HABER MERKEZİ – “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 4 kentte açıklama yapan kayıp yakınları, kaybedilen veya katledilen yakınları ile faillerini sordu. Meral Akşener’e dönük tepkiler sahne olan eylemlerde kayıp yakınları, “Bizler ölsek de torunlarımız kayıpların akıbetini soracak” diye seslendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları Amed, Şirnex, Êlih ve Colemêrg’de sürdürdükleri eylemlerinde “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” diyerek seslenmeye devam etti.
AMED
Amed’de İHD ve kayıp yakınları 780’inci hafta eylemini, Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı. Eylemde Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesinde 14 Ocak 1994’te kaybedilen Nuri Dayan ve Ömer Önen’in akıbeti soruldu.
‘İŞLENEN CİNAYETLERİN İTİRAFI’
Eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, baskılara işaret etti. 30 yıldır kayıpların mücadelesini yürüttüklerini söyleyen Yılmaz, “Kendilerince bazı siyasi cinayetlerin mertçe işlendiğinden bahsettiler. Biz bu tanımlamayı bir itiraf olarak değerlendiriyoruz. Dönemin İçişleri bakanlarından biri olan siyasi parti genel başkanının bu beyanı bir itiraftır. Özellikle Kürtlere, muhaliflere yönelik işlenen cinayetlerin bir övünç kaynağı olarak görüldüğü, bu itirafla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın terk edilmesi ve hesaplaşılması gerekmektedir” diye belirtti.
‘BİZ ÖLSEK DE TORUNLARIMIZ DEVAM ETTİRECEK’
Ardından Önen’in eşi Nezire Baran konuştu. Eşinin ilçede Nuri Dayan ile birlikte traktörle gittikten sonra bir daha gelmediklerini belirten Baran, “30 yıl geçti. Onu ve arkadaşlarını arıyorum. Bu acı unutulmaz. Onları anıyorum. Onların yolunda geçiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyoruz. Devlet hem kaybetmişti hem de her gün eve baskın yapıyordu. Bize eşin ‘PKK’ye mi katıldı’ diye soruyorlardı. Bizde onlara hayır diyorduk, kaybettiniz diyorduk. Biz devletin zulmünden sonra Amed’ê yerleştik. Bugün torunum 13 yaşına geldi. Biz bu yolu sürdüreceğiz. Bizler ölsek de torunlarımız devam ettirecektir. Bizler bu mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.
Bu yaşananların her hatırlatılmasıyla bir kez daha acılarının pekiştiğini ifade eden Baran, “Bir mezar istiyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
‘HİZBULLAHÇI KÖYLERİNDE KAYBOLDULAR’
Ardından İHD Amed Şebesi Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi hikayeyi okudu.
Hikaye şöyle: “Ömer Öner Diyarbakır’ın Xan Axpar (Çınar) ilçesi Aktepe köyünde ikamet eder. Evli ve üç çocuk babası olan Öner çiftçilik ve hayvancılık ile uğraşır. Olay tarihinde köyden arkadaşı Nuri Dayan ile birlikte traktörle kaybolan hayvanlarını arama çıkar. Görgü tanıkları iki arkadaşı en son, Kuği ve Pire köyleri arasın da görür. Ömer Öner’in eşi Nezire Baran’ın anlatımlarına göre;’Köyde kaynım Muharrem bir köylünün traktör şoförlüğünü yapıyordu. Zaman zaman eşim Ömer’de traktörü kullanıyordu. Olay günü hayvanlarımız kaybolmuştu. Eşim hayvanlarımızı traktörle aramaya çıktı. Uzaktan akrabamız olan ve aynı zamanda köylümüz Nuri Dayan’da eşim Ömer ile birlikte traktöre binip gittiler. En son çevredeki köylüler eşim Ömer ve arkadaşı Nuri’yle birlikte Mêrdin -Stewrê (Savur) ve Amed’in Bismil ilçesi arasında bulunan Kürtçe isimleri Kuxi ve Pire köyleri arasında gördüklerini söylediler. Kuxi ve Pire köylüleri akrabalardır. Her iki köy halkı koruculuk yapıyorlardı. İki köy çevrede Hizbullahçı olarak biliniyordu, eşim ve arkadaşı Nuri Dayan bu iki köy arasında ortadan kayboldular. Bu olaydan öncede Çınar karakoluna bağlı askerler tarafından devamlı evimize baskınlar yapılıyordu. Eşim, Çınar Karakol komutanı tarafından açıkça tehdit ediliyordu, bu olaydan sonra da baskılar artmaya başladı.
DAĞA GİTMİŞ BASKISI
O esnada en büyük kızım 2,5 yaşındaydı, oğlum 1,5 yaşında ve en küçük kızım 4 aylıktı. Eşim kaybedildikten sonra oğlum öldü. Hastaydı, doktora götüremedim. Askerler hem eşimi kaybettiler hem de her gece evime baskın yapıyorlardı. Bir baskında beni zorla askeri araca bindirirken çocuklarım eteğime yapışıp, beni bırakmıyorlardı. Beni darp ederek araca bindirdiler. Başka araça da kaynım Fevzi Öner’i bindirmişlerdi. Bizi Çınar Karakoluna götürdüler, baskı yaptılar. ‘Senin eşin dağa gitmiş ve sık sık eve geliyor’ deyince, ben de benim eşimi siz kaybettiniz bunu herkes biliyor. Hem eşimi kaybediyorsunuz hem de dağa çıktı diyorsunuz diyerek karşı çıktım. O sırada Aşağıkonak Karakol komutanı da oradaydı, zaman zaman evimize baskın yapılırken kendisini görüyorduk, bu nedenle onu tanıdım.
Olaydan yaklaşık 6 -7 ay sonra Amed merkeze bağlı Tavuklu köyünde köylüler terk edilmiş bir traktör bulur. Traktör kurşunlanmış ve motoru sökülmüş haldedir. Bu olay zaten devlet tarafından baskı altında olan ve sık sık gözaltına alınan Ömer Öner’in öldürüldüğü fikrini güçlendirir. Öner ve Dayan aileleri askerlerin süren yoğun baskısı nedeniyle her hangi bir kuruma resmi başvuruda bulunmaz. Kendi çabaları ile çevre köylere haber salarak bilgi edinmeye çalışan aileler, Ömer Öner ve Nuri Dayan’dan bir daha haber almaz.”
Hikâyenin okunmasının ardından açıklama yapılan oturma eylemi ile sona erdi.
ÊLIH
Êlih’te de İHD ve kayıp yakınları, 616’ıncı haftada Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Êlih Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri katıldı. Bu haftaki eylemde 31 Ocak 1995 yılında Êlih’in Hezo (Kozluk) ilçesi Zediya mezrasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Maltu’nun akıbeti soruldu. Maltu’nun kaybedilme öyküsünü anlatan İHD Şube Yöneticisi Yunus Bağış, kayıplar bulununcaya dek mücadelelerine davam edeceklerini söyledi.
Bağış, 17 yaşındaki Mehmet Şirin Maltu’nun evine 31 Ocak 1995 gecesi, aralarında asker, özel tim ve köy korucularının da bulunduğu güvenlik güçleri, panzerler eşliğinde baskın yapıldığını hatırlatarak, “Kimlik kontrolü yapan askerler Maltu’yu dışarı çıkardılar. Sabah saat 04.00’e kadar açık alanda işkence gören Maltu’nun çığlıkları duyuldu. Ardından, Maltu’yu alıp götürdüler. Ertesi gün saat 12.00 civarı dört araç eşliğinde elleri, ayakları bağlı ve kafasına çuval geçirilmiş halde köye geri getirdiler. PKK sığınaklarını ve silahlarının göstermesini istediler” dedi.
‘BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI’
Köylülerin tanıklıklarını aktaran Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Köylüler; Maltu’ya işkence yapıldığını, ayakta duramayacak durumda olduğunu, Maltu’nun PKK ile ilgisinin olmadığını ve sürekli ‘bilmiyorum’ dediğini belirtmişlerdir. Daha sonra askerler Maltu’yu taşıyarak araca bindirip götürdüler. Aile baskına katılan Bekirhan Jandarma Karakolu ve Kozluk Jandarma Bölük Komutanlığına başvurur. Aileye çocuklarının gözaltında olmadığı söylendi. Aynı tarihlerde Batman Komando Taburu’nda gözaltında tutulan bir kişi serbest bırakılınca Maltu ailesine, Mehmet Şirin’i taburda gördüğünü ve altı gün boyunca beraber gözaltında tutulduklarını anlattı.”
Savcılığa tanıkların olduğunu söylemelerine rağmen ailenin tüm yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını dile getiren Bağış, “Oğluma ne olduğunu bilmek istiyorum. Başında dua edeceğim bir mezarım olsun istiyorum. Onu kaybedenlerin bize yaşattıkları bu zulmün hesabını vermesini istiyorum. Adalet istiyorum. Barış istiyorum. Hiç bir anne evlat acısı yaşamasın istiyorum” diye konuştu.
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
ŞIRNEX
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şirnex Şubesi, gözaltında kaybedilen ve kaybettirilenler için kayıp yakınlarıyla basın açıklaması yaptı. Cizîr ilçesinde bulunan sanat sokağında yapılan açıklamaya, DEM Parti ve MEBYA-DER yöneticileri ile insan hakları aktivistleri katıldı.
“Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı açıklamada konuşan İHD üyesi Lokman Dirican, Amed’in Çinar ilçesine bağlı Kuği ve Pire köyleri arasında 1994 yılında kaybettirilen Ömer Öner ve Nuri Dayan’ın akıbetini sordu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle sündürdükleri eylemlerinin 106’ıncı haftasında Gever ilçe merkezindeki Sanat Sokağı’nda buluştu.
Bu haftaki eyleme Barış Anneleri, DEM Parti ve DBP yöneticileri de katılarak destek verdi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazıla pankartı açılıp gözaltında kaybedilen ve faili meçhul şekilde katledilenlerin fotoğrafları taşındı.
AKŞENER’E TEPKİ: FAİLİ MEÇHUL AİLELERİN AHINDA BOĞULACAKSINIZ
İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, yaptığı konuşmada “Geçmişte siyasi cinayetlere şahit olduk, ama mertçeydi” sözlerine sarf eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e tepki gösterdi.
Akşener’in açıklamalarının bir itiraf niteliğinde olduğunu söyleyen Çapraz, “Devlet bile bile failleri korumaya devam ediyor. Faili meçhul cinayetlerle katledilenlerin ailelerinin, çocuklarının ahında boğulacaksınız. Burada toplanan tüm insanlar bir intikam amaçlı değil, adaletin sağlanması ve faillerin bulunmasını sağlamak için burada” dedi.
CANAN: AKŞENER DE YARGILANACAKTIR
Çapraz’ın ardından 17 Ocak 1996 yılında Gever-Wan karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındıktan 5 gün sonra ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulunan Abdullah Canan’ın oğlu Tayyüp Canan konuştu. Babasının yaşam hikâyesini, kaçırılmasından katledilmesine ve yargı sürecine kadar ki tüm yaşananları anlatan Canan, “Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Faili meçhul cinayetlerin yaşandığı dönemin İçişleri Bakanı olan Akşener’in bildiklerini anlatması gerektiğini söyleyen Canan, “Eğer tanıklık etmeyecekse Akşener tarihin kirli sayfalarında yer alacak ve yargılanacaktır. Devlet siyasi cinayetleri aydınlatmak zorundadır. Akşener gibi katillerin yanında bulunan bunamış siyasetçileri görmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Açıklama yapılan oturma eyleminin ardından son buldu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***