ENSAR NUR | TR724 STRAZBURG
Strazburg’da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2019’da Meriç nehrinde geri itilen (pushback) bir Türkiye vatandaşının şikayetini ele aldığı kararında Yunanistan’ı mahkum etti.
AİHM, Yunanistan sınır yetkilileri tarafından Türkiye’ye geri itilen 1992 doğumlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı A.R.E.’nin başvurusunda Yunanistan’ı mahkum etti ve 20 bin Euro tazminat ödenmesine hükmetti.
Mahkeme, A.R.E.’nin Türkiye’ye geri gönderilmesi nedeniyle Sözleşme’nin 3. maddesinin (işkence yasağı) ve 3. maddesiyle bağlantılı olarak 13. maddesinin (etkili başvuru hakkı) ihlal edildiğine; A.R.E.’nin Türkiye’ye geri gönderilmeden önce tutuklanması nedeniyle Sözleşme’nin 5. maddesinin 1, 2 ve 4 fıkralarının ihlal edildiğine; ve Sözleşme’nin 2. ve 3. maddeleriyle bağlantılı olarak (geri gönderme sırasında yaşam riski ve kötü muamele) Sözleşme’nin 13. maddesinin (etkili başvuru hakkı) ihlal edildiğine karar verdi. Ayrıca Mahkeme, 1’e karşı 6 oyla, kendi başına Sözleşme’nin 2. ve 3. maddelerinin (geri gönderme sırasında yaşam riski ve kötü muamele) ihlal edilmediğine hükmetti.
AİHM, Yunanistan’ın A.R.E.’ye 20 bin Euro tazminat ödemesine karar verdi.
AİHM, bir Afganistan vatandaşının yapmış olduğu başka bir geri itme başvurusunu ise, başvuranın gerekli deliller sunamaması ve hikayesinin çelişkili olması nedeniyle kabul edilemez buldu.
Ne olmuştu?
2019 yılında cemaat davaları kapsamında hapis cezasına çarptırılan A.R.E. uluslararası koruma talep etmek amacıyla Türkiye’den Yunanistan’a geçmişti. Meriç Nehri’ni geçtikten sonra Yunan polisi tarafından gözaltına alınmıştı.
Polis merkezinde sığınma talebinde bulunan A.R.E., Yunanistan’a geçtikten bir gün sonra, 5 Mayıs 2019’da, iki yunan polis memuru tarafından eşyaları alınarak başka kişilerle bir şişme bota bindirilmiş ve Türkiye tarafına geri itilmişti.
Türkiye tarafında tutuklanarak cezaevine gönderilen A.R.E., insan hakları sözleşmesine aykırı bir şekilde geri itildiği için Yunanistan’dan şikayetçi olmuştu. Başvuran, hukuka aykırı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ve Türkiye’ye geri gönderilmesinin hayatı için risk oluşturduğunu, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele teşkil ettiğini belirtmişti.
AİHM: Yunanistan sistematik geri itme uyguluyor
AİHM, kararda yaptığı değerlendirmelerde, Yunanistan’ın sığınmacıları sistematik bir biçimde Türkiye’ye geri gönderme uygulamasının çok sayıda resmi raporda yer aldığını belirtti.
Yunanistan’ın kara veya deniz sınırlarından geri itildiklerini iddia eden kişilerin şikayetleri ve tanıklıkları temelinde, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi raporları da dahil olmak üzere ilgili raporların Yunan makamlarının oldukça yeknesak bir hareket tarzına sahip olduğunu ortaya koyduğu vurgulandı.
AİHM, ilgili kaynakların çokluğunu, çeşitliliğini ve uyumluluğunu göz önünde bulundurduğunu vurgulayarak iddia edilen olayların yaşandığı dönemde, Yunan makamları tarafından Meriç bölgesinden Türkiye’ye geri itmelerin sistematik bir uygulama olduğunu gösteren ciddi kanıtlara sahip olduğu sonucuna vardığını ifade etti.
Mahkeme’nin kararında yer alan bazı ifadeler şu şekilde:
Başvuranın Türkiye’ye geri itilmesi (3. ve 13. maddeler)
Mahkeme, çeşitli raporlara göre, 2016 yılında Türkiye’deki darbe girişiminin ardından siyasi muhalif olduğu iddia edilen kişilere yönelik risklerin gerçekliğinin şüphe götürmez olduğunu belirtmektedir. Mahkeme, mevcut davanın koşullarında, görevinin, Yunan makamlarının Türkiye hakkında mevcut genel bilgileri kendiliğinden ve uygun bir şekilde dikkate alıp almadığını ve başvurana Yunanistan’da uluslararası koruma başvurusunda bulunması ve kişisel durumunu açıklaması için yeterli fırsat verilip verilmediğini belirlemek olduğunu düşünmektedir. Mahkeme, başvuranın Yunanistan’a Meriç Nehri üzerinden girdiğini ve buradan Türkiye’ye geri itildiğini tespit ettiğini hatırlatmıştır. Mevcut davada davalı Devlet’in, bir kişinin sığınma prosedürüne erişimine izin vermeden geri itilmesinden ibaret olan davranışının, hem iç hukuku hem de uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiği kanaatine varmıştır. Mahkeme, başvuranın, Sözleşme’nin 3. maddesi kapsamında taşıdığı riskler ve dolayısıyla uluslararası koruma başvurusu önceden incelenmeksizin, kaçmakta olduğu menşe ülkesi Türkiye’ye geri itildiğini tespit etmiştir. Mahkeme, başvuranın Türkiye’ye iade edilmesi halinde kötü muamele göreceğine dair korkularını dile getirmesine rağmen, Yunan makamlarının, Sözleşme’nin 3. ve 13. maddelerini ihlal ederek, başvuranın uluslararası koruma talebini görmezden geldiğini kaydetmiştir. (paragraf 279-284)
Başvuranın Türkiye’ye itilmeden önce gözaltına alınması (Madde 5)
Mahkeme, ilgili raporlardan ve bazı üçüncü taraf müdahillerin gözlemlerinden, yasadışı göçmenlerin yakalanması ve ardından gözaltına alınmasının ve hatta bir tür geçici olarak zorla kaybedilmesinin, geri itme uygulamasıyla ilgili olarak gözlemlenen yöntemin bir parçası olduğunun ortaya çıktığını belirtmektedir. Bu bağlamda, başvuranın Yunan makamları tarafından yakalandığının ve daha sonra iddia edilen tarihte Neo Cheimonio sınır karakoluna nakledildiğinin dosyadan açıkça anlaşıldığını, durumunun doğrudan avukat N.O. ile paylaşıldığını ve avukatın da başvuranın kardeşine yer belirleme iğnesini gönderdiğini kaydetmiştir. İspat yükünü taşıyan Hükümet’in, başvuranın iddialarını çürütemediğini kaydetmiştir. Özellikle, iddia edilen tarihte Neo Cheimonio’daki Orestiada sınır karakoluna video-gözetim kameralarının yerleştirilip yerleştirilmediğine dair hiçbir bilgi vermemiştir. Bu nedenle Mahkeme’nin, başvuranın geri gönderilmesi amacıyla gözaltına alındığından şüphe duyması için hiçbir neden bulunmamaktadır. (paragraf 288)
Bu nedenle Mahkeme, başvuranın gayri resmi tutukluluğunun, geri gönderilmesinden önceki bir aşamayı teşkil ettiği ölçüde, Sözleşme’nin 5 § 1 maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı) anlamında herhangi bir yasal dayanaktan yoksun olduğu kanaatindedir. Ayrıca, Sözleşme’nin 5 § 2 maddesi (kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında derhal bilgilendirilme hakkı) ve § 4 maddesi (tutukluluğunun yasaya uygunluğu hakkında derhal karar verilmesi hakkı) ile güvence altına alınan hakları da ihlal etmiştir. Dolayısıyla, bu hüküm ihlal edilmiştir. (paragraf 290-291)
Geri itmede yaşam riski ve kötü muamele (2, 3 ve 13. maddeler)
Geri itmede yaşam riski ve kötü muamele iddialarına ilişkin olarak:
Mahkeme, başvuranın, Meriç Nehri üzerinden Türkiye’ye geri itildiğinde hayatının gerçekten tehlikeye girdiği iddiasını destekleyen herhangi bir ilk bakışta kanıt sunmadığını kaydeder. Mahkeme, başvuranın sınır dışı edilme şeklinin bir sonucu olarak bazı sıkıntılar yaşamış olabileceği ihtimalini de göz ardı etmemektedir. Bununla birlikte, bunların tespit edildiğini varsayarak, sınır dışı edilme şeklinin, başvuranın maruz kaldığı muamelenin Sözleşme’nin 3. maddesi anlamında insanlık dışı veya aşağılayıcı olarak sınıflandırılması için gereken ciddiyet eşiğine ulaşmadığını düşünmektedir. Dolayısıyla, Sözleşme’nin 2. ve 3. maddeleri ihlal edilmemiştir. (paragraf 299-301)
Söz konusu şikayetler için etkili bir hukuk yolunun bulunmamasına ilişkin olarak:
Mahkeme, ulusal hukuk sisteminin, geri itme sırasında işlendiği iddia edilen Sözleşme’nin 2. ve 3. maddelerinin ihlalleri de dâhil olmak üzere, etkili bir hukuk yolu sağlamadığını düşünmektedir. Ayrıca, ilgili kişi tarafından yapılan suç duyurusunun ardından ulusal makamlar tarafından yürütülen soruşturmanın, Sözleşme’nin öngördüğü etkililik şartlarının çok gerisinde kaldığını tespit etmiştir. Dolayısıyla, Sözleşme’nin 2. ve 3. maddeleriyle bağlantılı olarak 13. madde ihlal edilmiştir. (paragraf 304)
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***