Halkın Demokratik Kongresi (HDK) operasyonu kapsamında 22 Şubat’ta tutuklanan ve 160 gündür tutuklu olan gazeteci Ercüment Akdeniz, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme başkanı avukat sayısını 3 ile sınırladı 4. avukatın savunma yapmasına izin vermedi. Akdeniz savunmasında, “Demokratik eylem yapma hakkım suç çemberine sokulmaya çalışılmaktadır. Ben, PKK/KCK gibi herhangi bir örgütün üyesi değilim. Bu örgütlere üst düzey yönetici yetiştirdiğim doğru değildir. Tapelerde Emek Partililerle görüşmelerim dışında hiçbir şey yok. KCK sözleşmesinden bahsediliyor. Bu sözleşme ne beni ne de EMEP’i bağlar” ifadelerini kullandı. Akdeniz’in avukatlarından Özgür Urfa savunmasında, “Müvekkile dönük olarak dosyasının içinde HDK’nın örgüt şeması göremedik. En azından müvekkilin içinde yer aldığı bir şema göremedik. Müvekkilin bütün konuşmaları toplanmış ama EMEP ile ilgili parti faaliyetleri dışında bir unsur içermeyen konuşmalar olduğu ortaya çıkmıştır. Suçluluğu ispat edilemediği gibi suçsuzluğunu ortaya çıkardı.” diye konuştu. Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, Akdeniz hakkında tutukluluğa devam kararı verdi. Duruşma 23 Ekim’e ertelendi.
Tutuklu gazeteci Ercüment Akdeniz bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Duruşmayı; HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, TİP Milletvekili Ahmet Şık, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, HDP bir önceki dönem Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, ve Oya Ersoy, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Jiyan Tosun, DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Çınar Altan, DİSK Basın-İş, RSF, Türkiye Gazeteciler Sen, MLSA, Cumartesi Anneleri, göç dernekleri, insan hakları savunucuları, yazarlar ve çok sayıda gazeteci izledi.
Akdeniz salonda alkışlarşa karşılandı
Duruşma salonuna gelmesiyle salonda bulunan destekçileri Akdeniz’i alkışladı.
Avukatlar duruşmanın büyük salona alınmasını ve avukat sayısının artırılması talep etti; mahkeme başkanı reddetti
Duruşma başlamadan Akdeniz’in avukatlarından Özcan Karakoç, mahkeme başkanının duruşmayı büyük salona almasını talep etti. Avukatlar mahkeme başkanının savunma avukatlarının sayısını 3 ile sınırlandırmasına tepki gösterdi. Avukatlara “Kanun bu şekilde, ne yapabilirim?” diyen mahkeme başkanına avukatlar, “Sınırlanabilir yazıyor, sınırlanır denmiyor” diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı büyük salona almayı ve avukat sayısının 4’e çıkarılması taleplerini reddetti. Mahkeme başkanı itirazlara rağmen 4. avukatın adını mahkeme zaptına yazmayı reddetti.
Akdeniz: İddianame zamanın ruhuna olay akışına ters bir paradoks içermektedir
Taleplerin reddedilmesinin ardından savunmasına başlayan Akdeniz, şöyle konuştu:
“Kasvetli hava biraz dağılsın, herkese günaydın. 2010 yılında gazeteciliği başladım Evrensel gazetesinin haber müdürüydüm hâlâ İlke TV’de programcılık yapıyorum. 3 kez basın ödülüne layık görüldüm. Göç alanında sempozyumlara davet edildim ve bu alanda yayımlanan 5 tane kitabım bulunmaktadır. EMEP’te Genel Başkan oldum. Şu anda ise gazeteci ve yazar olarak görev almaktayım. Yaklaşık 160 gündür tutukluyum. 3 gün de emnyiet sürecimi dahil edersek 163 gün özgürlüğüm elimden alındı.
“Bana saati geldiğinde evimin basılacağını söylediler”
Demokratik eylem yapma hakkım suç çemberine sokulmaya çalışılmaktadır. Alnım açık başım diktir gazeteciler hakkaniyet neyse onu söyler. Kolay ve daha anlaşılır bir takip için iddianamedeki olay akışını baz lacağım. 30 saat kadar sivil polis otosunda bekletildim. Bana saati geldiğinde evimin basılacağını söylediler. Ellerinde levye ile bir gazeteci ve parti başkanlığı yapmış birinin evine girdiler. Bunlara göre ‘HDK bir terör örgütünün sivll yapılanmasıdır’. Benim Genel Başkanlığını yaptığım Emek Partisi beni HDK’da görevlendirmemiş hatta bir süre sonra deklarasyon ile HDK yapılanmasından ayrılma kararı almıştır.
“HDK devlet tarafından da tanınan bir oluşum”
İddianame zamanın ruhuna, olay akışına ters bir paradoks içermektedir. MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli, DEM sıralarına gidip el sıkıştı. Bahçeli, ‘Öcalan gelsin mecliste konuşsun’ dedi. Gözaltına alınmamızdan 1 hafta sonra Öcalan’ın mesajıyla silah bırakma çağrısı yapıldı. Süleymaniye’de silah yakıldı. Bildiğimiz üzere burayı devlet de izledi. Orada HDK eş sözcüsü Meral Danış Beştaş da yer alıyordu. Geldiğimiz son noktada ise Meclis’te kurulan komisyona DEM Parti’dan gidecek siyasetçilerin tamamı ya HDK üyesi ya da bir zamanlar HDK üyeliği bulunuyor. HDK devlet tarafından da tanınan bir oluşum. Suçlamaların zemini siyasi olduğu için böyle bir konuşma yapıyorum.”
“Böyle bir durumda bundan emniyet güçlerinin haberinin olmaması mükün olamaz”
İddianamede yıllar öncesinden kayıtlar sunulduğunu söyleyen Akdeniz savunmasına şöyle devam etti:
“Gezi Parkı olayları zamanında hakkımda dava açıldı. 25 sanıklı bu davadan hepimiz beraat ettik. Fatih’te açtığımız çözüm süreci çadırı suç unsuru olarak gösterilmiş. Bu çadır 3-4 gün orada açık durdu. Böyle bir durumda bundan emniyet güçlerinin haberinin olmaması mükün olamaz.
Gerekçe olarak HDK içerisinde yürüttüğüm faaliyetler gösterilmiş. 14 kişi ile yaptığım telefon görüşmeleri gösterilmiş. İddianamede sunulan EMEP’in iç görüşmeleri koyulmuş.
Ben PKK/KCK gibi herhangi bir örgütün üyesi değilim. Bu örgütlere üst düzey yönetici yetiştirdiğim doğru değildir. Tapelerde partililerle görüşmelerim dışında hiçbir şey yok. KCK sözleşmesinden bahsediliyor. Bu sözleşme ne beni ne de EMEP’i bağlar.”
“Suç unsuru varsa onu yazacaksınız, yoksa bu nasıl iddianameye girilebiliyor?”
“Yasal partiler miting tertipler. Burada bir suç unsuru varsa onu yazacaksınız. Yoksa bu nasıl iddianameye girilebiliyor.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi yani SBKP benim iddianameme MLKP olarak yazılmış. Bu akıl alır gibi değil. İddianame böyle maddi hatalarla dolu. Gazetecilik içinde şu vardır. Biz konuşmaların arkasını önünü bilerek haber yaparız. Bu iddianame ise maddi hata ve tutarsızlıklarla dolu”
Tanıklar, Akdeniz’i tanımadığını belirtti
Duruşmada Akdeniz’in savunmasının ardından tanık beyanlarına geçildi. İlk tanık 14 yıl önce emniyette verdiği ifade hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Ercüment Akdeniz’i tanımam. Yalnızca yazdığı yazılardan bilirim. HDK üyeliği konusunda bir fikrim yok. İfadeler bana ait değil. Kollukta verdiğim ifade bana okunmadı, ben böyle bir şey söylemedim.”
Akdeniz’i tanımadığını ve ifadesini hatırlamadığını söyleyen başka bir tanık da şöyle konuştu:
“Ercüment Akdeniz’i tanımıyorum. İfademi hatırlamıyorum. Aradan 14 sene geçmiş hatırlamam mümkün değil.”
Diğer tanık SEGBİS bağlantısı ile mahkemeye bağlanamayınca avukatların savunmalarına geçildi.
Av. Akdeniz: Mahkeme başkanı huzurunda dinlenmeyen bir delil üzerinden tutukluluk ya da karar veremez
Mahkemede babası Ercüment Akdeniz’i savunan Avukat Umut Akdeniz şu ifadeleri kullandı:
“Müvekkil hakkında basit şüphe nasıl oluştu, tek bir belge yok. Savcı ilk iletişim talebine gerekçe olarak ‘şüphelilerin suç delilleriyle yakalanabilmesi ve başka türlü delil etme imkanı bulunmadığı anlaşıldığından’ demiş. Savcı önce bir araştırma yapacak, sonra iletişim tespiti talep edecek. Oysaki savcının bu talebinden önce herhangi bir araştırma olmadığı gibi basit şüphe oluşturan herhangi bir olgu da yok.
2014 yılında tape kayıtları iptal ediliyor. Bu tape kayıtları hakkında kimin emir verdiği yok. İddia makamının görevi bir şekilde 2 polise veriliyor. CMK’da açık bir şekilde yazar. Mahkeme başkanı huzurunda dinlenmeyen bir delil üzerinden tutukluluk ya da karar veremez.
Bir gazetecilik faaliyetinin silahlı terör örgütü üyeliği ile ilişkilendirilmesi nasıl mümkün olabiliyor anlayamıyorum. O dönem yabancı basın ve hükûmete yakın yayın organları da Gezi Parkı’nın haberlerini yaptı. Orada yer alan bu kişileri de mi yargılayacağız o zaman.”
Urfa: Suçluluğu ispat edilemediği gibi suçsuzluğunu ortaya çıkardı
“Örgütlü faaliyeti açıklayan Av. Özgür Urfa “Bir suç örgütünün belirli unsurları taşıması gerekmektedir. Kanunda suç sayılan faaliyetleri amaç edinmelidir. Gerekli araçları kullanması gerekir. En az 3 kişiden oluşmalıdır” dedi. Urfa’nın sözünü kesen mahkeme başkanı “PKK bu şartları karşılamıyor mu?” diye sordu. Yanıt olarak Urfa, “Örgütün tanımını okuyorum” dedi.
Yeniden söz alan Urfa sözlerine şöyle devam etti:
“HDK faaliyetlerine devam eden bir oluşum. İstanbul’un göbeğinde tabelası var. Hiçbir silahlı terör örgütün Taksim gibi bi yerde binasının olması gibi bi şey mümkün olamaz diye düşünüyorum.
Müvekkile dönük olarak dosyasının içinde HDK’nın örgüt şeması göremedik. En azından müvekkilin içinde yer aldığı bir şema göremedik. Müvekkilin bütün konuşmaları toplanmış ama EMEP ile ilgili parti faaliyetleri dışında bir unsur içermeyen konuşmalar olduğu ortaya çıkmıştır. Suçluluğu ispat edilemediği gibi suçsuzluğunu ortaya çıkardı.
Müvekkil yaklaşık 5,5 aydır 13 yıl önceki siyasi ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutukludur. Tanıklar huzurunuzda dinlendi. Toplanacak tüm deliller toplandı. Müvekkilin kaçma tehlikesi yok.”
Karakoç: 4. avukat arkadaşımızın savunma yapmasını engellediniz
Savunmasına başlayan Av. Özcan Karakoç “Duruşmanın başında 4. avukat arkadaşımızın savunma yapmasını reddettiğiniz için onun kısmını da ben okuyacağım. Avukat Ziya Çelik hâlâ salonda ancak savunma hakkını kullanamıyor” diyerek mahkemeye tepki gösterdi.
Savcı tutukluluğun devamını istedi
Savcı mahkemede dinlenemeyen tanığın dinlenmesi ve Akdeniz’in tutukluluğuna devam kararı verilmesini talep etti.
Karar öncesinde arbede yaşandı; mahkeme, tutukluluğun devamına karar verdi
Aranın ardından hâkim kararını açıklamak için avukatları salona aldı. Basın ve desteğe gelen kişilerin salona alınmaması üzerine arbede yaşandı.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Akdeniz’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma 23 Ekim’e ertelendi.