Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in, “Türkiye’de asgari ücret düşük değil” şeklindeki açıklamasına vatandaşlar tepki gösterdi. İstanbul Eminönü’nde ANKA’ya konuşan bir vatandaş, “Bir ayda 10 gün karnımız doyuyorsa 20 gün açız. Benim evim kira, doğal gazı, elektriği, suyu. İşte diğer masraflar yani üste başa ne bileyim kira borçlarımız kıyamet kadar oldu, bankaya borçlarımız kıyamet kadar oldu. Battım, bittim ben… Ben daha Mehmet Şimşek’e hiç bir şey diyemem. Tayyip Erdoğan’a hiçbir şey diyemem. Artık durumumuz bu yani. İnşallah cenazeme bir imam gönderirler” dedi. Bir başka vatandaş da “Onların tuzu kuru. Biz sürünüyoruz vallahi. 10 bin lira maaşla ne olur Türkiye’de? Böyle sadaka gibi veriyorlar, gezip geçiyoruz işte” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki gün bir televizyon kanalına konuk oldu, Türkiye’de asgari ücretin düşük olmadığını iddia etti ve asgari ücrete ve emekli aylığına zam istemenin popülizm olduğunu savundu. Şimşek, “Asgari ücret yılbaşında yüzde 49 arttı. İlk 6 ayda enflasyon yüzde 20’lerde olacak. Yıl sonunda enflasyon piyasanın beklediği gibi olsa bile yüzde 42-43’lerde olacak. Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde. Türkiye’de asgari ücret düşük değildir” dedi. Bakan Şimşek’in bu açıklamalarını Eminönü’nde ANKA’ya değerlendiren vatandaşlar şunları söyledi:
“10 gün karınımız doyuyorsa 20 gün açız. Bankalara borcumuz kıyamet kadar oldu”
Emekli Sabri Erötgen: “Mümkün değil zaten geçinmek. Geçinmek şöyle dursun belki bir ayda 10 gün karnımız doyuyorsa 20 gün açız. O şekilde. Bir de asgari ücretliyi düşünün. Asgari ücretli benden beterdir. Benim evim kira, doğal gazı,elektriği, suyu. İşte diğer masraflar yani üste başa ne bileyim kira borçlarımız kıyamet kadar oldu, bankaya borçlarımız kıyamet kadar oldu. Battım, bittim ben… Yaşım 74. Bir çocuğum var. O da üniversite okuyor. Ona ben yardım etmeye çalışıyorum ama edemiyorum. Maddiyatsızlıktan iki sefer okul bıraktı. Durumumuz bu. Ben daha Mehmet Şimşek’e hiç bir şey diyemem. Tayyip Erdoğan’a hiçbir şey diyemem. Artık durumumuz bu yani. İnşallah cenazeme bir imam gönderirler…”
“Asgari ücretimiz bizim emekli maaşımız onların bahşişi”
Torunuyla Giresun’dan İstanbul’a gezmeye gelen Gülseren Karakaya: “Hiç söyleyecek bir şey bile bulamıyorum. Bizim aldığımız asgari ücretimiz, bizim emekli maaşımız onların bahşişi. Bahşişin bile altındadır. Hiçbir şey bak. (Elindeki çerez ve lokum poşetini gösteriyor) Adam diyor ki bana 25 liralık olmuyor diyor. 20 liralık bunu aldım. Şunu şunu aldım. Ve torunuma tatsın diye aldım. Hangi ekonomi, hangi asgari ücret, hangi emeklilik? Ve ben Giresun’dan buraya gezmeye geldim. Aldıklarıma bak. Çok komik. Çok komik yani.”
“Mehmet Şimşek’ten Türkiye’de ekonomi bakanı olmaz”
“Bir kere şunu söyleyeyim. Mehmet Şimşek’ten Türkiye’de ekonomi bakanı olmaz. Yani yaşadığı yer İngiltere oradaki pratiğiye göre yaşamış. İngiliz sterlinine göre alışveriş yapıyor falan. O kültüre göre yetişmiş birisi Türkiye’de ancak emekçi halk için yıkım olur. Bunun kararları ölüm fermanıdır yani. Onun için çok abesle iştigal öyle birinin bakan olması.”
“Aldığımız nefesten vergi mi olur?”
“Ya böyle bir şey mi olur? Aldığımız nefesten vergi mi olur? Arabayı bıraktık. Metrobüsle gelmeye başladık. Metrobüsten sonra tramvay. Bunların hepsini topladığın zaman dünyanın parası yapıyor. Bu parayla nasıl diyeyim abi, insanlara yaptığı şey hiç iyi bir şey değil. Parayı ben çalmadım. Halk da çalmadı. Benden niye alıyorsun? Ya da senden niye alıyor? Asgari ücretle kim geçinebiliyor? Bir ev kirası olmuş 30 bin lira yani. Asgari ücretle kim geçinebiliyor? Yani kendisi geçinsin. Biz de geçinelim. Hani affedersin iti bağlasan durmaz olan evlerin kirası 10 bin liradan aşağıya değil. Ya pazara çıktık. İnanın bak eli boş döndük. Eli boş döndük. Bin 500 lira parayla elimde bir poşet alamadık bile. Biz bununla nasıl geçineceğiz şimdi? Kim geçindirecek yani? Yani şimdi çoluk çocuğumuz var. Okulu var. Nasıl geçineceğiz? Yani ev kira. Kim yapacak bunları? Hadi eşinde çalışsın. Hadi ben de çalışayım. Çocuğa kim bakacak? E kreş zaten bir asgari ücret kadar. Şuradan bir mısır al. Alabiliyor musun? Çocuğunla geç, çocuk mısır alsın bakalım. Nasıl alacaksın? Hadi bir külah dondurma alsın bakalım. Dondurma 100 lira. Ya sigaradan vergi alıyor. Diyor ki sigara içmesinler. Eee tamam ekmek. Hadi ekmek de yemesinler mi diyor. Hani Fransa’da demişler ya ekmek bulamazsanız pasta yesinler. O duruma mı geldik? Şimdi konuşuyorum diye içeri mi atacaklar? Onlardan şimdi korkuyorum. Acaba ben bunları dedim diye yarın öbür gün beni evden polis mi alacak? Alır mı acaba? Şu an tereddütteyim bile. Yayınlama mı diyeceğim size? Ne diyeceğim? Buna da şaşırdım kaldım. Ama kimi anlatacağız? Hastaneye gidiyoruz. Hastanede Suriyeli oluyor. Ya ben gidiyorum. Bana diyor ki sen şu ödeyeceksin diyor. Mesela diyelim ki sigortam yok. Sen bunu ödeyeceksin diyor. Ama Suriyeli direkt kaydını açıp gidiyor. Ha bu ülkeye mülteci mi olmak lazım. Yani bugün sığınmacı olacaksın. Ya da ne bileyim? Bu ülkeden gençlerin çoğu kaçıp gitti zaten. Ya şimdi asgari ücret vermiş diyor ki on yedi bin lira. 20 bin lira olsa ne olur? Ya düşünsene en kötü iti bağlasan durmayacak ev 10 bin lira.”
“Ekonomi bizi alt üst etti. Bayağı zorluk, bayağı pahalılık var”
“Ekonomi bizi alt üst etti. Bayağı zorluk, bayağı pahalılık var. Asgari ücret tabii düşük. Geçinemiyoruz. Kirada oturuyoruz. Zar zor bir şekilde geçinmeye çalışıyoruz yani. Çok düşük asgari ücret.”
“Yazıklar olsun diyorum”
“Kendisi gelsin alsın bu para ile geçirebiliyorsa bir şey demiyorum. Yazıklar olsun diyorum. Fazla bir şey demiyorum.” (ANKA)