M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Habere medyada rastlamışsınızdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, elektrik ve doğalgaz faturalarında yeni düzenleme yapılacağını ve yakında gelire göre bedel tahsil edileceğini duyurdu. Eğer bu haberi okuyunca “Eyvah!” demediyseniz, AK Parti iktidarını hâlâ yeterince tanımadınız demektir.
Haberi duymamış olanlar için özetleyeyim. Bakan Alparslan Bayraktar, Anadolu Ajansı’nın “Editör Masası” isimli programa konuk oldu. Salgın döneminden bu yana elektrik ve doğalgazda hane halkının ve ticarethanelerin devlet tarafından desteklendiğini belirten Bakan, elektrik ve doğalgazda ciddi devlet sübvansiyonu olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “1000 liralık gaz ve elektrik faturasının yüzde 60’ı halen devletimiz tarafından karşılanıyor. Bütçe imkanları mertebesinde bu desteklere devam edeceğiz. Vatandaşımızın dünyada gelişen, artan fiyatlara karşı korumaya devam edeceğiz. Bunu yaparken destek mekanizmasını daha etkin kullanmamız gerekiyor. OVP içinde de desteklerin etkinleştirilmesi başlığı altında var. Her birimizin evinde kullandığımız elektrik ve gazda bu destek var.”
Bakan Bayraktar, gelir grubu yüksek kesimlere maliyeti yansıtmayı düşündüklerini ifade ederek bu konuda yapılacakları da şöyle aktardı: “Gerçekten ihtiyaç sahibi, daha dar gelirli vatandaşlarımızı, emeklilerimizi bu destekten istifade ettirip bunu karşılayabilecek ve evi çok daha büyük olan, çok fazla elektrik kullanan, elektrikli aracı olan, tüketimi belli oranın üzerinde olan vatandaşların bu desteklerden faydalanmak yerine gerçek maliyetleri karşıladığı bir modeli düşünüyoruz.”
YANDAŞTA DÜĞÜN BAYRAM VAR
Bakanın açıklamasından sosyal medya bayram yerine döndü. Gazla ve “enerji” ile çalışan yandaşları görmelisiniz. “Karadeniz’de doğalgaz yatakları bulduk!” açıklamasından sonra “Açın kombileri, açın pencereleri!” boyutunda bir coşku değilse de iktidarın nasıl fakir dostu olduğunu yeniden anlatmaya giriştiler.
Hemen hepsinin dile getirdiğinin özü, Sabah yazarı Dilek Güngör’ün 7 Ağustos 2024’teki yazısında işaret fişeğini attığı, “Zenginin yalısının elektriğini devlet ödemesin” yaklaşımında idi. Hep bir ağızdan, “Zengin evinde ucuz enerji kullanımına son!” diye seslerini yükseltip Enerji Bakanı’na destek vermeye çalıştılar.
İşin garip yanı AK Parti iktidarını hâlâ tanımamış olan muhalif kesim de benzeri yaklaşım sergiler oldu. İktidardan nihayet bir düzgün adım atıldığına ilişkin yorumlar yapıldı. “Gelire göre enerji kullanımı” açıklaması alkışlandı.
GELİR SEVİYESİ NASIL BELİRLENECEK?
Gelire göre tarife uygulanmasının ilk çıkmazı, Türkiye’nin kayıt dışı bir ülke olmasında yatıyor. Maaş bordrolarından hareket edilecekse, bütün yük kamuda ve az sayıdaki kurumsal firmada çalışanların sırtına yüklenecek demektir.
Vergisi kaynağından kesilenler, brüt gelirlerinin yüzde 15’inden başlayarak yüzde 40’ına kadar varıyor. Aylık geliriniz bütünüyle bordronuza yansıyorsa yıllık 110 bin TL’ye kadar yüzde 15’lik vergi dilimindesiniz demektir. Sonrası kademeli olarak artıyor.
Bu kesim kümesteki kaz hesabı. Devlet istediği kadar yolabiliyor. Ama bir de dışarıda yaban kazları var. Eğer kayıt içine alınmamışsanız, yıllık kazancınız milyonları da bulsa devlet nezdinde bir asgari ücretliden daha fakirsiniz demektir.
Bu yaz bir vesileyle Akdeniz ve Güneydoğu’da bazı illere gittim. Eşi dostu ziyaret etme imkanım oldu. Ticaretle uğraşan, hali vakti yerinde yakınlarımın işyerlerine gittiğimde onlarla kısa süreli sohbetler yaptık. Sohbetin genel havası, “Ne olacak bu memleketin hali?” bağlamında olduğunu söylemeye gerek yok.
Bundan dolayı sohbetin temelini ekonominin durumu oluşturdu. Kimileri kendi alanında bölgesinin en iyi iş yapan esnafıydı. Kazancının ne kadar olduğuna ilişkin bir fikrim yok ama öyle bir hayatı sürdürebilmek için yıllık gelirinin 4-5 milyondan aşağı olmaması gerekiyor.
Nasıl bir evde yaşadığını ve hayatına yansıdığını biliyorum, 2023 yılında eski Audi otomobili 5 yaşını doldurduğu için yeni Audi 6 ile değiştirmiş. Kendi arabasını yenileyince hanımının da arabasının eskiliğinden yakınmaya başladığını anlattı.
Beraber ziyaretine gittiğimiz yoldaşım muzipliği çok seven biri. Gözü vergi levhasına ilişince, ses tonuna büyük bir hayret nidası katarak sordu. “Kemal Abi, sen geçen sene 35 bin TL vergi mi ödedin?” dedi.
Esnaf yakınım, yanımdakinin ironi yaptığını anlamamış gibi cevap verdi. “He ya! 35 bin TL’yi benden bağırta bağırta aldılar!” dedi.
Şimdi ayda 35 bin TL alan bir bordrolu, dördüncü aydan itibaren yüzde 20’lik vergi dilimine girecek, ayda gerçekte 300-400 bin TL alan ama “dışardaki yaban kazı” olan diğeri ötekinin iki üç ayda ödediği vergiyi bir yılda ödeyince kendinden “bağırta bağırta” almış olacaklar. Böyle bir esnafın aylık geliri asgari ücretlinin kazancının yarısı kadar bile değil.
Bordolu çalışan sözünü ettiğim esnaf ve onun gibilerden kat be kat daha zengin. Enerji Bakanı’nın söylediği “gelire göre fiyatlandırma” adımının önündeki ilk engel bu.
Öteki çok büyükler zaten sorgulamak bizim haddimize değil. Fransız yazar Honore de Balzac’ın dediği gibi, “Kanunlar örümcek ağları gibidir. Zayıf olanlar ağa yakalanır, güçlüler ağı delip geçiyor.”
YÜZDE 60’ININ SÜBVANSE EDİLMESİ
Bakanın açıklamasına göre devlet kullanılan enerjinin yüzde 60’ını sübvanse ediyor. Yani başka taraflardan topladığı verginin bir kısmını bu iş için kullanıyor. Bir diğer ifadeyle yönetim, yüzde 60’ını sağ cebinden sol cebine aktarıyor.
Bu durumda Sayın Bakana şunu sormak gerekmiyor mu? Kendi ödediğiniz elektrik ve doğalgaza niye daha yeni yüzde 38 zam yaptınız? Maaşlara gereken zammı yapın, millet faturasını kendi ödesin, sübvanse etmeyin.
Gerçek doğalgaz ve elektrik faturalarının tüm abonelere aynen uygulanması, iktidara çok oy kaybettireceği için sübvanse yoluna başvuruluyor. Bunun temel nedeni ise enerji alım maliyetlerini devletin anormal yüksek tutması.
Sırf yandaşlara ek gelir ve iş imkanı sağlanması için elektrik dağıtımı özelleştirildi. Hizmet kalitesini yükseltmeyen aksine öncesini aratan bir anlayışla çalışan özel şirketler, elektrik fiyatlarının katlanmasına neden oldu.
ASIL PATLAMA AKKUYU DEVREYE GİRDİKTEN SONRA
Siz elektrik fiyatlarındaki asıl patlamayı Akkuyu Nükleer Santrali’nin devreye girmesinden sonra göreceksiniz. Hantal, verimsiz diye nitelendirilen kamu kuruluşlarının halen elinde olan doğalgaz, kömür ve hidroelektrik santrallerinden elde edilen elektriğin ortalama paçal maliyeti 3,25 cent/kWh dolayında.
Peki Rus şirketi ile Akkuyu’da üretilen elektriğin fiyatını kaçtan alacağız dersiniz? Enerji Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yazan bilgiyi paylaşayım size. 12,35 cent/kWh. 28 sayfa içinde arayıp yorulmamanız için 11’inci sayfasında yer aldığı notunu ekleyeyim.
Türkiye’de sistem, birilerini korumak ve onun üzerinden kendilerine yüzde almak şeklinde çalıştırıldığı için, sorunun temelinde maliyet fiyatlarının yüksekliği yatıyor.
Şimdi İYİ Parti milletvekili olan Turhan Çömez, Türkiye’de insanların elektrik fiyatlarının pahalılığından yakınırken, İngiltere’de kendi faturasını paylaşmıştı. 2022 Şubat ayında 5 odalı evi için ödediği toplam elektrik ve doğalgaz faturasının 153 paund (6,700 TL) olduğunu yazmıştı. Bunu da 85 TL’lik saat ücreti ile iki saatlik çalışması ile ödeyebildiğini belirtmişti.
Türkiye’nin temel sorunu fiyatların yüksekliğinden önce insanların gelir seviyesinin çok düşürülmesi.
FATURALAR İKİYE KATLANACAK
Bütün bunlar elektrik ve doğalgaza büyük zamları kamufle etmek için hazırlık olarak yapılıyor. Faturanız kış girmeden nasıl katlandığını gördüğünüzde bu yazıyı hatırlayın. Kabak bizim başımıza patlayacak. Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl’ü dinlerseniz, gelecek fırtınayı koklayabilirsiniz.
⭕️”Elektrik ve doğalgaz Hazine’ye 5-10 milyar dolar yük bindiriyor”
⭕️”Yıl sonuna kadar zam olur mu kestirmek zor ama ihtiyaç var”
⭕️”Kademeli olarak sübvansiyonlu dünyadan çıkacağız, OVP’de bunun sinyalleri veriliyor”
Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl pic.twitter.com/N3vCHSHPPK
— CNBC-e (@cnbceofficial) September 6, 2024
Uygulamanın başında AK Parti zihniyeti varsa her adımın altından bir Çapanoğlu çıkar unutmayın.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***