Türkiye’de özellikle Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik olarak yaşanan hukuksuzluklar ve soykırıma varan uygulamalar ABD’de doktora tezine konu oldu. Amerikalı Kari O’Rourke’nin “Türkiye’deki Sosyal Soykırım ve Hizmet Eğitimcilerinin yaşadıkları..” üzerine akademik araştırması, yaklaşık 3 yıllık bir çalışmanın ardından sunduğu 243 sayfalık doktora tezi University of Missouri Kansas City tarafından Aralık 2023 tarihinde kabul edildi. O’Rourke ‘Dr.’ ünvanini almaya hak kazandı. AKP rejimi döneminde yaşanan sosyal soykırım ilk kez bir doktora tezine konu olarak tarihe geçti.
15 Temmuz’un ardından kamuda en büyük kıyım Emniyet ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşandı. Eğitim Sen’in üç yıl önceki raporuna göre ihraç edilen öğretmen sayısı 34 bine yakındı. Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, KHK’yla ihraç edilenlerin suç işledikleri için görevden alınmadıklarını itiraf etmiş ve bunun idari bir karar olduğunu söylemişti. Aradan yıllar geçti ancak mağduriyetler giderilmedi. İdari bir kararla öğrencilerinden uzaklaştırılan ve bugüne kadar haklarında soruşturma bile açılmayan binlerce öğretmen var. Rejimin sözde mahkemelerinde yargılanıp ‘beraat’ etmesine rağmen binlerce öğretmen görevine iade edilmedi, edilmiyor.
Türkiye’de yaşanan bu sosyal soykırım, ABD’de ‘doktora’ tezine konu oldu. Kendisini Amerikalı Hristiyan bir Hizmet Gönüllüsü olarak gören Kari O’Rourke’nin 3 senelik Doktora Tezi Geçen Hafta kabul edildi. Doktora Tez konusu, ‘Hizmet hareketine karşı yapılan Sosyal Soykırım, Türk-Hizmet Eğitimci ve Öğrencilerinin Sesi olma: Bir Politik Güç Labirentinin Sözlü Tarihi’.
KARI O’ROURKE: YOLCULUĞUM BİR İFTAR DAVETİYLE BAŞLADI
Kari O’Rourke, soykırım tezinin hikayesini şöyle anlatıyor:
1986 yılında, bir Noel hediyesi olarak günlük meditasyon masa takvimi aldım. Meditasyonlardan biri şöyle der: “Gözün görmediği, kalbi etkileyemez.”
Bu ifade benimle kaldı ve o zamandan beri maneviyatımın belirleyici bir parçası oldu. Gözlerimden daha fazlasını görmeye çalışıyorum, böylece kalbim harekete geçiyor. Bu yolculuk, altı yıl önce bir iftar sırasında bir fincan çay ve biraz merakla başladı.
TÜRK ATASÖZÜ DER Kİ: “BİR FİNCAN KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR.”
Kansas City’deki Hizmet topluluğunu tanımak için zaman harcadım ve sonunda çevrimiçi İngilizce öğretimi (ELL) dersi vermeye davet edildim – başlangıçta cumartesi ve pazar sabahları saat 7’de 4 haftalık bir ders olması planlanmıştı. Şimdi haftada bir buluşuyoruz ve 3 yıldan daha uzun süredir devam ediyoruz!
Öğrencilerden bazıları gelip geçti ama hepimiz çok yakın arkadaş olduk. Her öğrencinin anlatılacak inanılmaz bir hikayesi var ve umut dolu bir şekilde anlatmalarına yardımcı oluyorum.
Kendimi Hristiyan bir Hizmet insanı olarak görüyorum, çünkü uzun yıllar önce hizmete kendimi adamama rağmen, öğrencilerim bana şimdi hizmetin çok inançlı bir boyutunu gösterdi. Büyük “H” ile Hizmet türünden bir hizmet, tek bir dini inanç sistemini aşan bir hizmet. Sınıfımla olan yolculuğum, onların hikayelerini araştırmanın başlangıç noktası olarak seçmemi sağladı.
Bu araştırmayı yapmaya, uzmanlaşmaya karar verdim. Çünkü Hizmet insanlarından devam eden sosyal soykırımı yaşamış insanlarla çay ve kahve içtim, şimdi onlarla adalet arayışında birleştim. Şu anda, Advocates of Silenced Turkey- AST insan hakları derneğinin etkin bir üyesiyim ve diğer topluluk üyeleriyle birlikte bu tarifsiz trajedi tarafından susturulan seslerin sesi olmaya çalışıyorum.
TEZIN YAZILMA AMACI NEDIR?
Bu sözlü tarih veya doktora tezi, Hizmet eğitimcileri ve öğrencilerinin Erdoğan rejimi tarafından gerçekleştirilen sosyal soykırıma dair yaşadıklarını daha görünür kılmak amacıyla yapılmıştır.
Bu tarihi araştırma, sosyal soykırımın küresel eğitim üzerindeki etkisi konusunda daha önce araştırılmamıṣ bir alanı açtığı için de çığır açıcıdır. Öyle ki, türünü tanımlamak için bir ProQuest kategorisi bulunmamıştır. Holokost etrafında önemli miktarda araştırma yapılmış olsa da, şimdiye kadar meydana gelen çok sayıda mikro sosyal soykırım üzerine odaklanan çok az çalışma yapılmıştır.
Ayrıca, bir Hristiyan bakış açısıyla, İslamcı siyasal bir lider tarafından Hizmet Hareketine karşı yapılan sosyal soykırımı araştıran bir çalışma da yapılmamıştır.
Araştırmada ortaya çıkan anlatılar derinlemesine kişisel olup, Türkiye’yi terk edip güvenli ülkelere sığınan eğitimcilerin ve öğrencilerin hikayelerini içerir. Aynı zamanda, işkence ve hapis sonucu yaşamını yitiren öğrenci ve eğitimcilerin aileleri, üniversitelerde pozisyonlarını kaybeden akademisyenleri, gözaltına alınan ve sonunda serbest bırakılan eğitimciler ve öğrenciler, Türki ülkelerden kaçıp ABD’ye sığınan yurtdışında öğretim görevlisi olan eğitimcileri içerir.
Araştırmanın en önemli etkisi, bir kere yayınlandığında geri alınamayacak olması yani kalıcı hale getirilmiş olmasıdır.
Ne olup bittiğini gördüğümde, sadece Hizmet insanini sesini dünyaya duyurma adına araştırmamda bir seçenek vardı. İnşallah, bu sesler dünya genelinde yüksek ve net bir şekilde yankılanır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***