Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “AK Parti, DEM, MHP birlikte yürümeye karar verdik” sözlerini ve “anayasa ittifakı” açıklamasını t24’e değerlendirdi.
“Türkiye’nin yüzyıllık meselesini sadece üç parti oturarak çözebilir mi? Öyle bir şey olabilir mi? Kim bunu demiş? Biz her seferinde muhalefetin olmadığı, toplumun rıza göstermediği bir barış, bir süreç olmaz diyoruz. Sanırım kendimizi yeterince anlatamıyoruz ya da anlatıyoruz ama duyuramıyoruz.” diyen Bakırhan, “Sayın İmamoğlu’na şunu söylemek isterim. İçeride olmasının sebebi kendi çeperimizden bakmamızdır. Masada Cumhuriyet Halk Partisi olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak.” ifadelerini kullandı.
DEM Parti’nin zaman zaman diğer partilerle seçim iş birlikleri yaptığını hatırlatan Tuncer Bakırhan, ardından şunları söyledi: “Dönem dönem yollar seçim ya da benzeri noktalarda kesişiyor. Kent Uzlaşısı’nda, Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi. Bazen de toplum buluşturuyor, toplumun kendi öncelikleri siyaseti bir yerlere çekiyor. Ama bunların dışında biz de bağımsız, kendi özgünlüğümüze uygun bir siyaset yürüttük. Allah aşkına Türkiye’yi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Tülay Hatimoğulları, Keskin Bayındır, Çiğdem Kılıçgün Uçar yönetemez mi? Neyimiz eksik onlardan? Kim nereden çıkarıyor bizim birilerine eklemleneceğimizi, birilerinin siyasetini destekleyeceğimizi? Niye biz yönetmeyelim? Biz Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni Ankara Büyükşehir’den kötü mü yönetiyoruz? Bizim 25 yıllık yerel yönetimler deneyimimiz var. Tek bir arkadaşımızın bir yolsuzlukla anıldığını duydunuz mu? Biz halkla birlikte yönetiyoruz. Şeffaf, demokratik, herkesi kapsayan bir mantıkla. Bugün Türkiye, silahların bırakıldığı tarihi ana yoğunlaşmalıdır. Kürt meselesinin demokratik çözümüne odaklanmalıdır. Hepimizin nefes alacağı demokratik bir zemin oluşmasına odaklanmaktır. Daha işin başlangıcındayken üç yıl sonra yapılacak seçimlerde kimin nerede alacağını söylemek bizi tarif etmiyor.”
Bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek
Tuncer Bakırhan, anayasa tartışmalarına ilişkin de konuştu:
Anayasayı toplumsal bir sözleşme olarak tarif ediyoruz. Yani bir partinin kendisini dayatmasıyla diğer partilerin ya da toplumun kabul edeceği bir şey midir Anayasa? Ülkenin gelecek on yıllarını belirleyecek bir toplumsal sözleşmeyi bir parti kendi çıkarına, geleceğine göre hazırlarsa diğerleri buna uyar mı, uymak zorunda mıdır?
Türkiye kamuoyuna şunu da söylemek isterim; bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek. Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, kadın yoksa, gençlerin geleceğine dair umut vaat eden şeyler yoksa, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı yoksa, ekonomide adalet yoksa, doğa kırım devam ediyorsa kim buna evet der? DEM Parti buna ‘evet’ der mi?
Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım.’ Bak buna saygı gösteririm.
Muhalefet kimliğimizi koruyacağız
Biz bir muhalefet partisiyiz. Muhalefet etme gerçekliğimiz devam ediyor. Bu süreç başarılı da olsa biz muhalefet kimliğimizi koruyacağız. Maden yasası gelince yine karşı duracağız. Emekçilerle ilgili bir şey varsa yine destekleyeceğiz. Ama elbette kaygının olması gayet normal. Ama kaygı adı altında ‘Bu süreç birini seçtirme sürecidir, bir pazarlık vardır’ denmesini kabul edemeyiz.
Takiye yapan kaybeder
Açık söylüyorum, bu süreç iyi gitsin diye çalışıyoruz, ter döküyoruz. Tülay Başkan’la ve bütün yönetimimizle birlikte. Bu süreci bozan, taktik yaklaşanlar emin olun kaybeder. Toplum artık bu mesele çözülsün diyor. Rahat nefes alalım, kavga olmasın, gürültü olmasın istiyor. Gereklerini yerine getiren kazanır, büyür. Siyaset yapan, takiye yapanlar da kaybeder. Önümüzdeki seçimler de bunu test edeceğimiz sonuçları ortaya koyar.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***