Bu hafta kadınlar için üretilen çamaşırların sağlığımız üzerindeki etkisini yazacaktım, bir işçi eylemi rotamı değiştirdi. Ekonomiden başka bir şey konuşamadığımız bu dönemde zaten farklı bir alanda mücadele veriyor olmak benim için çoğu zaman soru işareti. Bunca yakıcı sorun varken ben neyin mücadelesini veriyorum?…
İşçi eylemleri bütün toplum için önemlidir, bir ülkede emekçilerin ücretlerini belirleyen örgütlü işçi sınıfının eylemleridir. Baskı ve sindirme politikaları sonucu bugün sendikalı işçi sayısı sadece 2,5 milyon, toplam işçi sayısı ise 16 milyon. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde toplumun ayrımcılığa uğrayan en büyük kesimi.
İşçi sınıfı bugün asgari ücretle hayatta kalmaya çalışıyor. Açıklanan açlık sınırı 15 bin lira, asgari ücret 17 bin. Emeğiyle geçinen herkesin yaşam standardı giderek düşüyor. Her gün yeni bir şeylerden vazgeçiyoruz. Çayın, simidin fiyatını soruyoruz. Buzdolabını, market poşetini dolduramıyoruz. Reyonlarının önünde durup rakamları algılamaya çalışıyoruz. Her alışverişte bir şeyi almaktan vazgeçiyoruz. Algılayamadığımız rakamları sorgulamadan ödemek zorunda kalıyoruz. Bir değer ölçümüz kalmadı.
ŞİŞLİ BELEDİYESİ ÇALIŞANLARI EYLEMDE
Tam da bu sebeplerden Şişli Belediyesi çalışanları eylemde. Gücünün ve dayanışmanın da farkında olarak. Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Zeynel Yiğit’e göre en önemli sorunlar; çıkarılan yasa ve KHK’larla kadro tanımlamalarının belirsizleşmesi, sosyal hakların tırpanlanması, hepsinden önemlisi açlık sınırındaki ücretler. 16 yıllık bir belediye çalışanının aldığı aylık asgari ücret. İşe yeni giren bir işçide aynı ücreti alıyor. Aşırı zamlar ve asgari ücretteki artış TİS ‘le kazanılmış hakları ortadan kaldırmış.
Belediyeler TİS döneminde bütçe giderlerinde en büyük kalemin işçi ücretleri olmasından şikayetçi olurlar. İşleri sadece hizmet üretmek olan belediyenin, hizmeti gerçekleştirenin ücretinden şikâyet etmesi anlaşılır bir durum değil. Tabi ki belediye yönetimleri, işçi ücret kaleminin büyüklüğünden şikâyet ederken seçim sonrası doldurulan yandaşların kalemi nasıl büyüttüklerinden bahsetmezler. İşçilerde bahsedemez çünkü işe alım süreçlerinde hiçbir yetkileri yoktur. Ama yandaş personel bütçede hem gider kalemini büyüterek hem de çalışma ortamında işten doğan sorumluluklarını yerine getirmeyerek vasıflı ve örgütlü işçilerin karşısında durur.
Şişli Belediyesi TİS görüşmelerinde geçen hafta beşinci oturum gerçekleşti ve özellikle ücretler konusunda anlaşma sağlanamadı. Şişli, Türkiye’de gayri safi milli hasılanın % 7’sinin döndüğü bir ilçe. Gece nüfusu 300 bin gündüz nüfusu 4 milyon olan bir ilçeye hizmet veriyor işçiler. 2023’te açıklanan verilere göre de Şişli İstanbul’un en zengin belediyelerinden. Kentsel dönüşüm nedeniyle konutların imar durumu belediyelerin bütçelerini çok büyüttü.
Buraya kadar yazdıklarımdan daha rahatsız edici olan, TİS görüşmeleri sırasında işçilerin karşısına çıkan şirket. Adı, Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEMSEN). İşçiler, CHP’li belediyelerde artık belediye yönetimiyle değil SODEMSEN ’le masaya oturuyor. “İşveren Sendikası…” Bu iki kelimeden sonra bu yazıya devam etmeye gerek var mı bilmiyorum?
Benim gibi SODEMSEN‘i ilk defa duyanlar için devam edeyim. Bu “dahiyane” oluşumun fikir babası İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer. Sendika 2019 yılında kuruluyor. Amaçlarının; sendika üyelerinin ve vatandaşların hakkını korumak olduğunu söylüyor. Neyi kastettiğini de 2023 yazında İzmir Metro İşçilerinin yaptığı eylemle ilgili basın açıklamasından anlıyoruz;
“İşçilerin taleplerini duyurabilecek yöntemleri varken doğrudan greve çıkılması, üstelik de hafta başı başlatılması kentimiz ve hemşerilerimiz açısından ciddi mağduriyete neden olmuştur. Tüm bu koşullar içinde İzmirlilerin ve belediyemizin bu mağduriyetleri hak etmediği inancıyla sendika yetkililerini İzmir için sağduyuya davet ediyorum.”
Yazımda bahsettiğim parti, önümüzdeki ay yapılacak yerel seçimlerde ölüyü gösterip sıtmaya razı edildiğimiz parti. İktidarı eleştirirken, iktidarın kendisine dönüşmüş olan bir parti. Halka rağmen bir iktidarla, halka rağmen bir muhalefetle ve alternatif arayışlarla seçimde yönümüzü nasıl belirleyeceğiz?
Belki de kulak vermemiz gereken belediye önündeki işçidir; “Eylem ateşi pusula gibidir, yolunu kaybettiğinde yönünü gösterir!”
Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***