Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Bizim içimizdeki bu DEM Parti, 24 Nisan’ı Türkiye’de Türkiye’yi soykırımla suçlarken, Paşinyan Türkiye’yi soykırımla suçlayanları suçladı. Yani Paşinyan aslında bunlardan bu DEM Parti’den daha yakın, Paşinyan DEM Parti’nden daha dost. DEM Parti de bütün yöneticileriyle 24 Nisan’da Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçladı. Paşinyan’dan bize dost olur mu, olmaz. Ama Paşinyan bunlardan daha iyi bak… Ben size söyleyeyim, bunlar Paşinyan’dan daha düşman bize. Çok açık ve net” dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin dünya ülkeleri ile kıyaslandığında orman yangınlarına müdahalede “önde gelen” ülkelerden olduğunu vurgulayan Destici, “Yani hem uçak sayımız, hem helikopter sayımız, hem diğer sayılarımız artmalı. Yani her olasılığa karşı, her ihtimale karşı en yüksek düzeyde hazırlıklı olmalıyız. Yani gerekiyorsa milletimiz de bunu karşılamaya hazır. Biz 85 milyonuz. 1 lira versek 85 milyar yapar. Bütün bu açıkları kapatır” ifadelerini kullandı.
“Özellikle 15 yaş üstü olup da bu tür suçları işleyenler büyüklerin grubunda yargılanmalı”
Ahmet Minguzzi ve Hakan Çakır cinayetlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Destici, “Bu cinayetleri gerçekleştiren organize suç yapılarında bazı yaş gruplarını peşinen suçsuz saymak yerine failin dediği fiilin suç olduğunu idrak edip etmediklerinin esas alındığı bir yasal düzenlemeye mutlaka ivedilikle gidilmelidir. Özellikle 15 yaş üstü olup da bu tür suçları işleyenler büyüklerin grubunda yargılanmalıdır. Bu tip vahşi suçlar için olayın işleniş şartları ve şekli de dikkate alınarak muhakkak ama muhakkak tahliyetsiz müebbet ve idam cezaları mutlaka hukuk sistemimize girmeli ve uygulanmalıdır” diye konuştu.
“Türkiye’nin kaderi ne Tel Aviv’de ne Kandil’de yazılır; kaderimizi yalnızca milletimiz ve Allah çizer”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye temasları sonrası yaşanan gelişmelere dikkati çeken Destici, YPG’nin Suriye’deki “olumsuz tavırlarıyla” süreci sabote ettiğini savunarak, “PYD/YPG’nin devletleşme hedefi Türkiye için kırmızı çizgidir. Bu hedefe asla izin verilmeyecektir” dedi.
DEM Parti tarafından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yönelik açıklamara tepki gösteren Destici, “Türkiye’nin Dışişleri Bakanı’na yapılan hadsizlik, doğrudan devlete yapılmıştır. Bu tür tehditler milletimizin iradesini teslim alamaz” ifadelerini kullandı. ”Çözüm sürecinin Türkiye’yi nasıl bir tuzağa sürüklediğinin” bugün net şekilde görüldüğünü söyleyen Destici, geçmişteki hatalı dış politikaların benzerinin Suriye’de tekrarlanmasına kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.
”Türkiye’nin kaderi ne Tel Aviv’de ne Kandil’de yazılır; kaderimizi yalnızca milletimiz ve Allah çizer” diyen Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece süreç yüzünden barış değil, bir çatışmasızlık hali var”
”ABD Sentcom’un himayesindeki PKK ve sınırımızın ötesindeki türevler hala sahada güçlü, PYD, SDG, federal yapı peşinde, içeride üretilen, hala masalcı barış ve entegrasyon söylemleri sadece sahte bir barış algısı yaratıyor. Gerçek barışı getirmiyor. Çünkü karşımızdakiler gerçek barış istemiyor. Onlar devleti bölmek istiyor. Ayrı bir devlet kurmak istiyor. Yani bunu anlamak için çok da zeki olmaya gerek yok. Her şey gün gibi ortada. Bunu görüyoruz. Türkiye’nin sınır güvenliği ve milli çıkarları propaganda ve idealist tiyatrolarla değil sahadaki gerçekler ve stratejik değerlendirme ile korunabilir. Dikkat edelim. PKK sembolik bir göz boyama ve bir basın açıklaması dışında silah falan bırakmadı. Hala silahlı bir örgüt olarak varlığını devam ettiriyor. Kendisini feshetmedi. AK Parti sözcüsü de buna vurgu yaptı geçtiğimiz hafta. Yani Suriye’nin kuzeyindeki zaten bırakmıyor da Kandil’deki de bırakmadı. Irak’takiler de bırakmadı. Sadece süreç yüzünden barış değil, bir çatışmasızlık hali var. Hepsi o kadar.
PKK hala silah bırakmış değil. KCK ve bağlı yapılar Türkiye’ye meydan okumaya devam ediyorlar. Her gün yeni bir açıklama yapıyorlar. Ayrılıkçı çeteler bu süreçten yüz bularak şehirlerde, turizm beldelerinde toplu yaşam alanlar toplu yaşam alanlarında toplumu ajite edecek şekilde her türlü şımarıklık ve küstahlıkları yapmaya devam edip iç barışı zorluyorlar. Bu tablo geçmiş çözüm sürecinde yaşananların bir tekrarı riskini taşıyor. PKK’nın siyasi uzantısı DEM’in hukuki dokunulmazlık talebi bu süreçte yaptıkları ve yapacakları hukuksuzlukların gelecekte bir hesabının olacağını iyi bildikleri içindir. şimdiden koruma istiyorlar. Günü geldiğinde hainler bedelini mutlaka ödeyecekler. Burunlarından fitil fitil getirilecek.
“Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimize karşı bir psikolojik savaş sürdürüyorlar”
Pazar günü PKK’nın sözde siyasi partisinin sözde eş başkanlarına birinin bir programda İstiklal Marşı okunurken yaptığı şaklabanlıkları izlemek zorunda kaldık. Onun için bir kere daha diyoruz. PKK silah falan bırakmadı. Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimize karşı bir psikolojik savaş sürdürüyorlar. Bunu da ilk eylemlerinden bugüne kesintisiz bir şekilde küresel emperyalist güç odaklarının yönlendirmeleri ve destekleriyle yapıyorlar. Herkese soruyorum. Dünyanın herhangi bir ülkesinde katıldıkları resmi bir programda o ülkenin bayrağına milli marşına saygısızlık yapabilirler mi? Bugüne dek yaptılar mı? Bu tip bir saygısızlığı akıllarına dahi getirebilirler mi? Almanya’da İngiltere’de, Rusya’da, ABD’de, Fransa’da, İtalya’da bundan sonra Almanız demeyeceksiniz. Almanyalıyız diyeceksiniz. Deyin bakalım ne olacak? Rus değilsiniz, Rusyalısınız. İngiliz değilsiniz, İngilterelisiniz. Fransız değilsiniz, Fransalısınız. Deyin bakalım size ne diyecekler, ne olacak? Bakalım herhangi bir ülkede bu zırvaları dile getirenlere normal insan muamelesi yapacaklar mı? Milletimize ve değerlerimize saygı göstermeye imtina eden insanlara saygı göstermek milletimize ve değerlerimize saygısızlıktır. Teröristte terörist, katile katil, haine hain, alçağa alçak demeye cesaret edilemediği sürece teröristler, katiller, hainler, alçaklar insan sıfatıyla Aramızda dolaşmaya, Türkiye Cumhuriyeti’yle, Türk milletiyle, bayrakla, ezanla, istiklal marşımızla alay etmeye devam edeceklerdir. Bunlara müsaade etmemeliyiz.
“Üç beş hainin ülkemizi parçalamasına izin vermeyeceğiz”
Bu bize dokunuyor. Bu milletimizin kanına dokunuyor. Herkesi uyarıyorum. Milletin kanına dokunan işlerden uzak durulsun, yoksa sonu kanla biter. Evet. Ne diyor milli şairimiz? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Evet, ülkemize alçakları uğratmayacağız. İçimizde olan alçakları da inşallah söküp atacağız. Tehdit bitmedi, sadece deri değiştirdi. Biz vatanımızı sokakta bulmadık. Emlak ofisinden de almadık. Devletimizi ABD’nin bağışladığı on binlerce tır silahla da kurmadık. Üç beş hainin ülkemizi parçalamasına izin vermeyeceğiz. Biz Kürt’üyle Türkmen’iyle, Alevisi’yle, Sünnisi’yle biriz, beraberiz ve Türk milletinin ayrılmaz parçalarıyız. Tüm hainler ve siyasi bölücüler duysun ki rüzgâr eken fırtına biçer, o günlerde yakındır.”
”Paşinyan, bu DEM Parti’nden daha dost”
Bir soru üzerine, Ermenistan-Azerbaycan barış süreciyle ilgili Türkiye’nin ve Türk milletinin barışı savunduğunu vurgulayan Destici, şunları kaydetti:
“İki ayrı devlet olsak da bir millet olduğumuz muhakkak olan Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi 30 yıla yakın bir süre Ermeni işgali altında kaldı. Bu Ermenistan’ın kendi başına yapabileceği bir şey midir? Emperyalist küresel güçlerin o dönem Rusya başta olmak üzere diğer devletlerin destekleriyle oldu. Yoksa Ermenistan kim? 3 3,5 milyoncuk bir şey, yani Azerbaycan orayı tükürüğüyle boğar. Ve nitekim boğdu da… Ama onun ötesinde Ermenistan’ın şu andaki Devlet Başkanı bu gerçekleri biliyor. Mesela, sözde Ermeni iddialarının olduğu 24 Nisan’da Türkiye ve Ermenistan bayrakları yakanları suçladı. Bizim içimizdeki bu DEM Parti, 24 Nisan’ı Türkiye’de Türkiye’yi soykırımla suçlarken, Paşinyan Türkiye’yi soykırımla suçlayanları suçladı. Yani Paşinyan aslında bunlardan bu DEM Parti’den daha yakın, Paşinyan DEM Parti’nden daha dost. DEM Parti de bütün yöneticileriyle 24 Nisan’da Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçladı. Paşinyan’dan bize dost olur mu, olmaz. Ama Paşinyan bunlardan daha iyi bak… Ben size söyleyeyim, bunlar Paşinyan’dan daha düşman bize. Çok açık ve net.”