ŞIRNEX – Yaşamını yitiren HPG’lilerin taziyelerine yönelik saldırı ve ailelerin yas tutma hakkının ihlal edilmesine tepki gösteren Mele Sait Özdemir, yas tutma hakkının bütün inançlarda kutsal olduğunu, hem hukuken hem de dinen suç işlendiğini söyledi.
Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin ailelerinin yas tutma hakkına yönelik ihlaller devam ediyor. Farklı tarihlerde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirdiği açıklanan HPG’liler için kurulan taziyeler emniyet tarafından keyfi şekilde engelleniyor. Federe Kürdistan’ın Metîna Bölgesi’nde 1 Eylül 2019 tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitirdiği açıklanan HPG’li Adem Gök (Nizar Cizîrî) için ailesi, 8 Ağustos’ta Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesine bağlı Cudi Mahallesi’nde taziye kurmak istedi. Ancak taziye evine baskın yapan polis, ailenin yas tutma hakkını ve yaşamını yitiren kişinin anısına saygıyı ihlal etti, aileyi hukuksuz biçimde taziye evinden çıkardı. Bir gün sonra taziyeyi evinde kuran aileye dönük polis tacizi devam ederek, yas tutma hakkı engellenmeye çalışıldı. Sêrt’in Berwarî (Pervari) ilçesinde Herekol bölgesinde 30 Haziran 2017 tarihinde çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdiği açıklanan HPG’li Ferhat Tünç’ün (Xebat Goyi) cenazesi 8 yıl sonra ailesine verilirken, cenazenin defnedilmesi sırasında birçok engel çıkaran polis, daha sonra törene katılan kitleye saldırdı. Ferhat Tünç’ün kardeşi Servet Tünç ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Mele Sait Özdemir (65), cenazelere ve ölünün hatırasına yönelik engellemelerin ne İslam dininde ne de hukukta yeri olmadığını belirtti.
‘MÜSLÜMANLIK NEREDE KALDI?’
Bütün din ve inançlarda taziyelerin kutsal olduğunu vurgulayan Özdemir, “Hazreti Adem’den bu yana hiçbir dinde ya da inançta taziyeler engellenmemiş, taziyeye gidenlerin önü kesilmemiştir. Dini inancı ne olursa olsun taziyeye saygı gösterilmesi gerekir. Kur’an’da Allah, “Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık’ diyor. Bu ayete göre, Müslümanlık nerede kalıyor? Dili, dini ve inancı ne olursa olsun herkesin yas tutma hakkı vardır. Bugün yapılan uygulamalar İslam açısından günahtır. Din adına yapılan bu uygulamalar dine aykırıdır. Diyanet, Allah’ın ayetlerine baksın. Biz kimseyi inkar etmiyoruz, bütün dillere saygı gösteriyoruz. Allah isteseydi herkesi tek bir inanç, dil ve dinde yaratırdı. Buna karşı davrananları kınıyoruz” diye belirtti.
‘TAZİYE EVİ KAPATILMAZ’
Kendine “Müslümanım” diyen herkesin yas tutma hakkına saygı göstermesi gerektiğini söyleyen Özdemir, “Bütün insanlara saygı duyuyoruz, kimsenin ölmesini istemiyoruz. Bugün taziyelerin engellenmesi sadece dinen değil, modern hukuka göre de suçtur. ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ var. Biz kimse ölmesin diye çağrıda bulunurken, neden taziyelerimiz engelleniyor? Camiler Allah’ın evidir, Allah’ın evi nasıl mazlum halka kapatılır? O camiler insanlığın evidir. İnsanlara merhamet etmesi gerekenler, insanlara zulüm yapıyor. Taziye evi kimseye kapatılamaz, bu durum sürece zarar veriyor. Meclis yönünü halka çevirmeli, din adına yapılan bu hukuksuzluklara tepki göstermelidir. Herkesin cenazesini gömmeye, taziyesini kurmaya hakkı vardır ve bunun engellenmemesi gerekir. İnsan öldükten sonra ne yapmış olursa olsun, ona saygı gösterilmelidir; bunu din emreder. Herkes Allah’ın kuludur. İnançlarımız ve ideolojilerimiz farklı olabilir ancak öldükten sonra hepimiz Allah’ın kuluyuz. Taziyeleri engelleyenler yarın Allah’ın huzurunda ne diyecekler? Onları Kur’an’a uymaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
‘EN BÜYÜK GÜNAH’
Meclis’te süreçle ilgili kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun yas hakkının engellenmesi ve ölünün hatırasına karşı işlenen suçlarla ilgili inceleme yapması gerektiğini söyleyen Özdemir, şöyle devam etti: “Barış ve kardeşlik için bu zorunludur. Dört kutsal kitaba baksınlar, bu tür uygulamaların hiçbirinde yeri yoktur. Bugün Cizîr’de insanlar taziyelerini kuramıyor. Bu uygulamaları yapanlar İslam adına yaptığını iddia ediyor; taziyesi engellenenler ise Müslüman. Evrensel hukuka baksınlar, tümünde suçtur. Cenaze ve taziyelerin engellenmesinin yanı sıra uzun yıllardır çatışmalı süreçte yaşamını yitirenlerin mezarları tahrip edilmekte, yıkılmaktadır. Bu uygulamalardan vazgeçilmelidir. Ölünün hatırasına saygı gösterilmelidir. İslam’da mezar yıkmanın yeri yoktur. Senin gibi düşünmeyebilirim ama cenazeye yönelik saldırı günahların en büyüğüdür. Bu bir insanı öldürmek kadar günahtır. İmamlar gerçekleri söylemelidir. İnsanlar imam ve alimlere, gerçekleri söylemeleri için saygı gösterir. Eğer bu konuda sessiz kalırlar ve gerekeni yapmazlarsa, suça ortak olurlar. Bir imam olarak gerçekleri söylemekle mükellefim eğer gerçekleri söylemezsem yarın Allah’ın huzurunda bunun hesabını veririm.”
MA / Emrullah Acar
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***