Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Çarşamba günü Çin’e yaptığı üç günlük resmi ziyareti tamamlarken Çin’in batısındaki Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan Urumçi ve Kaşgar’ı ziyaret etme hayalini gerçekleştirdiğine dair bir X paylaşımı yapmıştı.
X paylaşımında, “Uzun yıllardır, Türk İslam medeniyetinin kuruluşuna katkı veren pek çok tarihi şehri ziyaret etme fırsatım oldu” diyen Fidan, “Urumçi ve Kaşgar, içimde hep ukde olarak kalmıştı. Nihayet, Çin’deki temaslarım vesilesiyle bu iki kadim şehri de ziyaret ettim” şeklinde devam etmişti.
Uygurlar ve Türk diasporası tarafından genellikle Doğu Türkistan olarak adlandırılan Şincan, etnik olarak Türk ve Müslüman olan yaklaşık 12 milyon Uygur’a ev sahipliği yapıyor. Uzmanlar, ortak etnik ve dini bağlar nedeniyle Uygurlar’ın Ankara’nın Pekin ile ilişkilerindeki önemine dikkat çekiyor.
Ankara merkezli Uygur Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Erkin Ekrem VOA’ya yaptığı açıklamada, “Türk halkı uzun zamandır Uygurlar’ın refahı için endişe duyuyor ve bu da hükümeti etkiliyor” dedi ve “Uygurlar’la ilgili eylemler ya da eylemsizlikler her dönem yerel ya da ulusal seçimlerin sonuçlarını etkileyebilir” şeklinde konuştu.
Türkiye, birçoğu Şincan’da artan baskılardan kaçan ve Çin dışındaki en büyük Uygur topluluklarından birini oluşturan yaklaşık 50 bin Uygur’a ev sahipliği yapıyor.
Gözaltı ve hapis
ABD ve başka ülkelerin parlamentoları 2017’den bu yana, Çin’in 1 milyondan fazla Uygur’u keyfi olarak toplu halde gözaltına alıp hapsettiğine ve Türki Müslüman nüfusa yönelik diğer insan hakları ihlallerine ilişkin raporların ardından, Çin’in Şincan’daki eylemlerini soykırım olarak nitelendirdi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Dairesi 2022 yılında yayınladığı bir raporda Pekin’in Uygurlar’a yönelik eylemlerinin insanlığa karşı suç teşkil edebileceği sonucuna varmıştı.
Çin bu suçlamaları reddederek Şincan’daki önlemlerin terörle mücadele kapsamında olduğunu ileri sürüyor.
Tarihsel olarak Türkiye, Çin’in Uygurlar’a yönelik muamelesini protesto etmeleri için Türkiye’de yaşayan Uygurlar’a bir miktar özgürlük tanıyor. Ancak uzmanlara göre, 2019 yılında Çin’i gözaltı merkezlerini kapatmaya ve Uygurlar’ın insan haklarına saygı göstermeye çağırdığından beri Türk hükümeti, Çin’i kamuoyu önünde eleştirmedi.
Uygur Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Erkin Ekrem, Türkiye’nin, Uygur hak savunucularının ve örgütlerinin Çin’in baskıcı politikalarını dile getirmesini engellemek için en büyük ticaret ortaklarından biri olan Çin’den uzun süredir baskı gördüğünü söyledi.
“Türkiye, sınırları içindeki Uygur aktivizmini sınırlamak için çaba sarf etti” diyen Ekrem, “Ancak birçok Uygur ve Doğu Türkistanlı grup ve birey, Türk yasaları dahilinde faaliyet gösteriyor ve bu da hükümetin Çin’in taleplerine tamamen uymasını imkansız hale getiriyor” diye ekledi.
Gezi sırasında Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin Başkan Yardımcısı Han Zheng ve Çin güvenlik şefi Chen Wenqing dahil çok sayıda üst düzey Çinli yetkiliyle biraraya geldi, Şincan’daki yetkililerle de görüşmelerde bulundu.
Pekin’de Wang Yi ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Fidan, Urumçi ve Kaşgar’ı Çin, Türk dünyası ve İslam dünyası arasında köprü görevi gören ve “Çin’in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri” olarak tanımladı. Fidan, “Bu kentler tarihi dostluğumuzun ve komşuluğumuzun sembolleridir” dedi.
Ancak 2017’den bu yana Çin’in Şincan’daki Uygurlar’a verdiği resmi mesaj, onların Çin ulusu içinde derin kökleri olan ve Türk olmayan bir grup olduğu yönünde.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Abdurreşit Celil Karluk’a göre, Fidan’ın Urumçi ve Kaşgar’ın Türk ve İslam kimliğine vurgu yapması ve bu şehirleri ziyaret etme kararı, Çinli yetkililere ve uluslararası topluma, Türkiye’nin, Uygurlar’ın kaderi konusunda endişeli olduğuna ilişkin verdiği diplomatik bir işaretti.
Karluk VOA’ya gönderdiği e-postada “Bildiğim kadarıyla daha önce üst düzey Türk yetkililer Pekin ziyaretleri sırasında bu bölgenin Türk-İslam kimliğine ya da Türkiye’nin bölgedeki jeokültürel varlığına vurgu yapmamıştı. Bu mesajın hem Çin ve Türkiye iç siyasetine hem de Uygur diasporasına yönelik olduğu anlaşılıyor” dedi.
Baskılar arttı
Ancak Karluk’a göre geçmişte üst düzey Türk yetkililerin “Doğu Türkistan’a” yaptıkları her ziyaretin ardından Uygurlar’a yönelik baskılar giderek arttı.
“2000’li yılların başından 2012 yılına kadar, aralarında [Recep Tayyip] Erdoğan’ın da bulunduğu en az dört üst düzey Türk hükümet yetkilisi Doğu Türkistan’ı ziyaret ettiğini” hatırlatan Karluk, “Sonuç olarak Uygurlar artan baskıya ve Erdoğan’ın 2012’deki ziyaretinden bu yana devam eden soykırıma maruz kaldı” dedi.
Fidan Çin ziyareti sırasında iki ülke arasındaki ticaret görüşmelerine öncelik vererek Türkiye’deki Çin yatırımlarını arttırmaya ve ticaret açığını dengelemeye yardımcı olmak için daha fazla Çinli turisti ülkeye çekmeye de odaklandı.
Çin medya kuruluşu China Media Group’a verdiği demeçte “Bildiğiniz gibi Çin, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı ve şu anda iki ülke arasında yaklaşık 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var” diyen Fidan, “Ancak şu anda Çin’in lehine bir durum söz konusu ve bu ziyaret sırasında bu ticaret açığını nasıl dengeleyebileceğimize odaklanıyoruz” şeklinde konuştu.
Karluk’a göre, gelişmekte olan ve ekonomik sorunlarla boğuşan bir ülke olarak Türkiye, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nden faydalanmak istiyor. Buna karşılık Çin, yabancı diplomatların “soykırım suçlamalarına karşı koymak için Doğu Türkistan’a yaptıkları ziyaretleri” normal durumun bir kanıtı olarak göstererek kullanmayı amaçlıyor.
Karluk, VOA’ya yaptığı açıklamada, “Fidan’ın Doğu Türkistan ziyareti birkaç amaca hizmet edebilir: Türkiye, Uygurlar için duyduğu endişeyi dünyaya göstermek isterken, Çin’e de Türkiye’nin bölgeyle olan derin bağlarını ve dolayısıyla Türkiye’nin bölgedeki jeopolitik varlığını hatırlatıyor. Çin, Uygurlar’a yönelik muamelesine olumlu bir hava katmaya çalışıyor” dedi.
Çin medyası Fidan’ın Türkiye’nin “Tek Çin” ilkesine bağlı, Çin’in toprak bütünlüğüne zarar verecek her türlü eyleme ise karşı olduğunu ve iki ülke arasındaki “terörle mücadele” işbirliğini güçlendirmeyi kabul ettiğini bildirdi.
Uygurlar’ın bağımsızlığını savunan bazıları, Çin’in, Türk Dışişleri Bakanı’nı Şincan’a davet ederek ve Müslümanlar’ın çoğunlukta olduğu önemli bir ülke olan Türkiye’den destek alarak, Uygurlar’a ve diğer Türki Müslüman azınlıklara yönelik eylemlerine hakkındaki uluslararası kınamaların etkisini azaltmayı amaçladığına inanıyor.
Washington merkezli Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti adlı Uygur grubunun üyesi Salih Hüdayar VOA’ya gönderdiği e-postada, “Bu manevra uluslararası toplum, özellikle de Batılı ülkeler tarafından Çin’in soykırım rejiminin onaylanması olarak algılanacak” dedi.