Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’yi ziyaretinde yaptığı açıklamada, “Gerçekten başımızı öne eğerek yürümeliyiz. Biz eğer 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bütün Türkiye’yi ayağa kaldıran ve uyandıran 99’daki Gölcük Depremi sonrası 25 yıl geçtikten sonra Gölcük’ten daha acı bir insan kaybıyla yaşadığımız depremi yaşamak utanç vericidir” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, TBB encümen toplantısına katılmak üzere Adıyaman’a geldi. İmamoğlu, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere‘yi ziyaret etti. Ziyarete, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel eşlik etti.
“Yarın belediye binamızın temelini atacağız”
Ziyarette konuşan Abdurrahman Tutdere, “6 Şubat’ı yaşamış, büyük bir yıkım yaşamış şehre böyle kıymetli bir heyetin ziyarette bulunması, acılarımızı paylaşması, kentimiz için önemli, şehrimiz için önemli. Sayın başkan inanın ki sizin gelişinizin haberi bile Adıyaman’da büyük bir heyecana, büyük bir coşkuya sebep oldu. Bizim burada belediye binamız yıkıldı. Valiliğimizin bize tahsis ettiği iki katta hizmet vermeye çalışıyoruz. Yarın belediye binamızın temelini atacağız. Biraz önce siz koridordaki çalışma arkadaşlarımıza söylediniz. Burada seferberlik hali var. Büyük bir savaş halindeyiz. Depremle savaşıyoruz. Yaraları sarmak için mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizde sizin desteğinizin yanımızda olması bize büyük güç verdi. Onur verdiniz, şeref verdiniz” dedi.
“Bu çağda depremin insanlarımızı tabiri caizse tümden yok eden bir afet ötesi duruma dönüşmesinin altyapısını kuran bizleriz”
İmamoğlu ise şöyle konuştu:
“Türkiye Belediyeler Birliği olarak son yaptığımız encümen toplantımızda encümen üyelerimizle beraber bir sonraki toplantımızı deprem bölgesinde yapalım ve Türkiye Belediyeler Birliği’nin ilk büyük destek paketini de deprem bölgesinde yara almış ve büyük mücadele veren belediyelerimize destek olarak açıklayalım ortak kararını almıştık. Bugün o karar karşılığında Adıyaman’dayız ve bütün encümen üyelerimizle birlikte Adıyaman’da toplantımızı yapacağız ve birlikte deprem bölgesine dair düşüncelerimizi ve burada o günden bugüne yürüyen süreçle önerilerimizi ve geleceğe dair önerilerimizi, duygularımızı paylaşacağız.
Tabii acı bir deprem yaşadık. 6 Şubat 2023 günü. Bu depremi biz yaşamıyoruz. Dünyadaki coğrafyaya baktığımızda birçok şehri yüzleşen birçok ülkeyi görebiliriz. Ama üzülerek ifade edelim ki bu konuda en kötü sınavı veren ülke biziz. Bu çağda, bu devirde depremin insanlarımızı tabiri caizse tümden yok eden bir afet ötesi duruma dönüşmesinin altyapısını kuran bizleriz. Gerçekten başımızı öne eğerek yürümeliyiz. Biz eğer 2023 yılında cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bütün Türkiye’yi ayağa kaldıran ve uyandıran 99’daki Gölcük Depremi sonrası 25 yıl geçtikten sonra Gölcük’ten daha acı bir insan kaybıyla yaşadığımız depremi yaşamak utanç vericidir. Bütün bu sürecin sorumluluğunu elbette ki yöneticilerin önde duran sorumluluklarını ele alarak ama bütünüyle ele alarak, konuşarak yeni neslin depremle bu şekilde yüzleşmemesini sağlamak adına adımlar atmalıyız. Bu bilinçle bugün buradayız ve konuşacağımız her kelime, cümle bu bilinçle kurulacaktır.
“Bu bölgedeki belediye başkanlarımızın yanındayız”
Adıyaman’dan 11 şehrimize bir bakış oluşturacağız. Abdurrahman Tutdere nezdinde bu bölgede görev yapan bütün belediye başkanlarını bu dönemde verecekleri hizmetin bir kutsal hizmet olduğunu, bu dönemde ortaya koyacakları performansın tarih boyunca unutulmayacağını kendilerine hatırlatmak isterim. Çünkü hepimizden çok daha önde, çok daha kutsal bir görevin içerisinde olacaklar. Bir seferberlik duygusuyla çalışıyorlar ve çalışacaklar. Dolayısıyla biz de Türkiye’mizin bütün belediyelerin, bütün yerel yönetimleri olarak güçlü bir dayanışmayla, bu bölgedeki bütün yerel yönetim ve belediye başkanlarımızın yanındayız. Onların güçlü olmasını istiyoruz. Onların bir an önce bu güzide şehirlerimizi, beldelerimizi ayağa kaldırmalarını istiyoruz. Az önce başımız öne eğik olmalı dedim. Bu memleketin bu 11 şehirdeki insanlarını mutluluk seviyesi, huzur seviyesi. Tabii kayıplarımızı geri getiremeyeceğiz. O büyük acımız ama… Mutluluğu, huzuru, ekonomik seviyesi, eğitimle ilgili altyapısı bütün koşulları Türkiye’mizin herhangi bir yerindeki vatandaşıyla moral seviyesi. Aynı seviyeye gelene kadar mücadelemiz sürmelidir. Eğer aynı seviyeye geldiğini gördüğümüz anda rahatlamalıyız. Gelmiyorsa, gelmemişse rahatsız olmalı ve büyük çaba göstermeliyiz. Bu konunun siyasi, partisi veya bürokrasideki herhangi kurumu diye bir şey yok. Bir bütünüz. Birlikte ele almalı, birlikte düşünmeliyiz. İnşallah bir an önce deprem bölgesindeki yaralarımızın sarıldığı ve burada insanlarımızın güçlü ve güvenli yuvalarına kavuştuğu ve normal hayata döndükleri günleri görebiliriz. Depremden 18 ay sonra buraya gelmiş olduk. Adıyaman’dayız. Bir elimiz, bir gözümüz, bir kulağımız hep burada olacak. Kalbimizle buradayız. Bütün becerimizle buradayız.”
“Deprem ülkenin beka sorunudur”
İmamoğlu, bir gazetecinin “Deprem bölgesini gördükten sonra İstanbul sizi korkutuyor mu” sorusuna, şöyle yanıt verdi:
“İstanbul her anında bu yönüyle hissettiğimiz ve çalışmaları sürdürdüğümüz bir şehrimiz. Bu topyekun bir mücadeledir. Topyekun mücadele kısmında ne yazık ki hala birlikte hareket edebilme kabiliyetini elde edebilmiş değiliz. Bu tür konularda yani bir bir memleketin güvenliği, bir memleketin milli bir süreçle ilgili sorumluluğu ki deprem de onlardan birisidir. Deprem ülkenin beka sorunudur. Özellikle İstanbul böylesi bir ortamda amasız, fakatsız her şeyi bir kenara koyup bir masada her türlü kabiliyetiyle, yeteneğiyle bütün kurumların bir araya gelip bir düzen kurup iş üretmesi gerekir. Henüz o refleksi, o kabiliyeti elde edemedik. 5,5 yıldır ben bu ısrarımı yaptım. Yapmaya devam ediyorum. Bir yandan hizmetlerimizi ama bir yandan da bir olabilmeyi, birlikte hareket edebilme ısrarımızı yapıyoruz. Bu ayrımcılıkların ne yazık ki depremi yaşamış bir bölgede dahi bir kısım emarelerini görmek böyle bir tehdidi uzaktan takip ediyormuş gibi olan bir şehirde de aynı yaşadığımız olayları görmek yine başımızı bir derece daha aşağı eğiyor. Memleketimiz adına.”