ANKARA – DEM Partili Sezai Temelli, Kürt sorununun çözümünün demokratikleşmeden geçtiğine işaret ederek, “Nereden başlamalı? İmralı’dan başlamalı” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi görüşmelerinin sürdüğü Meclis Genel Kurulu’nda da konuştu. Temelli, Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi yaptıkları sıralarda Türkiye’nin SİHA’ları tarafından katledilen gazeteci Nazım Daştan ile Cihan Bilgin’in katledilmesini kınadı. Temelli; “Saldırıyı kınıyorum, lanetliyorum. Artık bunlara bir son verin. Bu savaşa, bu katliama bir son verin. Bu SİHA’ları İHA’ları durdurun” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN’IN SÖZLERİNİ ANIMSATTI
Ortadoğu’daki çatışmalara da değinen Temelli, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın daha 1999 yılında Üçüncü Dünya Savaşı uyarısında bulunduğunu hatırlattı. Ortadoğu’da yaşanan durumun da Öcalan’ın uyarısını yaptığı savaş olduğunu söyleyen Temelli, Öcalan’ın aynı zamanda bu durumun Türkiye için de riskler barındırdığını söylediğini aktardı. Temelli, “İki kutuplu dünyadan çıktığımız andan itibaren aslında yeni bir dünyanın savaş algoritması oluşmaya başlamıştı. Uluslararası kurumlar ve uluslararası bürokrasi bir kutup buldu: Terör. Kavram setine terörü yerleştirdiler. Ve dünyanın jandarması ABD, özellikle Afganistan’dan başlayıp Suriye’ye kadar NATO’suyla bütün ülkelerin jandarması oldu. Çünkü bir düşman lazım. Çatışma lazım” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN Mİ EMPERYALİSTLERİN Mİ GELECEĞİ ÖNEMLİ?’
Yaşanan savaşta en çok Ortadoğu halklarının bedel ödediğini söyleyen Temelli, “Çünkü Ortadoğu halklarının hepsi terörist ilan edildi. Yoksulların dilinin, dinlerinin buluştuğu Ortadoğu coğrafyası adeta teröristan’a döndü. İnsan bu sözü Ortadoğu’ya söyleyebilir mi? Bütün bu kutsallığın topraklarına dönüp teröristan diyebilir misiniz hiç? Dememeniz lazım. Çünkü siz o kavram setinin içine daldınız ve o kavramın içine terör kavramını yerleştirdiniz. Terör aşağı, terör yukarı… Sonra da stratejik özerklikten bahsediyorsunuz. Sizinki stratejik özerklik olmaz, sizinki savrulma olur. Bir gün NATO’da, bir gün G7’de, bir gün G 20’de, bir gün de Dünya Bankası, İMF. Ha bire dolaşıyorsunuz. Dolaştığınız bütün bu mekanlar, kodları değişse de kapitalist modernitenin bürokrasidir. O bürokrasinin Ortadoğu’ya biçtiği rol bellidir. O, Ortadoğu’ya biçtiği rolün içinde mi olacaksınız yoksa Ortadoğu halklarının yanında mı? Türkiye’nin geleceği mi sizin için önemli yoksa emperyalistlerin geleceği mi?” diye sordu.
‘KAVRAM SETİNDE TERÖRÜ ÇIKARTALIM’
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Update. Yani güncelleme. Güncelleme mi istiyorsunuz, tamam güncelleyelim. İç ve dış politikayı güncelleyelim. O zaman dönüp bölgeye bir daha bakalım. Nasıl güncelleyeceğiz? Kavram setimizden bu terörü çıkartalım bir kere. Rojava gerçekliğine dönüp bakalım. Rojava halklarının oradaki seküler yaşamın, oradaki var olmuş demokrasinin ne kadar kıymetli olduğunu sadece bizim için değil, bütün Ortadoğu için ne kadar kıymetli olduğunu anlamaya çalışalım. Buradan başlarsak bu yeni kavram setidir, yeni bir politik hattır. Bu hepimiz için iyi olandır.
TUZAĞA DÜŞERSİNİZ, SAVAŞ KAÇINILMAZ OLUR
Çünkü hiç kimse bizim için iyi olanın ajandasını yapıp da Ortadoğu’ya gelmez. Geliyorsa bilin ki orada hepimiz için bir kötülük vardır. Şimdi bu kötülüğü sonlandırmanın zamanıdır. Samimiyseniz o zaman doğru yerden başlamanız lazım. Bugün doğru yer Rojava’dır. Rojava’ya kalkıp onların ajandasından bakarsanız, inşaat sektörüyle gidelim, Suriye’yi yeniden yapılandıralım, yok, ‘Suriye’nin kuzeyini inşaat yapalım’ derseniz o tuzağa düşersiniz. O tuzağa düştüğünüz yerde aslında sizi büyük riskler bekliyor. Kapınızdaki bu büyük riskler nedir? Savaştır. Savaş kaçınılmazdır. Afganistan’da savaş çıktığında Ruslar Afganistan’ı işgal ettiğinde o gün yazılan makalelere bakın. O gün Suriye yazılıyordu.
MÜLTECİ KRİZİ KAPIDA
Hani meşhurdur ya Gabrial Garci Marquez’in 100 yıllık yalnızlığı. Bizim için bir roman yazılsaydı adı 100 yıllık yıpranmışlık olurdu. Çok yıprandık. Her yapımızla yıprandık. Bütün bu yıpranmışlıktan çıkmanın yolu bu risklere karşı ortak bir siyaseti var etmek. Savaşa karşı barış siyasetini var etmeliyiz. Mutlaka barış siyasetinin gereği neyse bunu hayata geçirmeliyiz. Yeni mülteci riski kapımızda. Herkes mülteciler geri gidecek sanıyor aslında hayır yeni mülteciler gelecek. Eğer çatışmalı ortamlar devam ediyorsa; demokratileşememiş bir Suriye varsa, selefi cihatçı anlayışı hakim kılacak politikaya destek veriyorsanız; hiç kuşkunuz olmasın, yeni bir mülteci krizi kapınızda. Buradaki mültecilerin de çok çok büyük bir kısmı geri gitmeyecek. Böyle bir çatışma riski içinde kim gider.
ÇÖZÜM ÇOK BASİT
Çözüm basit. Demokratikleşme. Her şeyin anahtarı bu. Demokratik ülkelere bakın, otoriterler rejimlerle yönetilen ülkeler bakın, fark kendisini ortaya koyuyor, bunun için söze gerek yok. Demokratik ülkeler öykünüyorsanız gereğini yapın.
BÜTÜN HİKÂYE İMRALI’DAN BAŞLAMALI
Bitirirken nereden başlamalı? Ne yapmalıyı konuştuk, ama nereden başlamalıya da bir yanıt vermemiz gerekiyor. İmralı’dan başlamalı. Bu kadar net. Bütün bu hikaye oradan başlanırsa ancak halkın toplumun beklentilerine yanıt verilebilir. Dolayısıyla ben biliyorum, şu anda Sayın Öcalan bizi seyrediyor. Ben buradan diyorum ki Sayın Öcalan biz hazırız. Yine bütün parlamentoya, bütün partilere sesleniyorum, sizler de bir an önce lütfen hazırlanın.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***