M. AHMET KARABAY | HABER YORUM
Batı dünyası da Türkiye gibi hızlı gündem tüketmeye başladı. ABD’de Trump’ın eskisinden daha güçlü bir şekilde dönüşü, Almanya’da koalisyonun dağılması ve erken seçimin görünmesi bunun göstergesi. Türkiye’de Cumhur İttifakı’nın iki ortağı arasında yaşananlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan nas mesajını niçin yeniden verdi?
ABD seçimlerini ve Trump’ın dönüşünü konuşan çok. Onun için ben o konuda bir iki cümlelik kısa notlar aktaracağım. Beştepe Sarayı, Trump konusunda büyük hayal kırıklığı yaşayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha ilk gün “dostum” diye tebrik etmesi, seçilmiş ABD Başkanı’nın iştahını kesmeye yetmeyecek.
- Rahip Brunson krizi,
- İki Türk bakana ekonomik yaptırımlar,
- YPG’ye karşı Suriye’de yapılan operasyona, “Dur yoksa, Türk ekonomisini yok ederim” tarzda tehditler,
- F-35 projesinden atılma,
- CAATSA yaptırımlarının hepsi I. Trump döneminde yaşandı.
Peki bizim Saray yönetimi bunlara rağmen niçin Demokrat Partili adayı değil de Trump’ı istiyordu? Tek bir sebebi var. Trump her şeyi yapıyordu ama Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlıyordu. Türkiye’ye yapılanların ne önemi var, Reis’i Beyaz Ev’de ağırlasın yeter…
Ankara-Washington hattı 2025’te son 4 yılda görülmediği kadar gerginliğe ve diyaloğa neden olacak.
ERDOĞAN-BAHÇELİ SİMBİYOTİK İLİŞKİSİNDE YANILDIM
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim tarihli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın önemine gereği kadar dikkati çekmiş ve “Devletin başına ‘Devlet’ geldi ve 22 Ekim milat oldu” diyen bir yazı yazmıştım.
23 Ekim tarihli yazının başlığı iki önemli noktayı vurguluyordu. Birincisi, MHP liderinin gidişata el koyduğunu ve Öcalan’a yaptığı çağrı ile de çıtayı çok yukarıya oturttuğuna dikkat çekiliyordu.
5 Kasım tarihli “Genel af ve oynanan takım oyunu” başlıklı yazıyı, Bahçeli’nin ikinci kez “Öcalan Meclis’te konuşsun” çağrısını yapmadan önce yazmıştım. O yazıda Cumhur İttifakı’nın iki üyesinin bir takım oyunu oynadıklarını ve simbiyotik bir ilişki içinde olduklarını vurgulamıştım.
Son gelişmeler, AK Parti ve MHP liderleri arasında simbiyotik ilişkiyi yok ettiğini fark etmediğimi itiraf etmeliyim.
Oysa, Bahçeli’nin Öcalan çıkışından Erdoğan’ın haberi yok bilgisi kamuoyuna duyuruldu. Bahçeli’nin tahliye olması için özel ifadeler kullandığı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Halfeti ve Batman belediye başkanları görevlerinden alınıp yerlerine kayyım atandı.
Ahmet Türk adından Bahçeli’nin övgüyle bahsetmesi ve Öcalan’ın Halfetili olduğu için belediye başkanının görevden alındığı detayı önemliydi. Bu doğrudan Bahçeli’ye Saray’ın verdiği bir tepkiydi.
BAHÇELİ’YE ÖCALAN ÇIKIŞINI, ŞENKAL ATASAGUN YAPTIRMIŞ OLMALI
Cumhur İttifakı’nin iki ortağı arasında ilginç bir bilek güreşi yaşanıyor. Güreşen bilekler Erdoğan ve Bahçeli gibi görünüyor ama arkasında başka bir yapı var. Erdoğan, kişisel mülkü haline getirdiği devlet mekanizmasının bütün gücünü arkasında taşıyor. Aklınıza gelebilecek bütün güçlerin yanı sıra asıl stratejiyi ise MİT oluşturuyor. MİT’in başında İbrahim Kalın var gibi görünse de hâlâ Hakan Fidan’ın kurduğu yapı neredeyse aynen koruyor.
Bahçeli’nin stratejisti ise eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun. Bilindiği gibi Şenkal Atasagun, MİT’e efsanevi başkan Fuat Doğu zamanında 67’liler kadrosundan girmişti. Teşkilatın farklı görevlerinde bulunan Atasagun, 1998’de Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde MİT’in başına getirildi. Bu görevi, üçlü koalisyon ve AK Parti’nin ilk yıllarında sürdürdü. 2005’te emekli oldu.
Atasagun, emekli olduktan kısa bir süre sonra MHP lideri Bahçeli’nin göz önünde olmayan danışmanı olarak görev yaptı. Atasagun’un Cumhuriyet değerlerine bağlı seküler bir yapıda olduğuna kimse kuşku duymaz.
Bahçeli’nin pek çok kritik manevrasında asıl rolün Şenkal Atasagun’a ait olduğu konusunda MHP camiasında yaygın bir mutabakat var. Öcalan’ın yurt dışında yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinin Atasagun’un MİT Müsteşarlığı döneminde olduğunu unutmayın.
Bundan dolayı Devlet Bahçeli, 22 Ekim’de Öcalan’a “Gel, DEM Grubu’nda konuş!” çağrısını Atasagun’un stratejisiyle hiç çekinmeden yapabildi. Bu konuyu değerlendirdiğim ertesi günkü yazımda, MHP’nin oylarının eriyeceğini öne süren yorumculara karşı, “Erime değil, patlama bile yapabilir.” demiştim.
18 Nisan 1999 seçimlerinde, MHP oylarının yüzde 8,2’den 18’e çıkmasının temelinde Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi vardı.
BAHÇELİ’NİN OYUN PLANI
Kendisi de adından mülhem olsa gerek devleti iyi bilen MHP lideri, bugünlerde Şenkal Atasagun ile birlikte kurguladıkları oyunda yeni bir aşamaya geçmiş görünüyor. MHP çevrelerinde yapılan yorumlara bakılırsa, artık AK Parti döneminin defterinin dürüleceği günler uzakta değil.
MHP lideri Bahçeli, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Erdoğan’ın kazandığı 28 Mayıs günü, “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor.” demişti. Bu sözüne bir de “İnşallah Türkiye değişmez!” diye eklemişti.
Bahçeli’nin Öcalan çağrısını yaptığı günden iki üç gün sonra konuştuğum eski MHP yöneticisinin söyledikleri dikkate değerdi. Sohbete katılanlardan biri, “AK Parti’nin artık devletin kendisi” olduğunu söylediğinde eski MHP yöneticisi arkadaş, “17 Aralık’tan önce bütün bürokratlar FETÖ’cü görünüyordu. Biri yumruğunu masaya vurduktan sonra ne oldu? Şimdi herkesin AKP’li olduğuna bakmayın. Menfaatleri bittiğinde bürokratların durumu değişir.” demişti.
BAHÇELİ’NİN YANLIŞ ANLAŞILAN SÖZÜ
MHP lideri, ikinci Öcalan çağrısı yaptığı grup toplantısında, Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi çağrısında bulundu. Ancak, hep “yeniden seçilsin” ifadesine takıldık. Oysa, Bahçeli bunu çok önemli şartlara bağlamıştı. Bahçeli bu şartları şöyle sıralamıştı;
- Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa,
- Eğer enflasyon canavarına kesin bir darbe indirilirse,
- Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa…
Küçükken çocuklara söz verirken “kırmızı kar yağdığında” derlerdi. MHP lideri, Erdoğan’ın yeniden seçilmesini yerine getirilmesi mümkün olmayan üç temel şarta bağlamış durumda. Yerine getirilmesi mümkün görünmeyen üç şarta…
ERDOĞAN’IN GÜNDEMİ
Devlet Bahçeli bunları planlarken, Erdoğan da ekonomide yeniden 3 yıl öncesine dönüşün kapısını araladı. Faizle birlikte enflasyonun da düşeceğini belirten Erdoğan, bundan endişe edilmemesini istedi.
Kırgızistan ve Macaristan dönüşü Erdoğan, “Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son iki ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz.” diye konuştu.
Erdoğan, bu sözleriyle üç yıl önceki “faiz sebep, enflasyon sonuç” yaklaşımına geri dönüşün altyapısını hazırladı. Devletin tepesindeki iki ihtiyarın bilek güreşinin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***