DOÇ. MAHMUT AKPINAR | YORUM
Trump Putin yakınlaşması ne anlama geliyor? Rusya ile ABD’nin buzları eritip iyi ilişkiler geliştirmesinin sebebi nedir?
Son dönemde ve hızla gelişen ABD-Rusya yakınlaşmasını izah için Trump ile Putin’in “benzer kumaşlara sahip liderler” olmasından başlayan pek çok spekülasyon yapılabilir. Ancak ben ABD’nin Rusya ile yakınlaşmasının rasyonel taraflarının olduğunu, iradi ve planlı bir tercihin varlığını düşünüyorum. Trump’ın Rusya politikalarındaki sert dönüşü ABD siyasetinin gereği olarak yaptığı kanaatindeyim.
Demokratlar döneminde Ukrayna karşısında Rusya’ya yaptırımların uygulanması, Rusya’nın geri püskürtülmeye çalışılması ABD’nin ve Avrupa’nın ortak politikasıydı. Rusya’nın Ukrayna’da batağa saplanması, gücünün test edilmesi, Avrupa’ya tehdit olmaması stratejisi vardı. Nitekim global güç olma davasındaki Rusya’nın sanıldığı kadar güçlü olmadığı, Ukrayna‘yı bile yenmekte zorlandığı ortaya çıktı. Trump‘ın Putin lehine dönüşü, Ukrayna’ya askeri, istihbari desteği kesmesi Putin’e nefes aldırdı.
ABD’nin Çin’i Kuşatma Stratejisi ve Rusya’nın Konumu
Rusya-Ukrayna savaşında gözden kaçan bir nokta var. Bu süreçte, “Avrupa’nın güvenliğini sağlayalım, Rusya’yı durduralım!” derken, dünyanın en büyük yeraltı zenginliklerine petrol ve gaz rezervlerine sahip, en geniş ülkesi Rusya, Çin’e terk edildi. Ukrayna savaşı sürecinde izlenen sert politikalar, Rusya’yı Batı’dan koparıp Çin’e mahkûm etti. Bu konuyu “Rusya Çin’in kucağına mı itiliyor?” başlıklı yazımızda ele almıştık.
Oysa ABD, küresel hegemonyasını sürdürmek ve Çin’i çevrelemek için uzun vadeli bir strateji izliyor. Eğer Washington önümüzdeki 10-15 yıl içinde Çin’i çevreleme politikasında başarısız olursa, süper güç olma iddiasını sürdüremeyeceğini biliyor. Başarılı olabilmesi için Çin’in hareket alanını daraltması gerekiyor. Rusya’nın Çin ile ittifakını bozmak bu amaca yönelik kritik bir adım. Rusya ve Çin’in her zaman dostane ilişkiler içinde olmadığı düşünüldüğünde, ABD’nin Moskova’yı Pekin’den uzaklaştıracak hamleler yapması mantıklı görünüyor.
Rusya’nın coğrafi konumu belirleyici faktör. Çin’i çevrelemek için ABD’nin Rusya’ya ihtiyacı olduğunu haritaya bakarak anlamak mümkün. Çin’in kuzeyinde ve doğusunda nüfusu az, zengin doğal kaynaklara sahip geniş Rusya toprakları bulunuyor. Batısında SSCB’den kopan Rusya etkisindeki ülkeler var. Bugün Rusya, Batı’nın yaptırımları nedeniyle Çin’e bağımlı hale gelmiş durumda.
Moskova, gaz ve petrolünü Batı’ya satamaz olunca Çin’e yönelmek zorunda kaldı. Ancak bu ticari ilişki, Pekin’in Moskova’yı giderek daha fazla kontrol altına almasına neden oluyor. Rusya, Çin ile askeri ve ekonomik iş birliğini artırsa da bu, eşit düzeyde bir ortaklık değil. Çin, Rusya’nın zayıflamasını fırsata çevirerek enerji kaynaklarını daha ucuza kapatıyor ve Moskova üzerindeki etkisini artırıyor. Çin, Rusya’yı ekonomik olarak desteklerken, uzun vadede Rusya’nın siyasi ve askeri manevra alanını daraltabilir. İlerleyen yıllarda Rusya’nın Çin’le rekabet edebilmesi, hayır diyebilmesi mümkün olmayacaktır.
Peki, Rusya bunu göremiyor mu? Elbette görüyor. Ancak kısa vadeli pragmatizm, Moskova’nın Çin ile ilişkilerini sürdürmesini zorunlu kılıyor. Batı, Ukrayna Savaşı sonrası Rusya ile tüm bağları kopardığı için Kremlin’in başka seçeneği kalmadı.
Tarihi Çin-Rusya Rekabeti ve Toprak Anlaşmazlıkları
Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler 17. yüzyıla kadar uzanıyor. Çarlık Rusyası’nın Sibirya’yı genişletmesiyle başlayan bu süreç, Çin ile ilk büyük anlaşmazlıkları doğurdu. 1689’da Rusya ve Qing Hanedanı arasında imzalanan Nerçinsk Antlaşması, Amur Nehri bölgesini Çin’e bırakırken, Rusya’nın Doğu Sibirya’daki hakimiyetini kabul ettirdi.
Ancak 19. yüzyıl boyunca Rusya, Çin üzerindeki baskısını artırdı ve zayıflayan Qing Hanedanı’nı kullanarak önemli toprak kazanımları elde etti. 1858’de Aigun Antlaşması ve 1860’ta Pekin Antlaşması ile Rusya, bugünkü Uzak Doğu topraklarını Çin’den aldı. Vladivostok’un kontrolünü ele geçiren Rusya, Çin’in Pasifik’e çıkışını büyük ölçüde engelledi. Bu dönem, Çin’in Batı ve Rusya karşısında “Aşağılanma Yüzyılı” olarak adlandırılır ve Çinli milliyetçiler için hala derin bir yaradır.
Tarihi rekabetin izleri 20. yüzyılda da devam etti. Soğuk Savaş döneminde, Mao Zedong ve Sovyet lideri Nikita Kruşçev arasında büyük bir ideolojik ayrılık yaşandı. 1969’da Sovyetler Birliği ve Çin, Ussuri Nehri Sınır Çatışmaları olarak bilinen ciddi bir askeri gerilim yaşadı. Sovyetler, Çin’in nükleer tesislerine önleyici saldırı düzenlemeyi bile düşündü. Bu gerilim, Çin’in Batı ile daha yakın ilişkiler kurmasına ve 1972’de Nixon’un Pekin ziyareti ile ABD-Çin yakınlaşmasının başlamasına yol açtı.
Bugün Rusya ve Çin arasında doğrudan bir sınır çatışması yaşanmıyor olsa da, tarihsel anlaşmazlıklar ve Çin’in genişleme stratejileri Moskova için uzun vadede risk oluşturuyor. Sibirya ve Rusya’nın Uzak Doğu bölgeleri büyük yeraltı zenginlikleri nedeniyle Pekin’in iştahını kabartabilir. Rusya zaafa düşerse Çin buraları ucuz ve bol yeraltı kaynaklarına sahip genişleme alanı olarak görebilir.
Tarih boyunca Çin ve Rusya, jeopolitik olarak birbirlerine rakip olmuşlardır. Bugün ekonomik ve siyasi çıkarlar nedeniyle bir ortaklık kursalar da, bu iş birliğinin uzun vadede süreceğine dair bir garanti yoktur. Çin’in ekonomik ve askeri olarak güçlenmesi, özellikle Sibirya ve Orta Asya’daki Rus etkisini tehdit edebilir.
Rusya’yı Çin’den koparmak ve gerçekten Çin’i çevrelemek isteyen Washington, Rusya ile yeniden diplomatik bir denge kurmak zorundadır. Bu gerçekleri ABD ve Rus stratejistlerin gördüklerini düşünüyorum. Kanaatimce Trump’tan öte ABD devlet aklı Rusya’yı Çin’den koparmak için Ukrayna’yı feda ediyor. Putin bir hamlede Çin’i kenara itip ABD ile kuzu sarması olmaz elbette. Denge politikası izler, çıkarlarını maksimize etmeye çalışır. Ama Putin veya herhangi bir Rus stratejistin orta ve uzun erimde yükselen Çin’i ancak ABD ittifakıyla durdurabileceğini anlamadığını düşünmek naiftik olur.
Son uygulamalar ve Trump’ın politikaları gösteriyor ki ABD için öncelik Avrupa’nın güvenliği değil. Çin’in kendisine rakip ve tehdit olmasını engellemek ve buna dair tedbirler almak. Trump’ın Rusya ile geliştirdiği angajmanlar Avrupa’yı tedirgin etse de kendi içinde bir mantığı, izahı var.
Bu denklemde Avrupa’ya, kendi güvenliğini ABD’siz sağlamak düşüyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***