TARIK TOROS | YORUM
Erdoğan’a kalsa seçimi kaldırıp belediye başkanlarını merkezden atardı. Ahmet Takan, ismini vermediği bir valiye Erdoğan’ın şöyle bir talimat verdiğini yazmıştı: “Belediye başkanlarının atama ile göreve gelmesinin daha doğru ve faydalı olduğunu düşünüyorum. Seçimden sonra gündeme getirebilirim. Çalışmalarınıza ve anketlere devam edin. Bana bu konuda raporlar yazın.” (9 Mayıs 2019, Yeniçağ)
***
Bunu düşünse de hayata geçirmedi, geçiremedi. Fakat duygusu budur. Öyle olmasa, iki dönem üst üste HDP belediyelerine kayyım atamazdı. Ne toplum, ne siyaset, ne de medya itiraz etti buna. Kanıksadı. Ondandır ki, 1 Nisan’dan sonrası için de bu olasılığı çoktan satın almış durumdalar.
***
Erdoğan, sadece Kürt seçmenin yoğun olduğu bölgelerde değil, başka şehirlerde de denedi bunu. Mesela 2019’da CHP’nin Urla Belediyesi’ne “Cemaatçilerle telefon görüşmeleri tespit edildi” gerekçesiyle kayyım atanmıştı. İstanbul ve Ankara’da seçilmiş belediye başkanlarını yargı yoluyla taciz etti. Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı koydurdu, dosya İstinaf’ta.
Sadece muhalefet değil, hatırlayın 2017 yılında AKP’li belli başlı başkanları “istifa yoluyla” azletti, (Kadir Topbaş gibi, uzun süre direndikten sonra pes eden Melih Gökçek gibi.) Benzeri süreç, sınırlı olsa da MHP’de de yaşandı.
***
Kentlerde iki başlı yönetim gereksizdir. Atanmış vali/kaymakam ve seçilmiş belediye başkanı çağ dışıdır, mantığı yoktur. Mahalle muhtarlığının içi boştur artık.
Fakat AKP iktidarı için ne kadar çok makam olursa o kadar iyidir, bunları azaltmayı asla düşünmez.
Kentlerin bir başkanı olur, güvenlikten eğitime her şey ona bağlıdır ve seçimle gelir, doğrusu budur. İktidar veya muhalefet partisinden olması işini doğrudan etkilemez, bir bütçesi ve kadroları vardır. “Ne yapalım, iktidar değiliz!” diye yakınmaz.
***
Türkiye için 1 Nisan’dan itibaren yaşanacak çıkmaz, başkanlık makamı herhangi bir nedenle boşalmazsa, “4 yılı aşan bir süre boyunca seçim olmayacağı” gerçeğidir. İktidar ekonomik sorunlara karşı vurdumduymazlığını (veya çaresizliğini) seçim arifesinde göstermiştir. Cumhurbaşkanı’nın Aksaray’da, “Yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali eriyip gidiyor!” itirafı bunun tespitidir.
1 Nisan’dan sonra kısa vadede “içe kapanma” kaçınılmazdır. Çıkacak sonuç muhalefet lehine olursa bu baskı nasıl sonuç verir, umutlu olmakla birlikte emin değilim.
İktidarın tavizsiz “güvenlikçi” politikaları devreye sokacağı ise sürpriz değil, işaretlerini haftalardır veriyor. Washington henüz teyit etmese de Ankara’nın sızdırdığı, “9 Mayıs’ta verilecek Beyaz Saray fotoğrafı” ilk meşruiyet gösterisi olarak şimdiden dizayn ediliyor. Yaz ayları, tatil, “turizm patlaması” derken, gündem kısır-döngüsü şimdiden bellidir.
***
Ankara, planladığı operasyonlara destek bulmakta güçlük çekmeyecek; zira dünya savaşı değil, savaşları konuşuluyor. Batılı ülkelerden hiçbirinin ordusu buna hazır değil, şimdiden “Nasıl tahkim ederiz” arayışları başladı bile. Silahlanma, milliyetçilik, göçmen karşıtlığı artarak sürecek. Konjonktür bu, maalesef.
***
Yakın Türkiye tarihini ortalama bir Türkiye vatandaşından daha iyi biliyorum. Yaşananlar görülmüş şeyler değil. En büyük banknotla yarım kilo et alamıyorsunuz, yollarda Şahin, Doğan, Kartal marka araçlar 820 bin adetle ilk sırada, 2001 yılında üretimi biten “teneke” otolar bunlar.
90’larda yüzde 100 enflasyonu gördüm ben, kalitenin böyle düştüğünü hatırlamıyorum. Limon suyunda limon yok, tavuk suyu çorbada tavuk yok, sucukta etten başka her şey var.
***
Bu seçim döneminde hiçbir ankete referans vermedim, baktım, not ettim fakat mevzu etmedim. Belli nedenlerle. Seçim gecesi önemsediğim iki veri var. İlki, yüzde 20’ler civarında tahmin edilen kararsızların ne yapacağı, ikincisi seçime katılım oranı. Bu iki veri, 1 Nisan sonrası siyasetin dizaynına dair fikir verecek.
Muhalif seçmendeki bıkkınlık ve hayal kırıklığının benzeri, iktidar seçmeni için de söz konusu. Genel memnuniyetsizlik ve homurdanma, iktidarları korkutmalı. Bu yönüyle, AKP rejiminin rahat olmadığı tek konu bu. Macunu tüpte tutmaya çalışıyor.
***
Son söz: Yerel seçimde oy kullanamıyorum. Böyle bir imkanım olsa mutlaka sandığa gider, şansı yüksek olan adayı değerlendirirdim. Belediye meclisinde ise programını beğendiğim parti, tercihim olurdu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***