CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, iktidar ve küçük ortağı MHP’ye ‘Sinan Ateş cinayeti’ üzerinden yüklendi. Ankara’daki mahkemede tiyatro oynandığını anlatan Yücel, siyasi bir cinayetin üzerinin örtülmek istendiğini belirtti. Yücel, “Bir kısım önemli görevleri olan siyasileri korkutan, tir tir titreten siyasi bir cinayet. 18 ay boyunca iddianame hazırlamayan savcı, 18 günde esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını söylemiştir. Jet bir yargılama ile mahkeme salonunda başlatılan tiyatro, çok da fazla uzatılmadan sonlandırılmak istenmektedir. Böyle bir davanın yargılamasının yangından mal kaçırırcasına, bir an önce bitirilmeye çalışılması, olayın başkalarına, kendilerini ‘ağır abi’ zanneden bazı siyasilere sıçramasının önünü kesmek içindir. Sinan Ateş cinayetinin üstü örtülmek istenmektedir.” ifadelerini kullandı.
Deniz Yücela’in gündeminde asgari ücret de vardı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e asgari ücret üzerinden yüklendi: “Sayın Erdoğan’a ve Mehmet Şimşek’e sesleniyorum. Asgari ücret konusunda bilgiçlik taslamayı bırakın ve asgari ücreti en az 25 bin lira yapın.”
MYK toplantısı sürerken gündemdeki konular hakkında değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- AKP, 9’uncu yargı paketini meclise sundu. AKP’nin reformdan anladığı, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımamak, yüksek mahkemenin iptal ettiği yasa maddelerini tekrar tekrar meclise getirmek. 9. Yargı Paketinde de yine bunu yapıyorlar. “
- Bu ülkede yargıda reform yapılacağını söyleyenlerin öncelikle Ankara’da görülen bir davaya daha dikkatli bakmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bildiğiniz gibi Sinan Ateş davasını CHP olarak titizlikle takip ediyoruz. Çünkü Sinan Ateş cinayeti, sanıkların anlattığı gibi alacak verecek nedeniyle ya da başka bir sebeple işlenmiş bir cinayet değil.
- Hepinizin bildiği gibi başkent Ankara’nın göbeğinde, tasarlanarak işlenmiş, çeşitli halkalarda ve büyüklükte azmettiricileri olan, ‘Cinayetin gerçek sebebi ve azmettiricileri ortaya çıkacak, aydınlatılacak’ diye şu anda önemli görevleri olan bir kısım siyasileri korkutan, tir tir titreten siyasi bir cinayet. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun, toplumun önemli bir kesimi bu cinayetin aydınlatılmasını istiyor.
- Maalesef bu cinayetin işlenmesi ile başlayan kovuşturma, soruşturma ve yargılama süreci, toplumun adalete olan güvenini daha da zedeleyecek şekilde işletilmiştir. Geçtiğimiz hafta başlayan ve 5 gün devam eden duruşmalar sonucunda verilen ara karar hukuk ve adalet kavramlarının yanına bile yaklaşılmadığını göstermiştir.
- 18 ay boyunca iddianame hazırlamayan savcı 18 günde esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını söylemiştir. Jet bir yargılama ile mahkeme salonunda başlatılan tiyatro, çok da fazla uzatılmadan sonlandırılmak istenmektedir.
- Adaletin tecelli etmesi için mesleğini onuru ile yapan binlerce savcı ve hakimin, bu ülkede kısa bir süre bile olsa avukatlık yapmış olanların, hukuk fakültelerinde ders veren hocaların, topluma mal olmuş bu ve benzeri davaları takip eden gerçek gazetecilerin ve hukukun üstünlüğüne inanan herkesin öngöreceği gibi; böyle bir davanın yargılamasının yangından mal kaçırırcasına, bir an önce bitirilmeye çalışılması, olayın başkalarına, kendilerini ‘ağır abi’ zanneden bazı siyasilere sıçramasının önünü kesmek içindir.
- Sinan Ateş cinayetinin üstü örtülmek istenmektedir. Bu dava, hukukun siyaset kurumu tarafından esir alındığı bir dava haline gelmiştir. Geldiğimiz nokta hukuk açısından kaygı vericidir. Yargının önüne örülen duvarı yıkacak iradeyi gösteremeyen siyasi iktidarın, bu ülkede hukukun üstünlüğü ve adalet konusunda yapacağı açıklamalar hiçbir anlam ifade etmemektedir. Biz bu engelin kaldırılması için, bağımsız ve tarafsız yargı için, hukukun üstünlüğü için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
TÜİK’in açıkladığı verilere kendileri bile inanmıyor
- Geçtiğimiz hafta TÜİK’in sayısız mucizelerinden biri daha yaşandı ve enflasyonun düştüğü açıklandı. Elbette ki, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zammı netleştirecek olan enflasyon oranı yüksek çıkmayacaktı! Elbette ki AKP, yanlış ekonomi politikalarının faturasını birilerine kesecekti. Bu nedenle, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı kimseyi şaşırtmadı. Açıklanan enflasyona, kendi bakan ve bürokratlarının bile inandığını düşünmüyoruz.
- Çünkü gerçekte, 2021 yılında dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 9’uncu ülke olan Türkiye, 2024 yılı Mayıs ayı itibariyle yüksek enflasyon sıralamasında dünya 3’üncülüğüne çıktı. Bizden daha kötü durumda olan iki ülke var, biri Suriye diğeri Arjantin. Her şey bütün açıklığıyla ortadayken, çıkacaksın, hiç utanmadan ‘enflasyon düştü’ diyeceksin, buna da herkesin inanmasını bekleyeceksin.
6 ayda asgari ücret ve emeklinin maaşları eridi
- Altı ayda memurun, emeklinin aldığı maaş, enflasyon karşısında eridi gitti. Üstelik temmuz ayına girilmesi ile zam yağmuru daha da arttı. Hiç mi akıl, hiç mi izan, hiç mi vicdan yok sizde?
- Bir emekli ile röportaj yapmışlar, ev sahibi evden çıkarmış. 10 bin lira maaş alıyor. “15 bin liradan aşağı ev bulmam imkansız, ben ne yapayım, sokakta mı yatayım?” diyor. Daha bu işin mutfak alışverişi, elektrik, su faturası var, doğalgazı var, ısınması var.
- Yıllarca bu ülkeye hizmet edip, katma değer üretmiş bir vatandaşımızın barınacak yer bulamamasından bahsediyoruz. Ve bu ülkede bu durumda olan milyonlarca vatandaşımız var. Şimdi bunun sorumlusu kim? Muhalefet mi? Dış güçler mi? Yoksa üç harfliler mi? Peki ya asgari ücretliler?
- Altı ayda asgari ücret de eridi gitti. Ocak ayından bu yana, asgari ücretlinin sofrasından 21 kilo peynir, 94 litre süt, 145 kilo şeker eksildi. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse; 17 bin 2 liralık asgari ücret ilk açıklandığındaki alım gücüne kıyasla, bugün 21 kilo peynir, 94 litre süt, 145 kilo şekeri eksik alabiliyor. İğneden ipliğe her şey zamlanacak ama asgari ücret bir kuruş bile artmayacak öyle mi? Bu da ‘asgari ücret düşük değil’ diye açıklanacak? Siz kimi kandırıyorsunuz?
Bilgiçlik taslamayı bırakın; asgari ücreti 25 bin lira yapın
- 22 yıllık AKP iktidarında, asgari ücret olağan ücret halinde gelmiş durumda. Buradan Sayın Erdoğan’a ve Mehmet Şimşek’e sesleniyorum. Asgari ücret konusunda bilgiçlik taslamayı bırakın ve asgari ücreti en az 25 bin lira yapın.
- Bir kere daha söylüyoruz; asgari ücret derhal en az 25 bin liraya yükseltilmelidir. En düşük emekli maaşı, asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır. Mutlaka ama mutlaka emeklilere refah payı verilmelidir. Halkı inim inim inleterek, itibardan tasarruf etmeyen AKP, ülke kaynaklarını har vurup harman savurmaya devam ediyor.
Erdoğan, Suriye’nin iç meselelerinde taraf oldu!
- Hepinizin bildiği gibi Türkiye, Suriye’nin kuzeybatısına açılan sınır kapılarını kapattı. Erdoğan, ‘Suriye ile yeniden ilişki kurulmaması için hiçbir sebep yok’ dedi. ‘Katil, kasap, diktatör’ dediği Esad ile ailece görüştüğü günlere dönmek istiyormuş. En şaşkınlık verici kısmı ise, ‘Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz asla yok’ demesi. Sayın Erdoğan; bugüne kadar izlediğin dış politika ortada. Suriye’nin iç işlerine öyle karıştın ki, Suriye’nin her iç meselesi Türkiye’nin dış meselesi haline geldi. Suriye’nin iç meselelerine karışmayı bırak, taraf oldun. Bu işin önü alınamaz hale gelmesinin başkahramanı, mimarı sensin. Ülkede kaç tane kayıtlı göçmen, kaç tane kaçak göçmen var o bile belli değil.
Genel Başkanımız, Şam’a bir ziyaret planlıyor
- CHP, Türkiye’nin Avrupa’nın sığınmacı deposu olmasını reddediyor. 2016’da Türkiye ve Avrupa Birliği arasında gerçekleşen mülteci anlaşması, Merkel’e 2022 Mülteci ödülünü getirirken, AKP hükümeti bu anlaşmanın Türkiye’den neler götüreceğini düşünmedi. AKP iktidarı, mültecilerin masraflarının karşılanması koşuluyla, AB’ye mülteci geçişini durdurma ve mültecilere bakma sözü verdi.
- Kimse kusura bakmasın; bu düpedüz, ülkesini, toplumsal huzuru, pırıl pırıl gençlerimizin geleceğini, ülke kaynaklarını para karşılığı satmaktır. Erdoğan’ın grup toplantısında ‘Suriyeliler için 40 milyar dolar masraf yaptık, bir 40 daha harcarız evelalllah’ diye naralar attığını unutmadık. Erdoğan’ın dün aldığı tavrın bugüne etkisi, Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden çıkarılmasının dahi gündeme gelmesi olarak karşımıza çıkıyor.
- Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Temmuz ayı içerisinde Şam’a bir ziyaret gerçekleştirmeyi planlıyor. Çünkü bu sorunu Türkiye ile Suriyenin masaya oturarak birlikte çözebileceğine inanıyoruz. Türkiye’nin artık bir sığınmacı sorunu olmasın diye, her kesimin irade ortaya koyması gerekiyor. Avrupa’dan kaynak bulunması noktasında CHP olarak gereken çabayı göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
ÖNCEKİ YAZIProtokol imzalandı; Çin elektrikli araç devi BYD Türkiye’de üretim tesisi açacakSONRAKİ YAZIÖNEMLİ GELİŞME | Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne ‘Yüksel Yalçınkaya’ başvurusu!
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***