ki yıkımın gerçekleşmesi, uygulanan zulüm ile o şehir ve ülke halkının durumu arasındaki etkilenme oranına bağlıdır. Eğer ülke çok büyük, nüfusu çok kalabalık ve halk da darlığa düşmeyecek kadar genişlik ve bolluk içindeyse, zulüm ve haksızlığın yol açacağı eksilme basit olur. Çünkü eksilme kademe kademe gerçekleşir. Şehrin büyüklüğü ve işlerin çokluğu sebebiyle bu eksikliğin etkileri hemen fark edilmez; fakat belirli bir süre sonra ortaya çıkar.”

Bütün bunlara ilaveten şu hakikate de dikkat çekmek gerekir: Adalet, yönetenlerle yönetilenler arasında güven tesis eder; zulüm ise bu güveni yerle bir eder. Devletin hak ve hukuku koruyacağına inanmayan halk devlete güven duymaz. Güvenin kaybolduğu yerde ise itaat de ortadan kalkar. İtaatin yokluğunda ise kaos, anarşi ve isyanlar zuhur eder. Esasen toplumsal patlamaların, protestoların, halk ayaklanmalarının temelinde çoğu zaman bu adaletsizliklere dayalı güven krizleri yatar.

Biriktirilen öfke ve bastırılan adalet talebi, gizli direnişler ve toplumsal tepkiler şeklinde ortaya çıkar. Tarih boyunca büyük imparatorlukları çökerten ve modern diktatörlükleri deviren en önemli faktör, iktidar elitlerinin uyguladığı sistematik zulüm olmuştur.

Kısacası hiçbir zulüm düzeni kalıcı olmamıştır. Fakat zulüm ateşi yalnızca zalimi değil, ona göz yumanları ve sessiz kalanları da yakmıştır. Nitekim Kur’ân’da şöyle buyurur: “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur.” (Enfâl sûresi, 8/25) Bu ilahî uyarı, tarih boyunca defalarca tezahür etmiş, zulmün hiçbir zaman uzun vadeli bir istikrar sağlayamayacağı tekrar tekrar görülmüştür.

Allah zalime neden mühlet verir?

Daha önce de ifade edildiği gibi Peygamber Efendimiz (s.a.s) Allah’ın zalime mühlet vereceğini fakat sonunda onun iflahını keseceğini haber vermiştir. (Buhârî, tefsîru sûre (11) 5) Şu âyet-i kerime de bu hakikate dikkat çeker: “Eğer Allah zulümleri sebebiyle insanları hemen cezalandırsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir ettiği bir vadeye kadar erteler. Vadeleri gelince onu ne bir an öne alabilir ne bir an erteleyebilirler.”(Nahl sûresi, 16/61)

Zulmün devamsızlığı nasıl ilâhî bir yasa ise zalime mühlet verilmesi de aynı şekilde bir sünnetullahtır. Allah Teâlâ cezalandırmada acele etmez; zalime süre tanır. Çünkü O’nun rahmeti gazabını geçmiştir. Bu rahmet, zalimler hakkında da tecelli eder; cezalarının hemen verilmemesi şeklinde ortaya çıkar.

Bir diğer sebep de imtihan sırrıdır. Eğer zulme meyleden herkes anında ilahî gazaba uğrasaydı, dünya imtihanı anlamını yitirirdi. Zalime tanınan mühlet hem onun tevbe edip dönmesi için bir fırsattır hem de imtihan şartlarının gereğidir. Süre dolup ilâhî azap geldiğinde bu da yine imtihanın doğasına uygun bir şekilde gerçekleşir. Zalimlerin helâki genellikle sebepler dairesinde olur; bazen de tarihte görüldüğü gibi olağanüstü yollarla topluca helâk edilirler. Fakat bu tür durumlarda imtihan süreci zaten sona ermiştir.

Ayrıca, zulüm süreçleri hem zalim hem de mazlum açısından birer imtihan vesilesidir. Allah bazen zalimleri belli kimselere veya toplumlara musallat eder; böylece onların imanları, sabırları, tevekkülleri, ihlâsları ve sadâkatleri açığa çıkar. Diğer taraftan, zalime mühlet verilmesi, onun kendine gelmesi, zulüm ve haksızlıklarını terk etmesi içindir. Lakin zalim bu fırsatı değerlendirmediğinde ilâhî adalet tecelli eder.

Zulüm ve musîbetlerin aynı zamanda şu tür terbiyevî ve dönüştürücü fonksiyonları da vardır: Günahlara kefaret olur, kalpleri arındırır, insanı olgunlaştırır, Allah’a yönelmeye ve istiğfara sevk eder, acziyet ve zaaflarını hatırlatır, yeni imkânlara kapı aralar. Hamlarla hasları birbirinden ayırır, gaflet perdelerini yırtar, kişiye hem dostunu hem düşmanını tanıma fırsatı verir. Bazen de onları daha büyük imtihanlara hazırlayacak bir kıvam kazandırır.

Bununla birlikte dünya sahnesinde sergilenen her olayın iman, kulluk ve kadere bakan yönleri, sebep ve hikmetleri tam anlamıyla kavranamayabilir. Eza ve cefaların, zulüm ve haksızlıkların arka planında ne yattığı, bunların insan açısından ne tür manalar ifade ettiği, dünya ve ahiret hayatı açısından ne tür kazanımlar vaat ettiği bütünüyle idrak edilemeyebilir. Bu noktada mümine düşen görev, aklının ermediği olaylar karşısında dahi Allah’a karşı itiraz ve şikayet ifade eden tavırlardan kaçınması, rıza ve teslimiyetten ayrılmamasıdır. Zira “Her işte bir hikmeti vardır; abes fiil işlemez Allah.”

Zalime verilen mühlet ne zaman biter?

Yapılan haksızlıklara sabretmek gerçekten zordur. Zalimin eza ve cefası arttıkça, zulme katlanmak da güçleşir. Öyle anlar olur ki zulüm çarkları altında ezilen mağdur ve mazlumlar Kur’ân’ın ifadesiyle “Allah’ın yardımı ne zaman!” diyecek hâle gelirler. Hatta Hz. Ebû Bekir gibi bir iman kahramanı bile haddini aşan zalimlerin nasıl olup da hemen cezalandırılmadığına hayretle bakmış ve “Ne kadar da Halimsin Ey Rabbim!” diyerek Allah’ın sonsuz rahmetine dikkat çekmiştir.

Bu da gösteriyor ki zulüm dönemleri aynı zamanda ilâhî inayetin dört gözle beklendiği, Allah’tan sürekli ferahlık ve çıkıp yolları dilenip istendiği zamanlardır.

Peki, Allah’ın yardımı ne zaman gelir ve zalime verilen mühlet ne zaman biter?

Tek cümleyle ifade edecek olursak, zulmün son sınırına ulaşıp gayretullaha dokunduğunda, Allah’ın gazabı zalime iner, yardımı mazluma ulaşır. Ancak burada göz ardı edilmemesi gereken önemli bir husus vardır: Mazlumun da yardımı hak edecek bir kıvamda olması gerekir. Zira Allah zalim hakkında vereceği hükmü, mazlumun ortaya koyduğu kulluk tavrına bağlamış olabilir. Mazlumun bütün sebeplerin tükendiği bir anda yürekten Allah’a yönelmesi ve sadece O’ndan yardım dilemesi, zulüm sürecinin sonunu getirebilir.

Bu açıdan bakıldığında, zulmün sürdüğü bir ortamda, ondan etkilenen müminlerin zalimin âkıbetini düşünmeden önce kendi hâllerini gözden geçirmeleri son derece önemlidir.

Allah’a yönelmenin yanı sıra, yerine getirilmesi gereken bir diğer sorumluluk da zulmü bitirecek sebeplere sarılmaktır. Unutulmamalıdır ki tarihte çoğu zaman zalimlerin zulmü, yürekli insanların ortaya koyduğu adalet mücadelesiyle sona ermiştir.

Sonuç olarak, zulüm ve haksızlık karşısında gösterilen sabır, sadece pasif bir bekleyiş değil; aksine imanı, iradeyi, sorumluluğu ve mücadeleyi kuşatan aktif bir sabırdır. Allah’ın adaleti mutlaka tecelli edecek, zulüm ebedî olmayacaktır. Ancak bu süreçte müminlerin hem kulluk kıvamlarını korumaları hem de adaleti gerçekleştirecek sebeplere sımsıkı sarılmaları son derece önemlidir. Zira ilâhî yardım hem iman edip sabreden hem de sebeplere hakkıyla riayet edenlerin yoldaşıdır.

 

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Previous Post

CHP komisyon isim önerisini açıkladı

Next Post

Mahfi Eğilmez: Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez

SG

SG

Next Post
Mahfi Eğilmez: Çelişkili konular

Mahfi Eğilmez: Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez

  • Trending
  • Comments
  • Latest
Financial Times'dan Sedat Peker yorumu: Türkiye'yi şaşkına çevirdi

Financial Times’dan Sedat Peker yorumu: Türkiye’yi şaşkına çevirdi

30 Mayıs 2021
Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

9 Haziran 2021
15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

9 Ekim 2021
11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

6 Temmuz 2021
Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

0
Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

0
Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

0
Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

0
Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

5 Ağustos 2025
İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

5 Ağustos 2025
Öcalan’a atfedilen “görüşme notları” gerçeği yansıtmıyor

Öcalan’a atfedilen “görüşme notları” gerçeği yansıtmıyor

5 Ağustos 2025
Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

5 Ağustos 2025

Son Haberler

Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

5 Ağustos 2025
3
İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

5 Ağustos 2025
3
Öcalan’a atfedilen “görüşme notları” gerçeği yansıtmıyor

Öcalan’a atfedilen “görüşme notları” gerçeği yansıtmıyor

5 Ağustos 2025
3
Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

Toplumun farklı kesimleri ortaya çıkan geçim sıkıntısını daha net hissediyor

5 Ağustos 2025
3

Kur Bilgileri

Exchange Rate TRY: Sal, 5 Ağu.

Takip Edin

Kategoriler

  • 15 Temmuz
  • Bilim ve Teknolji
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Görüş & Analiz
  • Güncel
  • İnsan Hakları
  • Kültür – Sanat
  • Kürt Meselesi
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Yaşam
Görüş & Analiz Gönder

Son Dakika

Bakan Uraloğlu'ndan 'powerbank' açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

Bakan Uraloğlu’ndan ‘powerbank’ açıklaması: Yasaklanması yönünde tavsiyede bulunduk

5 Ağustos 2025
İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

İsrail basını: Netanyahu, Gazze’ye saldırıları genişletme kararı aldı

5 Ağustos 2025
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş