M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
“Suriye konusu bıktırdı!” diye düşünenlerdenseniz, bilin ki daha en az gündemimizde olan günlerdeyiz. Suriye’deki değişimin Türkiye’yi doğrudan etkilediği günler geride kalmadı, tam tersine daha büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor. Konuya eğer, “Bu kadar sığınmacı yükü çektik. Daha ne olacak?” diye yaklaşıyorsanız yazının gerisini mutlaka okumalısınız.
Suriye’ye gelmeden kısaca birkaç örneğe göz atmamız gerekiyor. Önce Tunus’a gidelim. 1981’de kuruculuğunu Raşid Gannuşi ve Abdülfettah Muru’nun yaptığı Nahda hareketi, Zeynel Abidin Bin Ali’ye karşı yıllarca farklı yöntemlerle mücadele ettikten sonra 2011’de yasal bir siyasi partiye dönüştü. Gannuşi, 2011’deki Yasemin Devrimi ile Bin Ali ülkeden kaçınca, siyasi değilse bile ülkenin liderliğini üstlendi. Ülkeyi 10 yıl kadar yöneten Nahda hareketi, Temmuz 2021’de sivil bir darbe ile uzaklaştırıldı. Cumhurbaşkanı Kays Said, Nahda’yı kapattı ve kendine hareketinin kökünü kazıma misyonu edindi. Gannuşi demir parmaklıklar arkasına gönderildi.
Mısır’daki İslami hareket, Tunus’takinden çok daha köklü idi. İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler) geçmişi 1920’lere dayanıyor. Ülkede demokratik yollarla yapılan 2012’deki seçimlerde Muhammed Mursi cumhurbaşkanı seçildi.
Halen ülkenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdülfettah el Sisi, Temmuz 2013’te askeri bir darbe ile yönetime el koydu. İhvan hareketini yasadışı bir örgüt saydı ve taraftarlarını tutuklayıp cezaevine gönderdi. Muhammed Mursi de Haziran 2019’da mahkeme salonunda hayatını kaybetti.
KÖKLÜ GEÇMİŞİ OLAN NAHDA VE İHVAN BAŞARAMADI
İslami hareketlerle ilgili bu iki ayrıntıyı niçin anlattığıma gelince…
Nahda 30, İhvan 90 yıllık bir fikrî birikimle iktidar oldu. Buna rağmen başarılı olamadı. Hey’etu Tahrîrü’ş-Şâm ya da kısa adıyla HTŞ’nin kökü ise fikri bir geçmişi olmayan El Kaide’ye uzanıyor.
El Kaide’nin geçmişine bakıldığında ise karşımıza Afganistan’ın Kızıl Ordu tarafından işgaline dayanıyor. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve ABD, doğrudan karşı karşıya gelmek istemiyordu. ABD, Afganistan’da Rusya karşıtı bir savaş başlatmak isteyen ve komünist yayılmacılığın önüne set çekmek amacıyla bu ülkeden 3 milyondan fazla insanı güneydeki Pakistan’a çekti.
Afganistan’dan gelenler, bir taraftan Pakistan medreselerinde dini eğitim alırken bir öte yandan da kamplarda silahlı eğitim gördü. Bu eğitilen ve Afganistan’da Kızıl Ordu’ya karşı savaşanlara “mücahit” adı verildi.
El Kaide, Sovyetlere karşı savaş verenlerden biri de Suudi kökenli Üsame bin Ladin idi. 2011’de Ladin öldürüldüğünde komuta Eymen ez-Zevahiri’ye geçtiyse de El-Kaide eski gücüne kavuşamadı. Sonraları Afganistan’dan Orta Doğu’ya savaşmaya gelen mücahitler, bir takım değişimlere uğrayarak Irak ve Şam İslam Devleti ya da bilinen adıyla IŞİD oldu.
Suriye iç savaşında Esad rejimine karşı savaşan gruplar arasında yer alan HTŞ ise IŞİD’in değişim geçirmesiyle ortaya çıktı. Ebu Muhammed Colani ya da gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el-Şara, başında bulunduğu grubu el-Nusra’dan ayırarak grubunun adına HTŞ dedi. Dahası bazı konularda ciddi görüş ayrılıkları olduğunu ortaya koydu. Batılı ülkelerin hoşuna gidecek bir takım mesajlar vermeye girişti. Sonrasında Türkiye’nin kontrolündeki İdlib’den çıkan Colani liderliğindeki HTŞ, Suriye’de yönetimi ele geçirdi. 8 Aralık’tan itibaren Suriye artık HTŞ’nin yönetiminde.
İSRAİL’İN SALDIRILARINA TEK CÜMLE TEPKİ VERİLMEDİ
HTŞ’nin kontrolü ele geçirmesinin hemen ertesinde İsrail, Suriye’nin güneyinde işgal ettiği alanları genişletmeye başladı. İsrail, sadece Golan Tepeleri etrafındaki işgalini genişletmedi, Suriye’nin stratejik noktalarına yönelik hava saldırıları düzenledi.
İsrail resmi açıklamasına göre, 320 dolayındaki saldırıda Suriye’nin havaalanları, limanları ve kritik merkezleri tahrip edildi. İsrail ile işbirliği yaparak Suriye’yi kontrolü altına alan HTŞ yönetiminden ise saldırgan ülkeye yönelik tek bir cümlelik bile tepki yükselmedi.
Gelinen noktada, Suriye artık hava kuvvetleri olmayan, hiçbir limanı kullanılabilecek durumda bulunmayan ve bütün cephanelikleri havaya uçurulmuş bir ülke.
İsrail ordusu başkent Şam’a ise 20 kilometre mesafeye kadar yaklaşmış durumda. İsrail makamları, Suriye topraklarında güvenlik gerekçesiyle geçici olarak genişleme yoluna gittiklerini söylese de bu coğrafyada “geçici” kelimesinin ne anlama geldiği iyi bilinir.
ILIMLI MESAJLARIN YERİNİ KISA ZAMANDA RADİKALİZM ALIR
Esad’ın ülkenin başından ayrılmasından sonra Suriye’nin hemen her yerleşim biriminde sevinç gösterileri yaşandı. Ancak bu gösteriler HTŞ sevgisinden değil, Esad’ın gitmesinden duyulan sevinç olduğu anlaşılıyor.
İslami hareketlerin özünde bir aşamaya kadar kendini gizlemek var. HTŞ lideri Colani, aylardan bu yana Batı medyasında ılımlı görünme mesajları verdi. İsrail ise Suriye’de yönetimi devirmek için işbirliği yaptığı HTŞ’ye güvenmediği için ülkede kullanılabilecek önemli bir silah bırakmamak üzere kapsamlı saldırıları gerçekleştirmiş olmalı.
HTŞ’nin ülkede yönetimi ele geçirmesinden sonra Türkiye’nin güney sınırı büyük ölçüde Afganistan’daki Taliban benzeri bir yapının eline geçmiş bulunuyor. Milyonlarca Afgan’ın göçü yüzünden Pakistan ekonomik, sosyal, etnik ve güvenlik gibi alanlarda bambaşka bir yapıya dönüştü.
HTŞ hükümetinin Adalet Bakanı Şadi el Veysi, ülkede şeriat hükümlerinin uygulanacağını açıkladı. Bölgedeki selefi cihatçı yapıların şeriat algısının ne olduğunu pek çok uygulamada gördük. İsrail’in himayesindeki HTŞ yönetimine komşu olan Türkiye’nin nasıl etkileneceğini kestirmek için kahin olmaya gerek yok.
Bütün bunlar Suriye’nin istikrara kavuşmasının mümkün olmadığını gösteriyor. Kaldı ki Irak’ta Saddam gittiğinde ülkenin kısa sürede istikrara kavuşacağı bilgisi pompalanıyordu. Yıllar var ki ülke huzur ve istikrar yüzü görmedi. Dahası Suriye’nin dağılmasıyla birlikte Irak’ın yeniden bir kargaşa içine sürüklenmesi kuvvetle muhtemel.
Bütün bu riskler orta yerde dururken, iktidar cenahı Esad’ın gidişini bir zafer olarak kutlayıp Erdoğan’ı da Suriye fatihi olarak satma peşinde. Bu toplum da buna hazır mı? Aksini söyleyenler, hayal kırıklığı yaşamaya hazır olmalı
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***